chapter eighteen

2.7K 98 104
                                    

İşaret parmağım ve orta parmağım arasında tuttuğum sigaranın beyaz filtresini dudaklarıma yerleştirdim ve yeni yakmış olduğum sigaradan biraz dumanı ciğerlerime çektim. Ateş bey yanımda bir yandan şarabını yudumluyor, bir yandan da telefon görüşmesi yapıyordu. Gelecek ayın uçuş planı gözüme fazla ilgi çekici gelmiyordu ancak Ateş beyin hangi zaman dilimlerinde burada olmayacağını bilmek beni üzse de dinlememe sebebiyet veriyordu. "Evet... Mail olarak da göndermişsindir zaten."

Sahra isimli bir kadınla konuşuyordu Ateş bey. İsmi tanıdık gelse de hatırlayamamıştım. Zaten mevzu da bu değil, bu kadınla olan samimiyetiydi. Haddime olmadığını biliyordum ancak beni ilgilendirdiğini düşünüyordum. Sinirleniyor muydum yoksa?..

Kulağındaki telefondan gelen sesi işitemiyordum ancak aramadaki kadının onu eğlendirdiği epey belliydi. Gülümseyerek masayı inceliyor, bir yandan da kadına kulak kesiliyordu. Bakışları, üst üste attığım çıplak bacaklarıma kaydı. Arsızca bacaklarımı süzdükten sonra büyük eli bacağımın üstüne gitti. "Uçuştan sonra bilgilendiririm seni." Bacağımı okşamaya başladığında, karnımdaki garip karıncalanmayla birlikte yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Parmaklarım arasındaki sigarayı tekrardan dudaklarıma götürüp zehirli dumanı ciğerlerime doldurdum.

Pikaptan yükselen Nancy Sinatra şarkısına kulak kesildim. Bana böylesine kötü davranan bu ukala adamın evinde olmak benim için hayal gibi bir şeydi. Yemek yapmıştı, kırmızı şarap eşliğinde pişirdiği lezzetli balıkları ve yaptığı salatayı karşılıklı yemiştik. Yemek yerken onunla gerçekten ilk düzgün sohbetimi gerçekleştirmiştim. Bana gezdiği ülkeleri anlatmıştı, bir yandan da pilot olmam için beni ikna etmeye çalışıyordu. Aralara sıkıştırdığı, gizliden gizliye söylediği iltifatlar beni mutlu etmişti. İltifat dediysem bile, o da sadece zeki bir kız olduğumu toplasan iki kez tekrarlamasıydı. Ha, bir kez de saçlarımı beğendiğini tekrarlamıştı, o kadar. Mutlu olduğum için şaşırmıyordum zira şaşırdığım kısım Ateş beyin bana bunları söylüyor olmasıydı.

"Görüşürüz, iyi akşamlar Sahra." Ateş beye döndüğümde, kulağındaki telefonu önüne getirmiş ve aramayı kapatmıştı. Büyük telefonunu masaya bıraktı ve bana döndü. "Kusura bakma, açmak zorundaydım. Gelecek ayın uçuş planı için aramıştı." Afalladım. Bunu zaten biliyordum zira konuşmaya sizden daha iyi kulak kesildim, diyemedim. "Problem değil..." diye mırıldandığımda kadehine uzandı. Kadehin dibinde kalan şarabı tek yudumda içtiğinde, sigaramdan son bir nefes aldım ve küllüğe basıp söndürdüm.

Kadehini masaya koydu ve bana döndü. "Ne diyorduk?" diye sorduğunda, konuyu unutmuş gibi, düşünüyormuşçasına etrafa bakındım. "Hatırlayamadım." dediğimde, "Şimdi hatırladım..." diye mırıldandı. "Bir daha yabancı hiçbir insanla görüşmeyeceksin." Sert ses tonu ve rica buyurmak yerine emir kipiyle konuşması beni sinir etmiyordu, aksine bende hakimiyet kurmasından hoşlanıyordum. Yine de bunu ona belli etmem hoş olmazdı. "O bir avukattı." dedim. "Kim olursa olsun."

"Üstelik aramadım bile, avukata ihtiyacım olmadı." Kendimi savunmaya çalışsam da, kaşları çatıldığında bunu bırakmam gerektiğini anlamıştım. "Asena." dedi, uyarıcı bir ses tonuyla. "Tamam, tamam..." diye mırıldandım. "Bira almıştım." diyerek konuyu değiştirdim. Tezgahta duran poşete döndü. Eli halen bacağımın üzerindeydi. "Hmm, içelim mi şimdi?" diye sordu. Afalladım ve ayaklandım. Tezgahın üzerindeki dolaplardan, az önce bardak dolabı olduğunu öğrendiğim dolabı açtım. Dolaba bakınırken, en üst raftaki büyük bira bardakları gözüme ilişti. Bardaklara uzandım ancak bırak almayı, elim bile değmemişti. Az önce oturduğum siyah ve uzun bar taburesine döndüm. Tekrardan bardaklara döndüğümde, bar taburesine çıkarsam alabileceğimden ötürü, 'acaba düşer miyim?' sorusunun hesabını yapmaya başladım. Bardaklara son kez uzandığımda Ateş bey ayaklandı. Arkama geçip zahmetsizce iki bardağı aldığında, arkamda olmasının verdiği karmaşık hissiyatla yerimde kıpırdandım. Bardakları tezgaha koyduğunda, fırın tepsisi ve birkaç kirli tabağın arasında duran siyah poşete uzandım.

you can be the boss, daddy. +18حيث تعيش القصص. اكتشف الآن