chapter fourteen

2.9K 95 84
                                    

Ben yatağımda uzanmış, tavanı seyrederken Ateş bey ise çalışma masamın üzerindeki birkaç çalışma kağıdını inceliyordu. "Trigonometri lisedeyken en sevdiğim konulardan biriydi..." diye mırıldandı. "Zor bir konu." dediğimde cevaplamadı. Kağıtlara birkaç saniye daha göz gezdirdikten sonra yatağımın baş ucundaki kahverengi koltuğa oturdu. Cebindeki eşyalarını çıkartıp komodinin üzerine yerleştirdi ve koltuktaki oturuşunu düzeltti. Kollarını koltuğun kenarlarına koydu ve bana dikkatle bakmaya başladı. "Uyumayı düşünmüyorsun sanırım."

"Uykum yok." deyiverdim. "O halde neden buradayım?" dediğinde, kırdığım potla birlikte alt dudağımı dişledim. "Geceleri yalnız kalmak beni korkutuyor."

Bu kısmen doğruydu. "Annem nöbette olduğu zamanlar Atıl yanımda kalırdı." diyerek de kendimi haklı çıkarmaya çabaladım.

"Üniversiteye gittiğinde tek başına ne yapmayı planlıyorsun acaba?" dedi merakla. "Muhtemelen bir ev arkadaşım olur... ya da köpek sahiplenirim. O bana arkadaş olur." Bakışlarımı tekrardan tavana çevirdiğimde kulaklarımı dolduran telefon zil sesiyle birlikte komodine döndüm. Ateş beyin telefonu çalıyordu, telefonu komodinin üzerinden almasıyla birlikte tam olarak göremesem de sanırım 'Canan' arıyordu. Canan... Ceyda'nın annesi olan Canan mıydı yoksa? Niye Ateş beyi bu saatte arıyordu ki?

Ateş bey elindeki telefonun büyük ekranıyla birkaç saniye bakıştı. Belli ki açıp açmamak konusunda kararsız kalmıştı. Bakışları beni bulduğunda onu izliyordum. Aramayı açtı ve telefonu kulağına götürdü. Kalın ses tonuyla "Efendim?" dediğinde, can kulağıyla konuşmalarını dinlemeye koyuldum. Canan hanımın arama sebebi beni oldukça meraklandırmıştı.

Ateş bey gerginlikle "Bilmiyorum Canan, şu an Atıl'ın yanında değilim." dediğinde daha da meraklanmıştım. Acaba önemli bir şey mi olmuştu? Canan hanımın bu saatte aramasının sebebi Atıl'ı merak etmesi miydi?.. Yoksa bahane mi arıyordu?

"Ceyda'nın neden küçük bir çocuk gibi davrandığını anlayamıyorum." dedi Ateş bey. Ceyda'nın ismini işitmemle birlikte bedenimi saran gerginliği yok etmek için yerimde kıpırdandım.

Ateş bey "Atıl'ın bir kız arkadaşı var, Ceyda da bunu biliyor." dediğinde, Canan hanımın arama sebebi az çok belli olmuştu. Onunla ilgilenmiyormuş gibi davrandım ve etrafa salak salak bakmaya başladım. Kulaklarım tamamen ondaydı. "Kızının alkol kullanmasına müsaade etme o halde." Evet... İşte şimdi durum anlaşılmıştı. Ceyda tekrardan sarhoş olmuştu ve Atıl'ı aramıştı. Ateş beye kasten bakmıyordum ancak sesinden gergin olduğu anlaşılıyordu. "Doğrudur tabii..."

Derin bir nefes verdim ve yatakta kıpırdanıp Ateş beye sırtımı döndüm. Böylece etrafta dönüp duran bakışlarım ilgisini çekmeyecekti. "Bakarız." dediğinde bu sözcüğün altından bir şeyler aramaya başladım. Bu kadar meraklı olduğum için kendimden nefret ediyordum.

Ateş beyin gülüşünü işittiğimde, konunun değiştiğini anlamak zor olmamıştı. "Dikili'deydim. Yaz bitmeden önce son kez tatile çıkmıştık..." Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Saçma sapan hislere kapılmıştım ve bunlardan kurtulmaya ihtiyacım vardı.

Ateş beyin tekrardan güldüğünü işittim. "Evet, biraz önce geldim. Yarın geri dönerim..." Bu gece burada mı kalacaktı yoksa? Bunu gerçekten çok isterdim ancak buna asla ihtimal vermiyordum. "Tabii, neden olmasın?" Tanrı aşkına, bu arama ne zaman bitecekti? Her geçen saniyede farklı duygulara kapılıyordum. "Haber verirsin." dedi. Kısa bir süre sonra da "İyi geceler." dedi ve saniyeler sonra oda tekrardan sessizliğe büründü. Derin bir nefes verdiğimde, "Gizlice dinleme çaban bittiğinde göre bana dönebilirsin." dedi Ateş bey. Utançla donakaldım. Daha da utanç verici bir duruma düşmemek adına çaktırmamaya çalışarak ona döndüm. "Sizi dinlemiyordum." dedim. Küstah bir tavırla afalladı.

you can be the boss, daddy. +18Where stories live. Discover now