28. Bölüm - Elim Kılıçta

247 36 43
                                    

Evet, bir bakalım, nerede kalmışız? Yıllar öncesinde. Bin yıl olmuş. O yüzden bir hatırlayalım. Şimdiye kadar neler olmuş? 

Alternatif bir evrende,  kağanımız Yibo,  ondan fazla kız kardeşinin arasında Çin Prensi Xiao Zhan'la evlenmek istemiş ve rest çekmişti. 

İsteği kabul edilmiş, Zhan ve Yibo evlenmişti.

 Çin tarafında olay nasıl cereyan etti hiçbirimiz bilmiyorken, Iraz tarafında Tanrının sözlerini ileten şamın/kamanın konuşmasıyla evlilik bir şekilde kabullenilmişti. 

Tuka isimli zorba bir sınır devletiyle minik mücadeleler edilmiş, komşu Myanga devletinin prensesi Haikuanla evlenmişti. 

Yarışlar, şenlikler yapılmış, yazarın nezdinde Wangxian evreninden gelen bir tavşan aşklarında onlara yardımcı olmuştu. 

Kağanımız Yibo, prens karşısında en başından beri savunmasız ve şapşal ve körkütük olmuş bir aşıkken prensimiz Zhan'ın Yibo'ya olan nefreti ve öfkesi zamanla, acı ve ağrılar içinde aşka dönmüştü. 

Ve bunu önce Yibo'nun hislerinin, üzüntüsünün, kırgınlığının, öfkesinin, acısının kendi üzerindeki etkisini görerek aşk denen duygu yavaşça içine işlenirken, daha sonra ruh asması isimli ritüelde birden yüzleşmek zorunda kalarak fark etmişti. 

Olaylar bazen yazarın kendisinin bile 'ben nasıl bunları bu şekilde yazmışım, bu ne ya, e buralar çok hızlı olmuş, buraları da kaplumbağa hızında yazmışım' şeklinde takip etmekte zorlandığı bir hal almış özetle. (geriye dönüp bir okudum da.) Bakalım en son (aşıklar sarmaş dolaşlarken) ne olmuş.

--

Korktum, geldi o gün, çattı

Düşmana karışmış kanı

Sevgilinin

Geldi, toprağa bastı

Düşman kanıdır bu

Geri dur derken

Sevgilinin gözleri

Kanlı çanaklı

-Yibo'nun defterinden

---

Birbirlerine açtığı kucaklardan onları ayıran, Xiao Zhan'ın ailesinin bazı üyelerinin geldiği haberini getiren ulağın kapıyı vurması olmuştu. Zhan gerginlik içinde doğruldu ve kapıdaki askeri dinledi. Yibo ulağı gönderdi, odanın içine geri döndü ve gerginlikten kasıldığı hızla fark edilen Zhan'ın elinden tuttu. "İmparator yok," dedi. Babasına dair her şeyin Zhan'ı ne kadar sarstığının ve rahatsız ettiğinin, Zhan'ın kendisinden çok daha önce farkındaydı. "Annenle konuşmuştuk. Ailenin bazı üyelerini özlemiş olabileceğini söyledi." Duraksadı. Kulakları, aylara yayılmış bir gerçeği dile getirirken hafifçe kızıla çaldı. "Ve evlilik birliği içinde olan tüm devletler birbirlerinin şenliklerine davet edilir."

Zhan elbette bunu biliyordu. Ama ailesinin gelmesi, sadece ailesinin gelmesi demek değildi. Kalbini ve artık bedenini bağladığı adamla düşmanlığının Iraz'ın havasına karışması demekti.

Yibo Zhan'ın elini destek verir gibi sıkıştırdı. Zhan zorlama bir tebessümle ona baktı. Onun bu zoraki gülümseyişi Yibo'nun göğüs kafesini sıkıştırmış, içinde bir şey belki bininci kez kırılmıştı. Eşinin dudaklarına uzandı. Zhan'ın kaskatı kesilmiş bedeni gevşeyene kadar onu bırakmadı. Zorunda kalmasa, bir ömür de bırakmayacaktı.

-

Şenliğin son birkaç gününe ancak yetişebildiklerini öğrendiği ailesinin bulunduğu meydandaki otağa ilerlerken Zhan, başka bir dünya hayal ediyordu. Yibo'yla sadece kalplerinin bir değil, kanlarının, ırklarının da bir olduğu, öpüşürken bile duvarlar ardında karşı karşıya durup düşman oldukları değil, daima yan yana durdukları bir dünya. Ve hatta, savaş öylesine içine işlemişti ki, birbirlerinden aldıkları canların ağrısıyla değil, birlikte aldıkları canların ağrısıyla uğraştıkları bir dünya hayali kuruyordu. Kendi içinden, kendisine, alayla güldü. Çünkü ne böyle bir dünya mümkündü ne de başka ihtimallerde bir araya gelmeleri.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CasusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin