14.BÖLÜM

15.9K 659 6
                                    

Ordan uzaklaşıp, hastanenin karşısında bulunan parkın oraya gidip rahatlamaya çalışıyordum. Elife nasıl soylecegimi düşünürken birden çalan telefonumu açtığımda,sekreterim cananın toplantı olduğunu hatırlatması sinirime gitmişti. Bir bu eksikti bu haldeyken toplantıyı nasıl düşünebilirdim. Canana toplantıyı ertelemesini, olmuyorsa da bensiz devam etmelerini söyleyip telefonu kapatmıştım. Bir sure orda durup sakinleştikten sonra annemin bana koşarak geldiğini görmüştüm.
" oğlum yetiş,buket elife gidiyor"
"bu ne ya,bunlar ne zannediyor kendilerini" dememle sinirle,hızla arabama binip,son hız sürmeye devam ediyordum. Bir elimle arabayı kullanırken diğer yandan tuncayi arayıp elifi ordan çıkarmasını söyleyip kapattığımda üzerime doğru gelen arabayı son anda farketmem bariyerlere carpmama neden olmuştu. Araba ters çevrildiğinde hala uyanıktım ama acılar eşliğinde sadece elifim diyebiliyordum. Elimden fırlayan telefonu uzanmak için çabalarım boşunaydı çünkü kolumu hareket ettiremiyordum..............

Telefonu kapatıp,elifi burdan uzaklaştırmak için kendimce plan düşünüyorken birden " hadi kalk,selim aradı,bülent iyiymiş hastaneye gelmemizi söylüyor" deyip
tam kalkmıştık ki,hızla vurulan kapıyı açtığında selma teyze,buketin bağırarak hızla elife doğru gelmesini farketmemle elifin önüne geçmiştim. " çekil surdan tuncay,katil,abimin katilisin,seni geberticem"
"ne katili buket,bülent iyiymiş,biraz önce selim aradı,ameliyattan çıktı diye"
"Ne iyisi be abim öldü,hem de senin yüzünden,çekil surdan tuncay" dediğinde kulaklarıma inanamıyordum. Bülent benim yüzümden ölmüştü. Ellerimi başıma kaldırarak o çığlığı atmamla gözlerimin kararması bir olmuştu. "gördün mü buket yaptığını? Kiz senin yüzünden bayıldı." " oh olsun az bile,kendine bir gelsin, ben o zaman soracağım asıl" "neler oluyor burda böyle,buket" "hic gamze,sadece biricik yengen bayıldı" "sen daha ne olduğunu bile bilmiyorsun" "babamla selimin bağrışmalarını duymam gayet yeterli değil mi? Babam, selime senin karın yüzünden oldu diye,bağırması yeterli degilmi söylesene?" "Sen iyi değilsin buket,git bir sakinles,sonra ne olduğunu tam anlayalım sonra saldır saldıracaksan da, yazık kıza" "ne yazığı ya,kendisine gelinceye kadar burdayım tamam mı?" "Buket dedim sana niye dinlemeden çıkıp geldin,elifin hicbir sucu yok" "ne diyorsun anne ya,babamı duymadin mi?" "Evet duydum ama öyle değil,bülent bizim yüzümüzden öldü babanla benim yüzümden,hem bunları simdi konuşma zamanı değil,abini orda bırakıp suçlu aramaya çıktın,cabuk eve gidiyorsun" " gitmiyorum,o zaman söyleyin abim niye öldü" Dediğinde başımdan kaynar sular dökülüyordu adeta. Tekrar ayni senaryoyu bunyem kaldıramazdı ama buketin o bitmek bilmeyen sesini susturmak için,ağlayarak koltuğa kendimi attıktan sonra,herkes gerçekleri öğrenecekti. Kapıdan zeynep hanımların girdiğini görmüştüm. Bunları evimiz de komusmaliydik ama buket izin vermiyordu. Herkes elifin bayiliğini unutup ağzımdan çıkan cümleleri beklemeye başlamıştılar. Buketin "hadi anne söylesene " diye bagirdigini duydukça daha fazla kendime işkence etmeden,bukete bağırarak " yeter artık" deyip tokat atmam bir olmuştu. Kolundan tuttuğum gibi direk eve getirmiştim. Odasına çıkartıp "senin yaptığın şu terbiyesizlige bak,abini daha yeni kaybetmişsin,şu yaptığına bak buket,dünya senin etrafında dönmüyor artık,büyü biraz" dememle tam kapıdan çıkıyorken, arkamdan kısık sesle "abim gerçeği öğrendi değil mi? Senin bizim annemiz olmadığını" dediğin de sok olmuştum. Ayaklarımın titrediğini hissedip koltuğa zor atmıştım kendimi,yüzüne dahi bakmaya cesaret edemiyordum. "Ss-sen nerden biliyorsun?" "Ben hep biliyordum ki,sadece olanları öyle bir sindirdim ki içime ,kendimin dahi bildiğini bile unutarak yaşadım yıllarca,hatırlasana babam seni getirdiğinde sakindim,bir ay boyunca seninle hic konuşmamıştım ama benimle ilgilenmeye devam ediyordun. Bana masallar okutarak uyutuyordun,başımı okşayarak,öpüp gitmelerin,benimle ilgilenmelerin senin annem olduğuna inandirmistim kendimi ,daha çok küçüktüm ama başarmıştım bunu,sanki beni sen dogurmuscasina inandirmistim kendimi,başka çarem yoktu çünkü. Abimin o günde kaza yaptığını hatırlıyorum, babamla tartıştıklarını kapıdan gizli gizli izlemiştim." Dediğinde gözümdeki yaşları silip "buraya gel kızım benim,hala beni annen olarak görüyorsan" diyerek actigim kucağıma koşarak gelmişti. Tıpkı küçüklüğünde olduğu gibi. "Kızım benim,canım benim,senin ne kadar da büyük bir yüreğin varmış,o küçücük yüreğinle neler taşımışsın. Hepsi benim yüzümden oldu,elif sorduğunda ben cevaplamasaydım bunların hiçbiri olmayacaktı. O yüzden tek suçlu varsa da o da benim. Elifin üzerine gitmek yok,duydun mu buketim?" " ben olanları bildiğim halde suçlu aradım, babam da öyle bağırınca elifin suçlu olduğunu söyleyince hic düşünmeden onu hırpalamak istedim,sanırım onu sevmediğimden böyle birşey yaptım. Şuan ki psikolojiyle tek saldırabileceğim o vardı,özür dilerim annem" "hadi kalk bakalım babanı yalnız bırakmayalım" dediğimde hastaneye gitmek için yola çıkmıştık. Yolda giderken birisi öyle bir feci kaza yapmıştı ki,ambulanslar,polisler vardı,araba az daha şarampolden uçuyormuş. Arabayla biraz daha ilerledikten sonra buketin " o selimin arabası" diye bağırdıgini duymamla ona bakmam bir olmuştu. Arabayı hemen durdurup kazanın olduğu yere geldiğimizde selimi ve diğer kişiyi ambulansa kaldırıp götürüyorlardı. Selimin yüzü kanlar içindeydi. Elif zaten perişan olmuştu,simdi iyice kötü olacaktı. Ambulansla birlikte bizde hastaneye gelmiştik,neyse ki ayni hastaneye getirmişlerdi. Selimi hemen ameliyata almışlardı. Mustafaya söylediğim de "oh olsun,karısının cezasını o çekiyor,benim oğlum öldü onunda kocası öldüğünde beni anlayacak,içimin ne kadar yandığını işte o zaman anlayacak" "bu kadar da sert olma mustafa lütfen,hem biliyorsun onun hiçbir suçu yok" "evet baba,onun hicbir sucu yok,bütün olanları ben de biliyorum zaten" "Nasıl,kim söyledi?" "Kimse söylemedi,sonra anlatırım,abimin cenaze işlemlerini hallettin mi?" "Yarına ikindiye gömülecek,şimdi burda beklememizin anlamı yok hadi" "selim, baba,o ne olacak" "giderken haber veririz,sakın burda kalayım falan deme,bizimle geliyorsun".........gözümü açtığımda yatagımdaydım. Hemen afallayarak zor da olsa kalkmıştım. Başım öyle catliyordu ki,ağrının geçmesi için başımı duvarlara vurasım geliyordu. Hele ki bulentin öldüğünü düşününce daha da çok istiyordum. Komidinde duran telefonumu alıp,hemen selimi aramıştım ama kapalıydı. Sendeleyerek aşağı indigimde tuncayin koşarak yardıma geldiğini farketmiştim. Koluna girerek yavaş yavaş inmiştik. "İyimisin kızım?" "İyiyim anne,biraz başımda ağırlık var o kadar,bu arada selim nerde?" "Aaa tabi ya biz o telaş da unuttuk,buraya gelecekti kızım,nerde kaldı ki?" Dediğinde kapıdan hızla giren mustafa beyi,zeliha ablayı,buketi karşımızda görmemiz bir olmuştu. İçeri bir hışımla giren mustafa bey "elif hanım,oğlumun cezasını simdi kocan çekiyor" "bu da ne demek,selim nerde? Yoksa birşey mi yaptınız?" "Ben ne yapacağım ilahi adalet,kocan simdi hastanede canıyla uğraşıyor" "mustafa biraz sakin ol lütfen,birşey yok kızım telaşlanma,biz buketle hastaneye giderken gördük,bir arabaya çarpmış,ambulansa kaldırırken iyiydi, merak etmeyin" dediğinde oturduğum yerde donakalmıştım adeta,yerimden bile kımıldayamamıştım. Sadece gözümden gelen yaslar ve kulağıma gelen çığlık sesleri vardı. Kayınvalidem,kayınpederimin buketin hızla çıktıklarını görmüştüm. Zehra hanımın ve tuncayin yardımıyla arabaya binmiştim. Zehra hanımda kayınvalidemlerin arabasına binince, tuncayla ikimiz gidiyorduk hastaneye. Bir delirmişten farksizdim adeta,sadece titreyerek dua ediyordum ona birşey olmaması için,daha bulentin ölümünün etkisinden kurtulamamışken,şimdi bir de selim vardı. Bir ara tuncayin telefonun çaldığını farketmiştim ama ne konuştuklarını tam anlayamamıştım...... "efendim ahmet,ne var?" "Elif nasıl,durumlar nasıl diye aramıştım" " sorma ya selim kaza geçirmiş,şimdi elifi hastaneye götürüyorum,sonra konuşsak olur mu?" "Super o zaman,planımizi simdi devreye sokuyoruz,duydun mu tuncay?"

BERDEL (Tamamlandı :-) Where stories live. Discover now