chapter twenty-six

1.9K 75 95
                                    

İnsanı insan eden şeylerin türlü utançlar ve kötü tecrübeler olduğunu her zaman düşünürdüm. Öyle ki, yaşadığım kötü tecrübelerin tesellisi de her zaman bu olsun isterdim. Belki de gerçekten öyleydiler fakat utanç ve kirli bir karaktere sahip olduğumu anladığımda bu düşünce beni teselli etmekten ziyade asla aklımın ucundan bile geçmemişti. Bunu senelerin ardından doğrulayacağımı biliyordum.

Felaket niteliğindeki utançlara sahip insanlar neler yapardı? Kötü ve çirkin karaktere sahip insanlar kendilerini böyle kabul ettiklerinde ne yaparlardı? Ben yalan söylemeyi tercih etmiştim. Çirkin bir karaktere sahip olduğumu idrak ettiğim o an bunu gizlemekten başka seçeneğim olmamıştı. Bir insanın karakterinin kötü olmasından daha kötü bir şey varsa, eminim ki o da bundan utanç duymasıdır.

Sıkıntıyla tırnaklarımı avucumun içine bastırarak derin bir nefes verdim. "Ee?" dedi Yağmur. "Önemli bir şey mi oldu?" Konuyu uzatmadan söylemek gibi bir niyetteydim, tüm cesaretimi toplayarak ve kalbimin gümbür gümbür gelen sesini işitmemeye çalışarak "Ateş ile bir ilişkim var." dedim. Derin bir nefes verdiğimde kaşları hafifçe çatıldı. "O kim be?" dedi. Saniyeler sonra ağzı şaşkınlıkla açıldı.
"Sen Atıl'ı aldatıyor musun?"

"Evet." dedim, bakışlarımı kaçırarak. "Tıpkı bana yaptığı gibi." Hala anlamamış gibi görünüyordu. "Atıl seni aldatıyor mu?" Bunları olayların en başındayken anlatmadığım için kendime kızdım. Hiçbir şey bilmiyordu ve kendimi aklamak için detaylı anlatmalıydım ancak detaylı anlattığımda utancımdan nefes bile almakta zorlanacağımı biliyordum. "Ceyda ile..." diye mırıldandım. Şaşırmış gibi görünüyordu. "Ateş kim peki?" diye sordu. Yağmur'a bakmamaya çalışarak "Babası..." diye mırıldandım. Sesim oldukça kısık çıkmıştı, adeta Yağmur duymasın diye cebelleşiyor gibiydim. Yağmur'un önce kaşları çatıldı, ardından yatar pozisyonda oturduğu kanepeden sıçrayarak ayaklandı. "NE?!" Sanırım Ateş'in kim olduğu saniyeler sonra kafasında oturmuştu. "NE? NASIL?" Ciyaklaması kulağımı tırmalıyordu. "Yağmur otur." dediğimde yuvarlarından fırlamak üzere olan gözlerinin şaşkınlıkla beni izlediğini gördüm. "Na... Nasıl oldu? Anlat çabuk." diyerek kanepeye oturdu. Bu sefer, diğer oturuşunun aksine omuzları dikti ve bir ciddiyet bedeninde hakimiyet gösteriyor gibiydi.

"Ben de bilmiyorum." dediğimde ellerimle oynamaya başladım. "Yattınız mı?" diye sordu. "Ateş abi ve sen..." diye de ekledi. "Evet." dedim ve hemen ardından ekledim. "Rica ediyorum Atıl'a anlatma." Atıl'a anlatacağına adım kadar emindim, bu sebepten "Hayır, hayır..." diye mırıldanması beni fazlasıyla şaşırttı. "Saçmalama, böyle bir şeyi ona nasıl söylerim?" Yağmur'un benim adıma utandığı açıkça belliydi. Utanıyordum, gerçekten utanıyordum. Başımı kaldırmakta güçlük çekiyordum. "Asena." dediğinde onu cevaplar nitelikte homurdandım.

"Bak..." dedi ve ayaklandı. Önüme doğru gelip diz çöktüğünde ona döndüm. Yumruk yaptığım ellerimi avuçlarının içine aldı ve "Bana sadece şunu söyle, seni asla yargılamayacağım, Ateş abiye karşı bir şeyler hissediyor musun?" Gözlerim dolmaya başlıyordu. Gerçekten çok utanıyordum. "Şşşt..." diye mırıldandığında "Evet." dedim. "O peki?" dedi. "Onun da sana karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyor musun?" Evet, düşünüyordum. Bana ilk kez çok yakın davranmıştı ve bana beni sevdiğini söylemişti. "Evet." dedim. "Beni sevdiğini söyledi." Yağmur derin bir nefes verip ellerini ellerimden çekerek yüzünü sıvazladı. "Asena of..." dediğinde gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. "Sana seni sevdiğini söyledi ve sen de onunla yattın mı?" Sustum. Sustum zira aynen böyle olmuştu.

"Ateş abiyi senelerdir tanıyorum. O adam hayatımda gördüğüm en gaddar insanlardan biri. Onun kalbinde oğluna bile yer olduğunu sanmıyorum." Söyledikleri kısmen doğru olabilirdi, yine de ona asla inanmak gibi bir niyetim yoktu. Ateş'in kalbinin en dibinde de olsa, ufak bir duman kadar etkisizliği de bariz olsa bana ait bir şeyler vardı. Sigara dumanı gibi, ufacık bir rüzgarın esintisiyle gelip geçici bir şey de olsa orada ben vardım. Buna inanıyordum ve başka bir şeye inanmak gibi bir niyetim yoktu. "Hayır." dedim. "Sert biri olduğunu kabul ediyorum." Kaba biri de olabilirdi... veyahut sadece dobraydı ve o an aklından ne geçerse karşısındakine çekinmeden söyleyebiliyordu. "...ama kalpsiz olduğu konusunda yanılıyorsun." Elimin tersiyle yanaklarıma süzülen yaşları sildim.

you can be the boss, daddy. +18जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें