12.BÖLÜM

19.7K 765 8
                                    

Aldığım cevap uzerine şok olmuştum. Çünkü buketle ilgili olan gerçeği öğrenmiştim,aslında bülentle de ilgiliydi. Öğrendiğim şey istemsizce elimi ağzıma goturmeme neden olmuştu. Bu küçük sırrın aramızda kalmasını rica etmişti zeliha abla ve tabi ki de öyle de olacaktı.Tam o sırada kalkıyorken,  bulentin arkamız da olduğunu görmemiz felaketlerin başlamasına neden olmuştu. Elindeki telefonu yere düşürüp ,gözlerinde ki yaşlarla birlikte,Zeliha ablanın üzerine doğru gelmeye başlamıştı, kollarından tutup,sorular eşliğinde sarsması bir olmuştu.  Zeliha ablayı daha fazla hırpalamasina müsaade edemezdim. Bulentin kendisine gelmesi için "yeter artık" diyerek tokat atmam, selimler tarafından duyulmasına neden olmuştu. Bahçeden seslenen selime birşey olmadığını söyleyip, bulentin sakinleşmesi için kolonya ve su verip koltuğa oturtmuştum.Arkamı dönmemle ,karşımda birden selimi ve kayınvalidemi,zehra hanımı görmem,kalbimin daha da hızlı atmasına  neden olmuştu. Bir bu eksikti,selimle kayinvalidem hadi neyse de,zehra hanımın gelmesi hic iyi olmamıştı. Gerçeği öğrendiğinde ağzında durmayacağı kesindi. Önemli olan buketin duymamasıydı,duydugunda ortalığı yıkardı kesin. Bülente susması için sessizce fisildadiktan sonra olanları hazmetmesi için biraz da olsa duraksamıştı. Selimi kenara çekip annesini ve zehra hanimi götürmesi için rica etmiştim. "Elif ne oluyor burada?"  "Birşey yok selim,sonra anlatırım,sadece dedigimi yap lutfen" dediğimde annesigili götürmesi bir olmuştu. Kapıdan geçirirken tekrar kayınvalidemin koluma gelip girmesiyle " kızım birşey yok inşaallah"   "yok anneciğim,sonra anlatırım."  zehra hanımı gösterek "tamam tamam kızım,hadi sen içeri gir" demesiyle tekrardan yanlarına gelmiştim. Hepsi benim yüzümden olmuştu. Ben o soruyu sormasam,zeliha abla da yanıtlamak zorunda olmayacaktı ve bülent kaç senedir bilmediği gerçeği öğrenmek zorunda kalmayacaktı. Rahatlamalari için ikisini de bulentin odasına getirip oturtmuştum. Başını ellerinin arasına alıp odada birkaç kez tur atıp zeliha ablanın üzerine giderek " niye babamla bir olup bize yalan söylediniz? Niye?"   "Boyle olsun istemezdim ama oldu bikere"  "buket öğrendiğinde benim gibi bu kadar sakin olamaz biliyorsun değil mi? Kardeşim ogrendiginde ne yapacaksınız ha,sana soruyorum?"   "oğlum lütfen sus,simdi gelir duyar,kardeşinin duymasını istemezsin degil mi? Sus ne olur?"   "ne susması o da öğrensin bütün gerçekleri,senin bizim annemiz olmadığını,sadece babamın karısı olduğunu"  dediğinde kulaklarım adeta çınlıyordu. Daha fazla kendimi tutamadan  " bülent lütfen kırıcı oluyorsun yapma,kaç senedir bakmış size kadın,büyütmüş, bu yaşa getirmiş,sence haksızlık etmiyor musun?"  " sen karışma,sende benim yerimde olsan ayni tepkiyi verirdin"  dememle kapıdan giren bülentin babası olan mustafa beyi görmemle şok olmuştum. Meraktan sormuş olduğum şu soru,milleti ne duruma getirmişti. Ah elif ah sanane milletin yaşından diye kendime kızmadan edemiyordum.  Mustafa beyin " burda neler oluyor böyle? Sesiniz taa dışardan geliyor."   " gel buyur babacığım,bende tam sizden bahsediyordum,bu kadının annem olmadığı gerçeğini niye bizden sakladınız?" Demesiyle mustafa beyin gözleri direk zeliha ablayı bulmuştu,araya  girerek olan biteni anlatmamla etraf biraz sakinlesmisti sakinlemesine ama o gözleri asla unutamazdım. Mustafa beyin bana bakan o kızgın gözlerini. Nerden geldin der gibi bakıp sözlerine devam etmişti.  " bu kadın dediğin bey efendi bu yaşına kadar sana baktı,hastalandığınizda bu kadın vardi,simdi de niye bize yalan söylediniz diye bas bas bağırıyorsun.Kocaman adam olmuşsun, yirmi altı yaşına gelmissin,bir bebek gibi ağlamaktan başka hiçbirşey yapmıyorsun. Simdi hepinizde kendinize gelin,buket gelmek üzeredir. Kardeşinin de bilmesini istemezsin umarım,bugün burda olanlar burda kalıyor anlaşıldı mi?" Demesiyle bana bakması bir olmuştu. Gözümden gelen yaslarla sadece başımı sallayabilmiştim. Yere yığılmış olan zeliha ablayı da odadan çıkarması bir olmuştu mustafa beyin... Uzunca suren sessizlik ardından sonra, ufak bir çocuk gibi ağlayan bülenti de teselli etmek bana kalmıştı. "Gerçekten özür dilerim bugün size bunları yaşattığım icin"  "senin hicbir suçun yok,tek suçlu varsa da onlar" deyip eliyle gözyaşlarını sildikten sonra derin bir nefes almıştı.  " bir de şöyle düşün,bunu bilmemeniz daha iyi degil mi? Eğer gerçeği bilseydiniz,o zaman da gerçek  anne sevgisi nasıl birşey diye merak edip duracaktınız ya da arkadaşlarınızın doğum günlerinde olsun veya özel günlerinizde olsun ölmüş olan annenizi yanınızda olmasinı  isteyecektiniz, bir de duruma burdan bakmaya nedersin bulent?"  " doğru ya,niye ben hic hatırlamıyorum"demesiyle hızlıca kalkıp odalarında bulunan mustafa beye ve zeliha ablaya tekrar tekrar sorular yöneltiyordu. "Simdi söyleyin bana,ben kaç yaşındayken babamla evlendin?"  " bu da nerden çıktı simdi" deyip babasının bulente tokat atması bir olmuştu."  Zeliha abla mustafa beyin önüne geçerek sorduğu soruyu ağlıyarak zor da olsa yanıtlamıştı. "Ben geldigim de on dört yaşındaydın,bukette sekiz yaşındaydı daha,onun bana alışması daha kolay olmuştu ama senin öyle olmamıştı,benim babanla evlendiğimi kabullenememiştin."   "Madem o yaşımdaysam niye hiçbirşey hatırlamıyorum,söyleyin bana" dediğinde zeliha abla ve mustafa beyin birbirlerine baktıkları gözümden kaçmamıştı. Bulentin zeliha ablanin üzerine yurumesiyle zeliha abla tam anlatacakken mustafa beyin susturması bir olmuştu. "Bırak artik olan oldu,bunu da öğrense ne olacak" demesiyle gözlerindeki yaşları silip devam etmişti.   "O gün babanla benim yüzümden tartışırken evden öylece hızla çıkıp gittiğinde  arabaya çarpılmistin ve çarpılma sonrası beyninde çok fazla hasar meydana gelmişti. O hasarda hafıza kaybına neden olmustu. Doktorlar çok  uğraştı hafızan için ama sonradan tedaviye ara verdik, hatırlamamanin iyi olacağını düşünerek ilaçları vermeyi kesmiştik." Demesiyle birlikte yere yığılmıştı bülent ,tekrar hızla kalkıp sesini yukselterek  "siz benim anılarımi çaldınız,siz benim yüzünü dahi hatırlamadığım annemi,çocukluğumu çaldınız"  Demesiyle üzerine gelen mustafa beyi durdurup,bulenti odasına zor götürmüştüm. Tekrardan bulenti sakinleştirmeye çalışıyordum ama bu defa biraz zordu sanırım. Odanin içerisinde deli divane dolaşarak bir yandan da bağırıyordu. Oturması için güç de olsa ikna etmiştim ve hic düşünmeden söze girmistim.  "Lütfen sakin ol, size yaşattığım bu şeyden dolayı tekrardan çok özür dilerim bulent. Ne kadar özür dilesem az biliyorum ama elimden hiç birşey gelmiyor. İnan bana annen olsa bu kadar sevemezdi seni. Zeliha ablanın ben gerçekten anne sevgisi verdiğine inanıyorum hatta daha fazlasını"  diyerek boğazıma düğümlenmiş kelimeleri zor da olsa çıkarıyordum. Cümleler adeta boğazıma takılıyordu ve nefes almamamı zorlaştırıyordu.   "orası doğru ama insan gerçeği öğrenince istemeden de olsa böyle oluyor, anlatmakla olan birşey değil bu. Hatta biz onunla yani zeliha annemle arkadaş gibiyiz hemen hemen herseyimi bilir. Biliyor musun? Çok aptalmisim, daha annemin kaç yaşında olduğunu bile bilmiyordum su güne kadar,erken yasta evlenin tabi ki de erkenden çocukları olur diye düşünüyordum ama öyle değilmiş, tamam belki buketin yaşındaki kadar,yirmi yaşında çocuğu olan vardır ama benim yaşımda çocuğu olan yok" diyerek bir yandan gözyaşlarını siliyorken diğer yandan da iç çekerek ağzından kelimeler dökülüyordu. Sanırsın karşında küçük bir çocuk var. Azda olsa elimden geldiği kadarıyla teselli ediyordum ama ne kadar kimbilir orası meçhul. Bulentin yaşı olmasına rağmen gösterdiği tepki fazla denecek kadarıyla fazlaydı. Demek ki büyük insanların bile içlerinde bastırdıkları duygular bu gibi olaylarda patlak verebiliyordu. Kendimce teselli edip eve gitmek için kapıdan çıkarken,biraz önce büyük mutlulukla,kalbini kırmış olan insandan özür dilemek için gelmişken,simdi ne durumda şu kapıdan çıkıyordum. Şimdi bulente daha fazla özür borçluydum. Küçük bir özürle geldiğim kapıdan simdi dağlar kadarcasiyla çıkıyordum....Eve gelip kendimi odama nasıl attığımı dahi hatırlamıyorum sadece selimin kolumdan tutup "orda ne oldu elif" demesinden başka hicbir şey duymamıştım. Odama gelip yatağımın üzerine öylece oturup olanları düşüyorken birden gözümden gelen yaşlara engel olamamıştım. Seliminde yanıma gelmesiyle birlikte ağlamam daha da artmıştı. Onun kollarında kendimi daha da bırakmıştım. "Ağlama ama güzel yüzlüm,sana hic yakışmıyor ağlamak,simdi orda ne oldu anlat bakalım" demesiyle yüzüne bakmam bir olmustu. Sanırım ne dediğinin farkında değildi. Şaşkın gözlerle bakıp " az önce sen bana güzel yüzlüm mu dedin?"  "Kim ben mi dedim,sen sanırım ağlamaktan halüsinasyon görüyorsun" demesiyle kendimi ondan çekmiştim.  " ne olduğunu simdi anlatacak mısın?"  "Zehra hanımın kaç yaşında evlendiğini ve bülenti kaç yaşındayken kucağına aldıgini sormustum. Zeliha abla da bulentin ve buketin çocukları olmadığını söyledi. Biz bunları konuşurken de bülentte duyunca olanlar oldu.  Ortalık benim yüzümden karıştı. Sanane yani kac yaşında evlendiği,benim yüzümden bülent sinir krizi geçiyordu az daha"  selimin şaşkınlıkla anlattıklarımı dinlemesiyle birlikte, dışardan gelen  bağrışma seslerini duymamız bir olmuştu.

BERDEL (Tamamlandı :-) Where stories live. Discover now