chapter twenty-three.

2.4K 124 123
                                    

"Burada olduğunu bilmiyordum." dedim. Endişeliydim, Kuzey bey gelirse bu durumu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. "Babam burada olduğunu söyledi. Ben de fark etmemiştim." dedi. "İstiyorsan bizim masaya gelebilirsin." diye de ekledi. Masadaki ikinci içkiyi görmüyordu herhalde. "Yok..." dedim ve bir şeyler mırıldanmaya başladım. "Yalnız değilim." dediğimde, aklıma gelen tek şeyi ortaya attım. "Annemin iş arkadaşı burada, annemi bekliyoruz." Derin bir nefes verdiğimde, "Pekala." dedi Atıl. "Kalkmadan önce annemlere selam vermeyi unutma, çok kırılırlar." Gülümsedim. "Mutlaka yanınıza uğrarım." Asla uğramayı düşünmüyordum.

Atıl "Görüşürüz." dedikten hemen sonra, yanımdan ayrılacağı esnada Kuzey bey masaya geldi ve seslice yutkundum. "Merhaba." Atıl'ın selam vermesiyle birlikte, Atıl'ı bir kaşık suda boğma isteğim tüm bedenimi adeta çok tesirli bir zehir gibi ele geçirdi. "Merhaba." dedi Kuzey bey. "Asena'nın arkadaşı olmalısın, değil mi?" Atıl gülümsedi ve "Aslında..." diyerek sevgili olduğumuzu söylemeye çalıştı. "Evet." diyerek ayaklandım. "Arkadaşız. Onu da ailesi bekliyordu zaten, sen de fazla oyalanma Atıl." Atıl şaşkın bir ifadeyle bana dönse de, daha sonra gülümsedi ve "Görüşmek üzere." diyerek masanın yanından ayrıldı. Kendi masasına doğru ilerliyordu ancak bir takım şeyler gizlediğimin farkındaymışçasına bir yüz ifadesine sahipti. Kafası karışmış gibi görünüyordu.

Kuzey bey koltuğundaki eski yerini aldığında, derin bir nefes vererek her şeyin iyi gideceğine dair kendimi telkin etmeye çalıştım ve yerime oturdum. "Kusura bakma, görüşmem biraz uzun sürdü." dedi Kuzey bey. "Problem değil." dediğimde Ateş'in ailesi ile birlikte keyifli bir akşam yemeği için oturdukları masaya bakmamak adına kendim ile cebelleşiyordum. "Bir sorun mu var?" Kuzey beyin sorusu ile ona döndüm. "Hayır." diyerek gülümsemeye çalıştım. Kaşları havalandı ve "Az önce gelen arkadaşın ile mi ilgili?" diye sordu. Bir yandan işaret parmağını belli olmayacak bir şekilde oturdukları masaya doğru uzatmıştı. Avukat olduğu kadar dedektifti de...

"Sayılır." diye mırıldandım. Şimdi ise sıra buradan kalkmak için bahanem olacak olan o yalanı uydurmaktaydı... "Rahatsız olacaksan eğer bu konuyu kapatabiliriz." dediğinde endişelerim kayboldu. Kibar adamlar iyi ki vardılar! "Sadece ondan biraz hoşlanmıyorum. Bence de konuyu değiştirmeliyiz."

"Pekala, nasıl istersen." dedi ve içkisini yudumladı Kuzey bey. Fevkalade bir adamdı ancak bir kaç masa ötede sevdiğim adamın gözleri önündeyken bunları düşünmeye vaktim yoktu. Aramızda bir ilişki yoktu, bu yüzden onu aldatıyormuş gibi hissediyor olmam hiç normal değildi. Kaldı ki Atıl ile beraberdim ancak onu bile aldattığımı düşünmüyordum. Acilen tedavi olmalıydım.

"Aslında..." diyerek konu açmaya giriştim. Sadece sohbet etmeye çalışıyordum. "Arkadaşım Yağmur'un ısrarıyla sizi aradım. Her ne kadar burada olsanız da yaptığımın büyük bir kabalık olduğunu düşünmeden edemiyorum." Gülümsedi. "Niçin böyle düşünüyorsun?" Sorduğu soruyla beraber biraz gerildim çünkü 'kendimi baba avcısı olarak görmeye başladım.' cevabını veremezdim. "İyi niyetinizi suistimal ettiğim için..." Bu cümlenin de altını kurcalayacağını bildiğimden ötürü, o sormadan cümlemi tamamladım. "Sonuç olarak bir avukata ihtiyacım olursa aramamı söylemiştiniz." ve ben ise bir erkeğe ihtiyacım olduğu için onu aramıştım. "Bir avukata ihtiyacın olması için davan olması gerekmez." dediğinde gülümsedim. "Belki de o avukat ile bir davan olduğunu düşündüğün için ihtiyacın olabilir." ve bu adam ise benim antisosyal ama bir o kadar da BABA AVCISI olduğumun çoktan farkına varmıştı. Doğrusu bu izlem yeteneği büyük bir alkışı hak ediyordu.

"Kim bilir?" diyerek konuyu kapatmaya çalıştım. Kuzey bey de "Bana biraz Yağmur'dan bahsedebilirsin." diyerek de bana yardımcı oldu. "Yakın bir arkadaşım." dedim. "Biraz gotik bir tiptir. Uzaktan öğün olarak insan yiyen bir yaratığa benzese de öyle değildir, çok dost canlısıdır. 20 yaşında birinin karşısında 20, 50 yaşında birinin karşısında 50 yaşında olur. Çok kafa dengidir, birbirinizi tanısaydınız iyi anlaşabilirdiniz." Bana dikkatle kulak vermesi fazlasıyla hoşuma gidiyordu. Asla sözümü kesmiyordu ve beni canla başla dinliyordu. İyi bir dinleyiciydi ve onun yanında her şeyden bahsedebilirdim. Temelde analiz yapmadan ve mantığını kullanmadan çok rahat bir şekilde bir insanı veya bir olayı çözümleyebilirdi. Entüisyonist düşünen bir birey olduğu kesindi.

you can be the boss, daddy. +18Where stories live. Discover now