15.BÖLÜM

14.8K 675 5
                                    

"Planımızı simdi devreye sokuyoruz duydun mu tuncay?" "Olmaz,selim bu haldeyken yapamam" "tuncay adamı hasta etme,selimin boşluğundan yararlanarak elifi kaçıracaktık,simdi kaza etmesiyle hic bir pürüz çıkmaz işte,hemen elifi buraya getiriyorsun?" "Ben senin adamlarından mıyım lan düzgün konuş" "o zaman hangi hastanedesiniz ben geliyorum" dediğinde hastane adresini çoktan vermiştim bile,salak tuncay ne yapıyorsun sen,görmüyormusun bunlar ikisi de birbirlerini deli gibi seviyorlar,sevmese elif ağlarmıydi hiç? Hatta şuan kendinde bile değildi,konuştuklarımı bir duysaydı o zaman biterdim ben. Elimi direksiyona vurarak ahmetten hıncımı almaya çalışıyordum adeta. Hastaneye geldiğimizi farkeden elif,birden kapıyı açıp kendisini atmıştı dışarı........... "selim nerde? Kaza yapmış buraya getirmişler" dememle hemen selimin bulunduğu yoğun bakim odasına gelmiştik. İçeri girmemize müsaade etmiyorlardı. Sadece camdan bakmakla yetiniyorduk. Ellerimi cama vurarak "özür dilerim selim,hepsi benim yüzümden" diye ağlıyarak yere yığılıp kalmıştım. Gamzenin yardımıyla sandalyeye oturmuştum. Ya selim de ölürse,beni bırakıp giderse,daha sevdiğimi bile söyleyememiştim. Hayır bunları düşünmenin sırası değil şimdi,kendine gel dua et elif,sakin ol,tamam,birşey yok. Kendimi her ne kadar sakinleştirmeye çalışsam da başarılı olamıyordum. Karşıdan buketle,zeliha ablanın yanımıza geldiğini farketmiştim. Onlara da yazık, daha bülent in ölümüyle ugrasirlarken,bir de buraya gelip bize destek oluyorlardı. Hemşirenin bize doğru gelip "eşi kim" "benim,buyrun" "bunlar eşinizin üzerinden çıkan eşyalar hanımefendi buyrun" deyip almak için elimi uzattığım da tir tir titriyordum. Sanki bir ağaç da kalmış tek yaprak gibi titriyordum. Poşeti actigim da, eline formalite icabı takmış olduğu alyansı farkedip almıştım. Onu sıkı sıkı tutuyordum,uyandığında bunu ona ben takacaktım,hem de sevdiğimi söyleyerek. Alyansı biraz incelendikten sonra içindeki yazı dikkatimden kaçmamıştı. İçinde "sonsuza dek seni seveceğim elif" yazıyordu. Tekrar tekrar okuyordum ve her okuyusumda kulaklarımda yankılanıyordu adeta ve istemsizce tebessüm etmeme neden oluyordu. Selim gerçekten beni seviyordu. Formalite icabı evlenen biri yuzugune böyle birşey yazdırmazdı heralde. Hemen bendeki yüzük aklıma gelmişti, acaba onda da yazıyor mu diye hemen elimden çıkarıp baktigim da yazıyı görmemle daha da sevinmiştim. Benim yüzüğümde de aynısı yazıyordu "sonsuza dek seni seveceğim selim" hemen tekrardan elime takmıştım. Bu zamana kadar hic farketmemiştim. Bunlar bizim için, ikimiz için özel olarak yazdırmış. Sevmeyen bir adam gelip yüzüğe niye böyle birşey yazdirsin ki,aptal elif selimin beni sevdiğini goremeyecek kadar körmusum. Bir de ona kızıyordum kör diye,ikimizde körmüşüz haberimiz yokmus. Uyanması için sabırsızlanıyordum şimdi. Poşeti biraz daha kurcalayınca,cüzdanında ki fotoğrafımı görmüştüm. Artik simdi her detayı inceliyordum. Resmin arkasını çevirip baktigim da "biricik eşim elifim" diye not etmesi,öyle mutlu olmama neden oluyordu ki anlatamam,dünyalar benim olmuştu sanki,cüzdanını geri koyup,başımı çevirmemle Ahmet le göz göze gelmiştik. Sanırım hayal görüyorum deyip gözümü kapatıp tekrar açtığımda karşımdaydı bu defa. Herşey donuklasmisti sanki "elif iyimisin " ahmetin sesi kulaklarımda yankılanıyordu adeta. Bir anda kendime gelip "iyiyim de,senin burda ne işin var?" "İstanbuldaydim,hastahane de biraz isim vardı,tam çıkarken seni farkettim" Cok ilginçtir ki,yıllarca okulda ahmetin beni farketmesi için beklerken,bir anda hic beklenmedik anda beni farketmesi ne kadar da tuhaftı. Gerçi şimdi farketse ne olacak,artık benim kalbim bir başkasına aitti,biricik eşim olan selime aitti. İcimden bunları geçirirken tuncayin hızla doğru yanımıza geldiğini farketmiştim. Tuncayin ahmeti tanıyor olması ayrıca bir tuhaftı. Ben de iyice sacmaliyorum sanırım,ne var yani olabilirler arkadaş,bunda ne var ki. "Bu arada ahmet sana bahsetmiştim ya arkadaşımın evinde kalıyorum diye,o arkadaşın eşi elif,gerçi sizde birbirinizi tanıyormuşsunuz" başımı sallayarak cevap vermiştim "evet,hem okuldan,hem mahallededen tanışıyoruz,gerçi o zamanlar ahmet benimle pek muhatap olmazdı" "öyle deme elif,biliyorsun kızlarla aram hic iyi değil" "bu arada ahmetcim, elifin eşi kaza geçirdi,şuan yoğun bakımda" "geçmiş olsun elif,çok üzüldüm,bir ihtiyacın falan olursa çekinmeden bu numaradan arayabilirsin, daha buradayım nasıl olsa,tekrar geçmiş olsun"......."şu kolumu çekiştirmeyi bırak artık tuncay" "bak ahmet buraya kadarmış,geldin,gördün şimdi gidiyorsun tamam mı?" "Hayrola da nereye gidiyorum abicim söyler misin? Hem elifi almadan surdan şuraya gitmem ben,onunla evlenip mutlu bir yuva kuracağız,sen de nikah şahidim olunca anlarsın artık" "kör musun tuncay? Elif ne halde,kız ağlamaktan bi hâl olmuş,o selimi seviyor,görmüyor musun? Olay hic de senin anlattigin gibi değil. Zoraki bir evlilik yok oğlum,hem olsa bile sonradan sevmiştir belki,vazgeç bu sevdadan" "simdilik gidiyorum tuncay bey,ben bilirdim elifi kolundan tutup götürmesini ama bütün herkes burda"....gidişin olur da dönüşün olmaz umarım, az daha bir hata yapıyordum,seven iki insanı ahmet yüzünden ayiracaktim az kalsın. Kendime kızarak içeri girdiğimde,elifin orda olmadığını farkedip hemen hızlıca gamzeye sormuştum,nerde olduğunu,ahmetin gider ayak elifi kacirmasindan korkuyordum. Bundan sonra elifin yanından ayrılmamalıyım en azından selim iyileşene kadar. Elifin lavaboda olduğunu öğrenince ilk isim yanına gitmek olmuştu. "Hayrola tuncay iyimisin,yüzün kireç gibi olmuş" "iyiyim iyi,seni göremeyince korktum,arkadaşımın emanetine iyi bakmalıyım öyle değil mi?" "Çok sağol tuncay,selim senin gibi bir arkadaşı olduğu için çok şanslı,hadi bizimkilerin yanına gidelim" geldiğim de zaferi de elleri cepte dolaşıyorken görmüştüm. O da ne yazık ki arkadaşının bu tatsız haberini alıp gelmişti. Saatler geçmek bilmiyordu adeta. Gece yarısı olmuştu,hala selim uyanamamıştı. Bütün aile yoğun bakımın önündeydik,kimisi hava almak için bahçeye çıkmıştı,kimisi sandalye de kestiriyordu. Daha fazla kendimi tutamayıp,soluğu hemşire odasında almıştım. Yanına girmek için bir kaç saniye de olsa razıydım. Israrlarım sonuçsuz kalmamıştı. Üzerime giyilmesi gereken kıyafetleri giydikten sonra selimin yanındaydım. İçeri ilk adımımı atmamla kalbim de yerinden çıkacaktı sanki. Yavaşça yanına gelip elini narince tutuyordum. Tekrardan kendime kızıyordum,selim şuan burda yatıyorsa benim yüzümden,burda yatması gereken kisi bendim diye saatlerce kendime kızıyordum. Sessizce kulağına eğilip,seni seviyorum selim,beni daha fazla bekletme olur mu? Dememle elimi sıkması bir olmuştu,sanki beni duymuştu. Gözümdeki yaşları silerken,birden selimin gözünü açtığını birşeyler mirildandigini duymamla hemen hemşirelere haber vermiştim. Odadan çıkıp olan biteni camdan izlemekle kalmıştım. Hemşirenin tekrar odadan çıkıp "selim bey gayet iyi,şuan uyutuyoruz,yarin kendine gelmeye başlayacaktır" demesiyle içim bir an olsun hafiflemişti. Kayinvalidemin ve tucayin eve git dinlen demelerini hic umursamıyordum bile. O burdayken ben nasıl rahat uyuyabilirdim ki. Sabırsızlıkla güneşin doğmasını bekliyordum. Sabahın olmasını iple çekiyordum, çünkü selime sevdiğimi söyleyecektim ve bu yüzüğü onun parmağına takmak için sabırsızlanıyordum.

BERDEL (Tamamlandı :-) Where stories live. Discover now