29♥️🍄

6.7K 285 32
                                    

Alp kararsızdı. Ya kardeşini bırakıp gidecekti ya da onu da alıp kaçaması zorlaşacak, onu kurtarma ihtimali düşecekti.

Adam Meleğin kafasına vurduktan sonra Meleği zorla ayakta tutuyordu. Melek ise bayılmıştı.

Alp, zor olan kısmı seçmişti. Kardeşini bu canilerin eline ölsede bırakmazdı.

"Hadi git. Kardeşin emin ellerde. Bu arada gerçekten ellerde. Eğer abi izin verseydi ona dokunur, sahip olurdum."dedi ve kahkaha attı adam.

"Seni sikerim oğlum. O zaman kim kimin elinde görürüz şerefsiz piç."dedi Alp.

"Sen değilde kız kardeşin yapsa."dedi adam. Gene güldü.

Adamı ayağından vurdu. Hiç korkmadan. Silahı beline yerleştirdi. Meleği kucağına aldı. Odadan koşarak çıktı.

Etrafa baktı. Adamlar geliyorlardı. Hızlıca koşmaya başladı. Melek hafifti. Onu zorlamıyordu.

Hızlı koşması gerekti. Yaklaşıyorlardı.

Yönünü çevirdi. Kaçması gerekti. Yerler dal, taş ve toprak olduğu için zorlanıyordu. Ayağı kaydı. Az kalsın düşüyordu. Kendini hemen toparladı.

Alp yolunu kaybettirmişti. Ama yolunuda kaybetmişti.

Yere oturdu. Sırtını ağaca dayadı. Nefes nefese kalmıştı. Meleğe baktı. Gerçekten nefesi azalmıştı. Kendini zorladı. Melek içindi. Hepsi onun için.

Elini Meleğin kafasına attı. Eli ıslandı. Alp korkarak eline baktı. Etraf zifiri karanlıktı. Hiç bir şey belli olmuyordu ki.

Alp araba sesinin olduğu yere doğru koşmaya başladı. Ayağı zaman zaman kayıyor, zaman zaman ise taşa takılıyordu. Ama yılmadı, vazgeçmedi. Duramazdıki. Söz konusu kardeşiydi.

Yola çıktı. Hızlıca nefes verdi.

Neredeyse bir saattir buradaydı. Ne araba ne de başka bir şey geçiyordu.

İleride araba sesi duyunca oraya baktı.

Araba durdu. İçersinden Tarık Bey, Ömer Bey, Berkay, Kağan, Karan indi. Hepsi koşarak Alpin olduğu yere geldiler.

Alpin artık kolları kopuyordu sanki. Ayaklarına kara sular inmişti.

Alp çöktü. Yere çöktü. Kendini bıraktı. Kardeşinine baktı. O daha kötü haldeydi. Dudakları kurumuş, nefesi azalmış, dudağı ve kaşı patlamıştı.

Tarık Bey Meleği kucağına aldı."Baba Melek çok kötü. Yetiştirin onu hastaneye "dedi Alp. Alpin bir koluna Kağan diğer koluna Karan girdi.

Berkay hızlıca Meleğin nabzına baktı."Amca nabzı çok düşük. Çok hızlı olmamız gerek."diye bağırdı Berkay.

Berkayin babası Ömer hızlıca şoför yerine geçti.

Tarık Bey Meleği kucağına aldı.

Arabayı boş yolda daha hızlı kullanıyordu Ömer Bey.

"Biri buraya baksın."diye bağırdı Berkay.
Sağlık görevlileri Meleği sedyeye koyarak hızla ilerlemeye başladılar. Aralarında bir şeyler konuşuyorlardı.

Hızlıca ameliyat haneye soktular. Alpi ise bir odaya alıp kontroller yapılıp yaraları tedavi ediliyordu.

Almina Hanım perişandı. Daha yeni gelmişti kızı. Onu kaybediyordu.

Boranın kalbi ağrıyordu. Melek kaçırıldığından beridir böyleydi. Eskilerde de sık sık olurdu böyle. Baktırmışlardı. İkiz bağlarıydı. Doktor öyle demişti. Kendini çok kötü hissediyordu Bora.

Arslan, bir şeyleri öğrenmişti. Kimseye söyleyemiyordu. Ablası için ne çok ağlamaştı öyle.

"Anne ablama bir şey olmayacak değil mi?"diye sordu Arslan.

"Olmayacak oğlum. O çok güçlü. Benim güzel kızım."dedi Almina Hanım.

"Baba Melek nasıl."diye bağırdı Alp. O ayaklara rağmen. Ayaklarının altı şişmişti.

"Daha bir şey belli degil oğlum."dedi Tarık Bey.

"İç kanama ve beyin kanaması riski çok yüksek. Melek hanımın akciğerlerine çok fazla zarar gelmiş. Nefesi kesiliyor. Solunum cihazına bağlı. Uzun süredir yemekte yememiş. Çok susuz kalmış. Ve bedeni çok yara almış. Üzgünümki bunu söylemek zorundayım kısacası herşeye hazırlıklı olun."dedi Doktor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Geç ve kısa geldi kusura bakmayın.

Oy vermeyi unutmayın. Görüşürüz 🐄

YaşanmamışlıklarWhere stories live. Discover now