chapter ten

3.5K 114 451
                                    

Hissettiğim rahatsız edici ışık ile gözlerimi açtım. Gözlerim resmen acı çekiyordu. "Asena." ismimin seslenildiğini duyduğumda gözlerimi açmaya çalıştım.

"Asena." tekrardan ismimi işittiğimde, bunu söyleyen kişinin Atıl değil de Ateş bey olduğunu fark etmem, hızla yataktan doğrulmama sebep oldu. Gözlerimi kısıkça açtım ve Atıl'ın yatağının ucuna oturmuş olan Ateş beye baktım.

Denizde çok yorulmuştum. Daha doğrusu Atıl beni çok yormuştu. Küçük bir çocuk gibi saatlerce denizden çıkmamış, beni de çıkartmamıştı. Ateş bey bile bir süre sonra denizden çıkmış, hatta şezlongda bile bir süre oturmuştu ancak dayanamayıp odasına gitmişti. Biz ise saatlerce yüzmüştük.

Otele geldiğimde Ateş bey ile tekrardan çıkmış, bana alışveriş yapmıştık. Odama girdiğimde gerçekten çok yorgundum. Duş alıp yatağa yatmıştım ve o zamandır uyuyordum.

Sinirle karışık mahmurlukla "Atıl yine kapıyı kilitlememiş mi?" dedim. Elindeki kartı gösterdi ve "Odanızı ben kiraladığım için yedek kartı almak zor olmadı." dedi. Mantıklıydı. "Atıl nerede? Yine denize mi gitti?"

"Oradaydı ancak şimdi değil." dedi ve kolundaki saate baktı. "Bundan bir saat kadar önce arabayla yola çıktı. Eve gidip, gelecek."

"Neden?" dedim merakla. "Denize telefonunu düşürmüş. Telefonu bozulunca da, eski telefonunu almak için eve gitti." Bu çocuk daha ne kadar aptal olabilirdi, gerçekten merak ediyordum. "Bunu söylemek için mi geldiniz?"

"Aslında hayır. Denize gideceğim... Belki birlikte gideriz diye düşündüm."  Şifonyerin üzerindeki dijital saate baktım. Saat 11'e geliyordu.

"Geç değil mi?" dedim. "Evet, geç." Bu saatte denize girilir miydi? "Tırsıyor musun?" dedi.

"Siz yanımdasınız sonuçta, niye tırsayım?" dedim. "Ben de öyle düşünmüştüm." diye yanıtladı. Yorganı üzerimden attım ve ayaklandım. "Ben giyineyim o zaman." dediğimde afalladı. Çantamın yanına koyduğum poşetlere doğru ilerledim. Oda çok dağınıktı, yarın burayı toparlamam gerekiyordu.

Poşetleri kurcalamaya başladım. Gerçeği söylemem gerekirse Ateş bey ihtiyacım olmayan şeyleri bile almıştı. İki tane bikini getirmiştim ancak yine de birkaç mayo ve bikini almıştı. Şortlar, tişörtler, büstiyerler... Eve bu kıyafetlerle gittiğimde anneme ne hesap vereceğimi bilmiyordum...

Gerçekten gündelik hayatımda bile bu kadar alışveriş yapmıyordum. Özellikle bu kadar pahalı mağazalardan alışveriş yapmıyordum. Dahası, ödediği para da cabasıydı. Kendimi fazla mahçup hissediyordum.

Kiraz desenli bikiniyi poşetten çıkarttım. İp askıları vardı ve göğüs dekoltesi normal bikinilerden farklıydı. Beyaz kumaşın üzerinde belirli yerlerde gerçekten çok ufak olan koyu kırmızı kiraz desenleri vardı. Aldığımız kıyafetler arasında en çok bu hoşuma gitmişti.

Elimdeki bikiniyle birlikte tuvalete girip kapıyı kapattım. Üzerinde duran etiketleri söktüm ve fiyatlarına baktım. Alt için 210 lira, üst için 329 lira, yani toplamda bir bikini için 539lira ödemişti Ateş bey. Biraz daha bu etiketlere bakarsam kendimi yerin dibinde bulacaktım, bu sebepten etiketleri atmak için ayağımla çöp kutusunun altına basıp etiketleri attım.

Bikiniyi bir kenara bırakıp önce yüzümü yıkadım, ardından dişlerimi fırçaladım. Ateş beyi beklettiğimi biliyordum ancak yeni uyanmıştım, bunları yapmak zorundaydım.

Tuvaletteki rutinim bitince soyunmaya başladım. Atletimi çıkarıp tuvalet tezgahına koyduktan sonra şortumu ve iç çamaşırımı da çıkartıp atletin üzerine koydum.

you can be the boss, daddy. +18Where stories live. Discover now