25. Bölüm - Sevinçen

615 100 54
                                    


Sevinçen yüzü kündem sevüg!

Neşeli yüzü güneşe benzer sevgilinin!

Bütün güzellikler ondan damlar.

-Herhangi bir aşığın defterinden

---

Uyku, insanın kimi zaman sığınağı, kimi zaman sebebi, kimi zaman dinlencesi olan uyku, şu anda ondan çok uzaktı.

Aynı topraklarda, aynı sokakta, aynı sarayda yürümeye ancak alışabildiği beden bir karış arkasında duruyordu. Aldığı nefesler, onu rahatsız etmekten korkar gibi sayılı ve dikkatliydi.

Gözlerini boşluğa odakladı. Ay ışığı odanın geniş camlarından içeri süzüyor, karanlık odayı hafifçe aydınlatıyordu. Birçok gecesini ve gündüzünü bu odada geçirmişti fakat bu odanın, kalbinin böylesine attığı bir ana şahitlik yaptığını hatırlamıyordu. Yüreğini sakinleştirmeye çalışırken yaptığı, kalp atışlarının üzerinde uyudukları yatağı sarsmamasını ummaktı.

Xiao Zhan şimdiden uyumuş olabilir miydi? Hiçbir şey olmasa bile, ezeli düşmanı arkasında uyurken bu kadar kolay nasıl uyuyabilirdi?

Yatağın, kendisinin olduğu tarafı sıcak ve ağrılıydı. Zhan'ın olduğu tarafı ise sessiz, ve nedense hüzünlü.

"Yibo-"

"Xiao Zhan-"

Aynı anda, aynı duygusal açlıkla ve fısıltıyla isimlerini seslenerek birbirlerine döndüler. Birbirlerini uyandırmaktan korkarak, ama uyumadıklarını umarak. Aralarındaki bir karışlık uzaklık böylece kapanmış, nefeslerinin arasındaki mesafe santimlere azalmıştı. Biraz daha yaklaşsalar kirpikleri kirpiklerine karışacak, tek beden olacaklardı.

Sessizce birbirlerine baktılar. Fakat bu sessizlik kısa sürdü.

Odadaki ve aralarındaki ağır hava birden gülüşleriyle aydınlandı. Ayın ışığı küçük kahkahalarının yanında sönük kalırken minik kahkahaları duvarlardan kendilerine yansıdı.

"Efendim?" dediler yine, aynı anda.

"Uyuyamıyorum," dediler.

Güldüler.

Aynı yatakta uyuduklarından mı, nefesleri birbirine karıştığından mı bilinmez, cümleleri, düşünceleri sanki tek olmuş, tek bir ağızdan konuşur olmuşlardı.

Kesik kahkahaları sessiz birer tebessüme dönüştükten sonra ilk konuşan Xiao Zhan oldu. "Bir şey söyleyeceğim."

Yibo ilk defa bu kadar yakından bakabildiği güzel yüze dalmış, "Hım?" diye mırıldandı. Yeryüzünde ilk defa bir insan, bir gözü çevreleyen kirpikleri kıskandı.

Zhan genişçe sırıttı. "Bence bu yatak İlbilge, Burçak, Gökalp ve ikimizi içine alamayacak kadar küçük."

Bu defa Yibo gülümsedi. "Daha büyüğünü getirtirim. Fakat," duraksadı. Parmakları, yolu ezbere biliyormuş gibi, dünyanın en doğal olayı buymuş gibi Zhan'ın yüzüne düşen saç tutamlarına uzandı, kulağının arkasına itti. İçinde kaybolduğu güzelliğin, onun bu hareketiyle titrediğini fark etmedi. "Yapmak istemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. Onlara bu konuda bir söz vermedik."

Zhan'ın elleri önünde birleşmiş, bileklerinin arkası Yibo'nun göğsüne değiyor, oradan kalp atışları kendininkilere ulaşıyordu. Az önce Yibo'nun dokunuşuyla titreyen varlığı bu anın absürt doğallığı içinde o kadar kaybolmuştu ki, hiçbirini tuhaf bulamadan Yibo'ya dikkatle, derin bakışlarla baktı. "İstiyorum."

CasusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin