2.BÖLÜM

63K 1.3K 32
                                    

Herkesin sevinçle beklediği düğün gelip çatmıştı artık. Gelinlikle adeta bir kuğu prenses gibiydim,bir prensim eksikti....Sonunda o meşhur selim beyi birazdan görecektim. Adım gibi eminim tipsiz,uyuz,gıcığın birisiydi.... Hadi ben tamam anlıyorum,buna mecburdum da o böyle birşeyi nasıl kabuletti. Beni görmeden sevmeden nasıl?...
Küçük kardeşim melisa gülerek"abla damat geliyor damat"diye ellerini çırparak yanıma gelmişti. Ben bu evliliği hiç onaylamasam da kalbim, tarifini edemediğim hızlı bir şekilde atıyordu. Kendime dur elif sakin ol desem de,kalbim beni dinlemiyordu.Kapıya dönmüş kapının içeri doğru açılmasını bekliyordum. Kapının açılmasıyla bana bakan bir çift gülen göz...Elinde çiçeğiyle bana doğru yavaş yavaş geliyordu.Almam için çiçeği uzattığında "çok güzel olmuşsun elif"diye yavaşça fisildadiktan sonra,koluna girmem için işaret etmişti. Bende tebessüm ederek karşılık vermiştim. O saba,kaba olarak bekledigim adam,dünyalar yakışıklısı kadar diyebileceğim bir tipteydi. Uzun boylu,kahverengi saçlı,kahverengi gözlü,beyaz tenli birisiydi.En azından buna şükretmeliydim. Yanimdaki,tanımadığım kişiyle beraber bir yolculuğa çıkıyordum.Sabır yolculuğuna. Allah ikimizin de yardımcısı olsun diye dua ederek ilerliyordum.Salondan içeri girdiğimizde müzik ve alkışlar eşliğinde,herkesin mutlulukla evet dedigi yere,ben üzüntüyle gidiyordum. Nikah memuru soruyu bana yönelttiğinde,kaskatı kalmıştım adeta,ne diyeceğimi düşünürken,birden elimde bir sıcaklık hissetmiştim,hissetmemle ona doğru dönmem bir olmuştu.Bana bakarak tebessümle"merak etme elif"diye başını onaylar şekilde sallamıştı.Tekrar memur beye bakarak istemeyerek evet demiştim.Ona geldiğinde ise tebessümle,içten samimiyetle,elimi tutarak evet demişti.Tekrar alkislar eşliğinde memur bey "sizi karı koca ilan ediyorum"demesiyle kulaklarımdan sanki alev çıkıyordu,kulaklarım çınlıyordu adeta....İlk dansımızı yapmak için el ele piste yavaşça ilerliyorduk.Slow müzikle birlikte dansa başlamıştık. Göz göze gelmemek için bizi hayranlıkla izleyen misafirlere bakıyordum. Bir ara bana bakmadığını düşünerek başımı ona doğru çevirdigim de hayranlıkla bana bakan gözlerle karşılaşmıştım."sakin ol,sikilmana gerek yok"diye de fisildamistı. Müziğin bitmesiyle hemen kendimi masaya atmıştım....Bir ara masa da tek başıma kaldığım da rahatlamak ve nefes almak için salonun balkonuna çıkmıştım..Anlamıyordum kendimi,istemediğim bir adamın gözünun içine bakınca eriyordum sanki,kendime kızıyordum ne çabuk ahmeti unuttun diye.Arkamdan gelen sesle hemen kendime gelmiştim "sıkıldın sanırım"demişti selim. Bende başımı sallayarak onaylamıştım. "Kendi düğününde sıkılanıda ilk defa görüyorum,yerinde olsam keyfini çıkarırdım,sonuçta insan bir kere evleniyor dimi?"diye ukala ukala devam etmişti.Hiç düşünmeden birden "Nasıl bir insan görmediği,tanımadığı,sevmediği birisiyle evlenir bunu anlamıyorum.Tamam abim,kız kardeşini kaçırmış olabilir ama zorla degilki ikisininde gönlü varmış da kaçmışlar,bunu niye ben çekiyorum ya da sen" ,"emin ol bunu bende istemezdim ama töre böyle ikimizde birbirimize alışmak için, tanımak için çaba harcayacağız" demişti. Elini uzatarak "hadi sıkıldıysan gidiyoruz burdan"diye bizim için ayrılan odaya çıkmıştık misafirleri aşağıda bırakarak."misafirler,ayıp olcak ama","boşver zaten birazdan giderler" deyip ceketini,kravatını çıkarıp koltuğa atmıştı.Ben ise kendimi hemen odanın içinde bulunan,oturma odasına atmıştım. Üzerime kapalı uygun kiyafeti giyip,başımı da örttükten sonra yanına gidip tam konuşacakken,birden oturmam için karşı koltuğu göstermişti. "Bak elif,biliyorum senin için çok zor,anlıyorum seni tanımadığın bir adamla evlenmek zorunda kalıyorsun,ama emin ol benim içinde zor.Bu sadece kağıt üstünde kalacak merak etme. Şimdi sen burda yat,ben yan tarafta koltukta yatarım,keyfine bak tamam mı?" Kulaklarıma inanamamıştım,hiç beklemedigim birşey söylüyordu.Herkese evcilik oyunu oynayacaktık şimdi....
Kahvaltı yapmamız için otel görevlisi odamıza kadar kahvaltılıkları getirmişti. İkimizde sessizce denize karşı balkonda kahvaltıkarimızı yaptıktan sonra, beni gezdirebileceğini söylemişti. Ailemden uzakta,kimsesiz olarak tek başıma bilmediğim,tanımadığım insanların içinde kalakalmıştım. Üstelik kocam diyebileceğim,ona sığınabileceğim bir limanım bile yoktu. Koskoca istanbulda tek başımaydım. Ben bunları düşünürken birden "Eğer bir isteğin falan olursa hiç çekinmeden söyle. Gerçekten de eşin olmasam da sen bana Allahın emanetisin,sonra ailenin,unutma ailelerimizin yanında gerçekten evli bir çiftmis gibi davranacağız en azından bir süreliğine"deyip gülümsemişti. Aslında iyi birine benziyordu. Bir an gerçektende eşim olsa diye iç geçirmiştim..Hazırlanıp aşağı lobiye indiğimde beni ayakta güler yüzle karşılamıştı. Otelin kapısından çıkarken de güneş gözlüklerini takmayı ihmal etmemişti. Tam bir artist edasıyla yürüyordu. Bütün kızların ona baktığını hissedebiliyordum. Arabanın kapısını büyük bir nezaketle açıp "buyrun elif hanım,emrinize âmedeyim,nereye gitmek isterseniz oraya"deyip gülücük atmayı da ihmal etmemişti.İstanbula ilk defa geldiğim için her tarafı gezmek,görmek istiyordum. Bir anda berdel olduğumu unutup,kendimi gezmeye bunun tadını çıkarmaya karar vermiştim. "Sultan ahmet camisine gidelim mi?,sonra ayasofya,topkapı sarayı,kız kulesi olur mu?" "Tabi,olur gideriz"diye tebessümle karşılık vermişti. Ellerimi bir cocuk edasıyla çırparak teşekkür etmiştim....Burası gerçekten de çok güzeldi,hep televizyonlarda görürdüm. Birden nerde olduğumu unutup,kollarımı açarak rüzgara karşı dönmeye başlamıştım. O sırada etraftaki insanları bir kaç dakikalığına da olsa unutmuştum. Elimden tutarak "dur yavaş ol,insanlara çarpacaksın" dediğinde gözlerimiz birbirini bulmuştu,kısa ama uzunca bir bakıştı bu.Ezanın Allahu Ekber demesiyle kendimize gelmiştik. Her ikimizde abdestlerimizi alarak camide namaza durmuştuk..Ordan kız kulesine geçmiştik,bizim için ayrılan özel vapurla birlikte. Geldigimizde içeride hiç kimse yoktu sadece o ve ben vardık. Garsonların bizi içeriye davet edip,bizim için ayrılan yeri göstermesiyle oturmuştuk. Ben ne olduğunu anlamaya çalışarak,selime bakıp ne oluyor anlamında başımı sallamıştım.Tebessüm derek "arkadaşım zafer,burayı bizim için özel kapattırmış,düğün hediyesi olarak ilk akşam yemeğimizi yemek için,inan benim de biraz önce haberim oldu,sultan ahmet camisindeyken arayıp haber edince,bende kıramadım" "Arkadaşın ince düşünürlü biri olsa gerek,hiç gereği yoktu böyle şeye,ama yine de çok güzel" Başımızda keman eşliğinde yemeklerimizi yemiştik. Aslında normal evli bir çift için süperin ötesinde bir şeydi bu. Selim gözünü kırparak " nedersin dans edelim mi?" diye beni dansa kaldırmıştı.Ona her ne kadar bakmamaya çalışsam da kendime engel olamıyordum. Onun da bana baktığını adım gibi biliyordum. Kemancının başımızdan gitmesiyle kendimi dışarı atmam bir olmuştu. Hava kararmıştı,birazda serinlemişti esiyordu. İkimizde yan yana oturup ayaklarımızı denize sallamıştık.Tam karşımızda da başka bir düğünün havai fişekleri gökyüzünü parlatıyordu.Vakit iyice geçmişti. Otele geldiğimizde saat onikiyi bulmuştu. Yorgunluktan her ikimizde ölüyorduk adeta. O oturma bölümündeki koltuğa uzanmıştı,ben de yatağa atmıştım kendimi. Uykumun olmasına rağmen sağa sola dönmekten uyuyamamıştım. Yataktan kalktıgımda saat ikiydi,odadan gelen ışığı farkedince hemen tıklatıp içeri girdiğimde...

BERDEL (Tamamlandı :-) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin