chapter three

3.8K 104 208
                                    

Arabanın içerisindeki sarı loş ışık etrafa yayılmıştı. Şu an, sabah bana çarpan arabanın ön koltuğunda oturuyor, bana çarpan adamın şöför koltuğuna oturmasını bekliyordum.

Birkaç dakikanın ardından Ateş bey şoför koltuğuna oturduğunda önüme döndüm. Onunla ilgilenmiyormuş gibi yapmalıydım. Kaldı ki zaten ilgilenmiyordum ancak bu adam o kadar ukalaydı ki onunla ilgilendiğimi düşünebilirdi.

Sarı saçları, mavi gözleri ve fazla belli olmayan bıyıkları ile gerçekten yakışıklı olduğunu kabulleniyordum. Uzun boylu ve cüsseliydi. Atıl'ın iki katıydı... Babasıydı sonuçta. Atıl ile benziyorlardı. Annesine bu kadar fazla benzemiyordu.

Ateş bey arabayı çalıştırdığında bir an önce eve varmak için dualar ediyordum. Ona döndüğümde sağ elinin avcunun içiyle direksiyonda hakimiyet sağladığını gördüm. Evet, neden bana çarptığı belli olmuştu.

"Neden beni dikizliyorsun?" söylediği şeyle birlikte kendimi toparladım. "Bana nasıl çarptığınızı izlemliyorum." Sırıttı. "Keşke daha hızlı çarpsaymışım... Belki şu an seni evine bırakıyor olmak yerine hastane sedyesinde yatışını izliyor olacaktım ve inan bana bu çok daha keyif verici olurdu." Caniliğine karşı ağzım açık kalmıştı. "Sizi şikayet edeceğim!"

"Elinden geleni ardına koyma." dedi gülerek. "Nasıl bu kadar cani olabiliyorsunuz?! Az önce ölmemi istediğinizi söylediniz." Alaycı bir ifadeyle bana döndü. "Ölmeni istemedim, hastanelik olmanı istedim." Gözlerimi devirerek önüme döndüm. "Yakında onu da yaparsınız... Araba kullanmayı bilmeyen birine nasıl uçak emanet ediyorlar? Merak ediyorum doğrusu."

"Kes sesini." dedi, direksiyonu sağa kırarken. "Çok kabasınız efendim." Etrafa bakındı ve "Şuradan sigaramı uzat." diyerek koltuğun yanındaki boşluğu bakışlarıyla gösterdi. Gösterdiği yerdeki paketi aldım ve kapağını açıp bir dal sigara çıkarttım. Sigarayı uzattığımda gözlerini yoldan çekmeden sigaraya doğru uzandı ve dudaklarını biraz araladı. Sigaranın filtresini dudakları arasına yerleştirdim ve önüme döndüm. Az önce ölmemi isteyen adama resmen hizmet ediyordum.

"Çakmak." dedi boğuk sesiyle. Sigaradan dolayı konuşamıyordu. Sigara paketini bıraktığım yere bakındığımda çakmak göremedim. "Çakmak yok." dediğimde "Oradaydı, herhalde arabayı çalıştırınca düştü." dedi ve hızla etrafa bakınıp tekrardan yola çevirdi gözlerini. Kendi koltuğumun etrafına baktığımda görünürde bir çakmak yoktu. Bakışlarım yerde gezinirken pedalların olduğu yere düşmüş olan çakmağı fark ettim. "Pedalların orada." dediğimde bakışlarını yoldan ayırmadı. "Ne bekliyorsun? Alsana." Şaşkınlıkla ona döndüm. İmkanı yoktu, asla o çakmağı oradan almazdım.

"Hayır." dedim ve önüme döndüm. "İstersen ben direksiyonu bırakıp alayım, hem öğlen yarım bıraktığım işi tamamlamış olurum." Fazlasıyla ukala bir adamdı.

Nefret dolu bakışlarımla son kez ona bakıp derin bir nefes aldım ve çakmağı almak için öne doğru eğildim. Dengemi kaybetmemek için tek elimi yere koyduğumda, şu an erkek arkadaşımın babasıyla birlikte içinde bulunduğum durumun şokundaydım. Diğer elimi çakmağa uzattığımda Ateş bey pedalda olmayan ayağını elimin üzerine bastırdı. Acıyla inleyip elimi kurtarmak için hızla çektiğimde, ayağını farklı bir yere koydu. Hemen çakmağa uzanıp çakmağı aldım ve doğruldum. "Yanlışlıkla oldu, görmedim."

"En azından özür dileyebilirsiniz." dedim sinirle. "Yanlışlıkla yaptığım bir şey için neden özür dileyeyim?" Derince soluklandım ve sinirle önüme döndüm. "Sigaramı yak." Ateş beyin dediği şeyle birlikte sinirle ona döndüm. Çakmağı uzatıp yaktığımda sigarasını ateşe doğru yaklaştırdı ve tütünü tutuşturdu. Çakmağı çekip paketin yanına gelişigüzel attım ve derin bir nefes verdim.

you can be the boss, daddy. +18Where stories live. Discover now