21.BÖLÜM

12.5K 540 12
                                    

Yüzüne baktigim da kocaman bir gülümseme oluşmuştu. "Ş-şey nerden anladın bir yer bilmediğimi?" Gülümsemesi daha da artarak cevaplamıştı. "Sadece ortaya bir yem attım sen de yedin elif" kahkalar eşliğinde yolda gitmeye devam ediyordu. "Sahi kız bir yer bilmiyor musun,yeni mi geldin istanbula?" "Hayır canım,öyle bisey yok" "tabi eminim öyledir" benim burda ne işim vardı tanımadığım bir kızın arabasında,ah elif inadına bütün aksilikleri çekiyordun sanki,bir anda ağlamaklı olup tekrardan kendimi toparlamıştım. Telefonum bir süredir çalmıyordu artık,sadece bib sesi vardı,attığı mesajlardan anlaşılacağı üzere beyimizi endişelendirmiştim. Sonunda bir evin önüne gelip arabayı park etmişti. Çocuklar gibi uysalca yavaş hareketler yaparak inmiştim. Başımı binaya çevirdigim de iki katlı lüks bir villayı andırıyordu,gerçi bindiği arabayı göz önünde bulundurursak zengin birisi olmalıydı bu yeni arkadaş. Arkadaş mı? Tabi ki de hayır,hicran ve ben tamamen ayrı dünyaların insanlarıydık. Kapıyı açtığında direk salon karşılaşmıştı,oldukça sade bir tarzdaydı ve ahşaptandı içerisi,sanırım evde kimsecikler yoktu derken merdivenlerden bize doğru koşan küçük bir kız çocuğunu kucağına alıp saçlarını öpüp yere indirmişti. O sıra bense etrafı incelemekle mesguldum, oturma bölümün hemen arkasında amerikan mutfak vardı ve evin içerisinden oldukça mis kokular yükseliyordu,sanırım evde yalnız değildik,tabi ya küçük bir kiz evde tek başına bırakılır mıydı? Tam o sırada yan tarafimizdan bize doğru gülerek gelen tombis bir teyze cikivermisti. Tebessümle karşılamıştı. Hicran hala çocukla uğraşıyordu,beni unutmuştu sanırım tek başıma ayakta kalakalmıştım. Bir anda kulağım ufaklığın konuşmasına kaymıştı. "Hani bugün beni oyun parkına götürecektin abla,geç kaldın ama" "biliyorum canım,özür dilerim, şu gördüğün abla var ya hep onun yüzünden geç kaldım,yarın telafi ederiz olmaz mı? " dediğin de ufaklığın yüzü beni bulmuştu,zoraki tebessüm ederek karşılık vermiştim. Hicranin koltuğu göstermesiyle oturmuştum,sanki altımda iğne varmış gibi hareketlenmem hicranin gözünden kaçmamış olmalı ki "elif rahat ol, evde bu gördüğün kişiler dışında kimse yok ve gelen de olmayacak merak etme" "yok ben iyiyim de eşim iyice telaslanmistir,ben kalksam iyi olur" "bir iki dakika otur be kızım,hem söyledim bugün benimlesin,istersen ara da haber ver,arkadaşımdayım dersin" iyi de benim burda bir tane bile arkadaşımın olmadığını biliyor ki, ne diyecektim simdi,ah elif ah,yaptın yine yapcağını,korkarak elimi arama tuşuna basar basmaz bir ditlamasinda hemen telefon açılmıştı, "elif nerdesin çabuk söyle?" Dilim adeta tutulmuştu. Karşım da oturan hicran ise ufaktan ufaktan sinirli olarak konuşmam için talimatlar veriyordu. Hangisini dinleyecektim kafam iyice karışmıştı,sonunda yüzümü diğer tarafa çevirip "ne var selim,ben iyiyim arayıp durma artık" "bak özür dilerim elif,tamam milletin içinde bağırmamam gerekiyordu,hem ahmetin bir anda karşımıza çıktığının faturasını sana ödememem gerekiyordu,özür dilerim,nerdesin gelip seni alayım lütfen" "selim lütfen bugün yalnız kalsam iyi olacak,merak etme bir arkadaşımın evindeyim" deyip yüzüne kapatmaya hazırlanırken selimin "kimin evindesin,hangi arkadaş b" demesine kalmadan suratına kapatmıştım telefonu hem de kökten. Hicran"aferim kiz iyi yaptın boyle ol işte " diye daha da gaz veriyordu ama ben biraz önce yapmış olduğum hatanın pişmanlığını yaşıyordum adeta. " aman elif boşver,üzülmene deymez,bak seni bu küçük hanımla tanistirayim busecim elini uzatir misin? Bu elif ablan,benim arkadaşım,bu da buse elif ablasi benim küçük kardeşim,ve bu da bizim tonton teyzemiz, bizim biricik yardımcımız kader teyzemiz " deyip kadının yanaklarini siktircam diye koparmaktan beter etmişti. "gördüğün bu küçük ailemden başka hic kimsem yok" başkasının eve gelmenin ve telefonda selime bağırmanın pişmanlığı iyice içime çökmüştü. Zoraki tebessümle hicrani dinliyordum. Birden kolumu tutarak mutfağa sürüklemişti. "Hadi ama öyle durma elif,bak herşey güzel olacak inan bana,öyle durmaya devam edersen yemeklerin hepsini şu gördüğün ufaklık var ya hepsini yiyiverir mazallah,saka yapmıyorum gerçekten diyorum,öyle cılız sevimli olduğuna bakma sen,cadının onde gidenidir" deyip buseden yanak almıştı. "Ya abla,bi kere sensin cadı,ben cadı falan değilim" "bak ufaklık katılıyorum buna,çak bi tane" "bakıyorum da ikiniz iyi anlaştınız elif hanım" "tabi kızım ne sandin" birden önündeki yemegi bırakarak gülmeye başlamıştı hicran. Hepimiz ne oldugunu anlamayarak onun gülüşüne gülüyorduk ,kader teyzenin güldükçe göbeğinin yerinden oynaması daha da gulmemize neden oluyordu. Bir anda durup gözyaşlarını sildikten sonra "uzun zamandır bu kadar hic gülmemiştim,iyi ki geldin elif,sağol" "sahi ya neye gülüyordun?" "Bakıyorum da sen de kapmışsın kızım falan,ne is,bide banktaki kedi yavrusu gibi oturduğun" "ha ha çok komik" "biraz önce gülüyordun ama" "biz sana gülüyorduk canım " "kızlar didismeniz bittiyse kalkın masayı topliycam" demesiyle oturma bölümüne geçmiştik. Biraz öyle sessiz durduktan sonra hicranin konuşmasıyla bozulmuştu sessizlik,kader teyze buseyi yatırmak için odasına götürünce rahat rahat konusabilcektik. Arada bir saate bakıp ofluyordum,telefonumu açıp açmama konusunda kararsızdım. Hicranin elime vurmasıyla kendime gelmiştim. "Kızım birak su saate bakmayı,duymadin mı? Bir soru sordum" "pardon duymadim ne demiştin?" "Yeni mi evlisin diyorum,anlatsana" "haa,evet daha yeni beş aylık olacak işte önümüzdeki hafta" yüzünde şapşal gülümsemesiyle "kiz daha pek yeniymişsin,nasıl tanıştınız peki?" "Okuldaydım birgün merdivenlerden çıkıyordum,o da yukardan aşağı hızla inerken çarpışıp aşık oluyoruz ve evleniyoruz" yüzümde alaylı tebessümle beni dikkatle dinleyen hicrana baktığımda "ee kitaplar falan da düştü mü?" Kocaman açmış oldugu gozlerle bir sonraki cumlemi bekliyordu ki benden öyle böyle değil kocaman bir kahkaha kopmuştu. "Hicran sen çok film izlemişsin be güzelim" dediğim de yüzünde gergin bir sürat oluşmuştu. "Amma da inandın ha" "haha çok komik" "nasılmış hicran hanım,kedi yavrusuymuş hıh,gargamel suratli, a bak bu isim şuanki haline cuk diye oturdu. Tamam kızma anlatıyorum" dediğimde ellerini göğüs hizasına bağlayarak yönünü başka tarafa çevirmişti. "Berdelim ben" hic oralı bile olmuyordu. "Tamam istemiyorsan anlatmam" dediğimde bende aynısını yapmıştım yönümü başka tarafa çevirmiştim. " gerçekten berdel misin?" Yönünü bana her ne kadar cevirmese de ona dönerek başlamıştım. " gerçekten berdelim,inanmıyor dimi insan,hala berdelin olduğuna,abim yüzünden oldu,abim onların kızlarını kaçırınca,onlarda karşılık beni isteyince olan bu yani" sanırım dikkatini çekmiş olmalıydım elimi sıvazlayarak "canım benim" diye beni teselli etme düşüncesi içimi yakmıştı,sanırım teselli değildi bu acımakti,bu duruma alıştım sanıyordum kisa zaman da ama görüyorum ki hala alışamamıştım. Herkesin bu soruyu sorabilecegine her zaman hazır olmalıydım,nasıl tanıştınız sorusuna,aman aman ne müthiş herkese berdelim ben diyecektim. "Acımış gözlerle bakma bana,bilakis alıştım ben eşime ama herkese berdelim demeye, alışmaya biraz zaman alcak sanırım. Dolmuş gözlerle devam ediyordum " muğladan geldim ben,istanbula da ilk defa geliyorum,bu arada tebrik ederim bildiniz hicran hanım" akmaya hazır olan bir kaç damla gözyaşimi da silip,hafif gülümseyerek "ee hicran hanım ya siz, baban annen yok mu?" Diyerek topu ona atmıştım. Onunda hafiften gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Uzun ve derinden bir ah çektikten sonra başlamıştı. "Ya elif hanım,herkesin kendine gore bir derdi vardır,benimkisi de ayrı,hem seninki benimkinin yaninda hiç kalır,gerçi bu tartışılamaz herkesin derdi kendine, annem,ben on sekiz yaşındayken öldü o talihsiz şey başıma gelince kendini bir daha toparlayamamıştı,bazen benden çok bile ağladığını görüyordum. Gözlerimin önünde kendini kamyonun önüne atmıştı,herşeyi unuttum,o hayvani bile unuttum ama annemin gözlerimin önünde can verişini unutamadım. Buse yaşama sevincim oldu,ona tutundum,ona tutunarak yaşadım,babamsa iki üç sene sonra çekti gitti,şirketlerinin başına da güvendiği bi yakınını geçirdi,arada mektup yazip yollar,herhalde ben daha ölmedim yaşıyorum demek için,ben de ekmek golden su golden geçiniyorum anlıyacağın" alışmıştı sanırım bu duruma,benden daha dik bir duruş sergiliyordu. Sıkılarakta olsa sormuştum. "Ş-şey başına gelen o olay şeymi?" gözümün içine uzunca bakarak başını sallamıştı "malesef, o iğrenç olay benim de başıma gelmişti,bu erkeklerin hepsinden bu yüzden nefret ediyorum,anlamamıştın başta, işte bu yüzden dolayı hep nefret etmisimdir,yanlarından bile geçerken tiksinerek geçiyorum." "Hicran iyi ki karşıma çıktın,uzun zamandır kimseyle dertleşmemiştim" "gel kiz şuraya bi sariliyim sana,birşey itiraf edebilir miyim? Bende uzun zamandır kimseyle dertleşmemiştim,hatta doğru düzgün arkadasim bile yok diyebilirim,vakit iyice geç oldu,sana odanı gösteriyim hadi,bak kendini evindeymiş gibi hisset,biraz daha oturursak yarin kocanın karşısına morarmış gözlerle çıkmak istemezsin sanırım,hadi iyi geceler " odamın kapısını kitleyip kendimi yatağa bırakmıştım,konuşmak oldukça iyi gelmişti,rahatlatmanın verdiği keyifle kapanan göz kapaklarıma daha fazla engel olamamıştım.......Yatağa kendimi salarak bırakmıştım,gözlerimi bir ara hic çevirmeden tavana odaklamıştım,gözümden gelen bir iki yaşı silip kendimi toparlayamaya çalışıyordum,sanırım kendimden bile gizlediğim o şey bugün inadına kaçmak,çıkmak istemişti ama ben buna izin vermemiştim. Kendim bile yıllarca henüz alışamamışken bunu bir başkasına nasıl söylerdim.Dik,yıkılmamış durmaya çalışıyorum ama bunu ne kadar yapabiliyorum bilmiyordum,uzaktan nasıl göründüğüme dahi hiçbir fikrim yoktu. Yıllarca dolmuş olan düşüncelerim göz kapaklarıma git gide ağırlık ederken,ben hala savaşırcasina inatla engel oluyordum ama galiba yılların vermiş olduğu yorgunluk buna izin vermiyordu ve asla da vermeyecekti sanırım...

BERDEL (Tamamlandı :-) Where stories live. Discover now