bir; "yeni okul, yeni başlangıçlar"

1.3K 156 37
                                    

Aynı yaştaki dörtlünün liseye geçtiği gün olduğu için grubun gerçek anlamda yarısı fazlasıyla heyecanlıydı. Yurdun yemekhanesinde birlikte kahvaltı ederlerken heyecanla gülüşüyorlar, hyungları tarafından şakalara maruz kalıyorlardı.

"Hyunjin ilk günden okulun popüleri olacak kesin."

Changbin'in dediği şeye diğerleri hak verirken Hyunjin utandı. Çoğu kişinin sandığının aksine yüzüyle gurur duyup bununla övünmezdi. Aksine övgü aldığında utanırdı. 

Kahvaltılarını bitirdikten sonra sekizi de yurdun geri kalanı gibi dışarı çıktı. Bazılarının okulu uzakta olduğu için servisle gideceklerdi. Changbin, Hyunjin ve Seungmin aynı liseye gideceği için diğerleriyle vedalaşıp servise bindiler. Jeongin'in ortaokulu zaten yakındaydı ve liselilere göre biraz daha erken başladığı için o da hyunglarıyla vedalaşıp ayrıldı yurttan.

Felix Chan'la aynı liseyi kazanmıştı. Jisung da Minho'yla aynı okuldaydı. İki grup da yürüme mesafesindeki okulları için yurdun bahçesinden ayrılan son kişiler oldular ve birbirleriyle vedalaşıp okullarına doğru gitmeye başladı.

Jisung sonunda Minho ile baş başa kaldıklarında derin bir nefes aldı. Son iki yıldır hayalini kurduğu şey gerçekleştiği için fazlasıyla mutluydu. Artık Minho ile yeniden aynı okulda okuyacaklardı ve yine birlikte okula gideceklerdi. Hem de bu sefer yalnız olacaklardı.

"Hala heyecanlı mısın?"

Minho yanında sessizce yürüyen çocuğa baktı. Jisung da onun sorusuyla yerde olan bakışlarını ona çevirdi. Minho'nun tüm ilgisinin onda olmasını seviyordu. Eskiden daha çok birlikte vakit geçirirlerdi ve Jisung şu anda nostalji yaşamıştı. Daha ilk günden bu kadar etkilenmesi ve düşüncelere dalması ilerisi için fragman gibiydi sanki.

"Biraz."

Aslında fazlasıyla heyecanlıydı ve gergindi. Yeni ortamları ve kalabalıkları sevmezdi çünkü. Sosyal ve arkadaşcanlısı bir yapısı da yoktu ve daha şimdiden yalnız kalma korkusu yaşıyordu. Minho hyunguyla aynı okuldaydı ama aynı sınıfta değildi sonuçta. Üstelik Minho'nun zaten birlikte takıldığı arkadaşları olduğuna emindi. Bu düşünce canını sıktı birden. Onunla olabilmek için bu okulu yazmıştı ama bu gerçekleri atlamıştı.

"Birkaç haftaya sınıfına alışırsın. Zaten bir şey olursa veya ihtiyacın olursa benim yanıma geleceksin. İstersen arkadaş edinene kadar benimle yemek yersin öğleleri."

Minho ile baş başa yemek yeme fikri keyfini yerine getirirken başını salladı gülümseyerek. Ama önüne dönük olduğu için Minho güldüğünü görmedi. Zaten görmesini istemiyordu Jisung da.

Geri kalan süreç sessiz geçti. Okul bahçesine geldiklerinde gördüğü kalabalık ile nefesini tuttu Jisung. Her yerde gruplaşmış ve konuşan öğrenciler, dokuzuncu sınıfların yanında duran aileler vardı. Jisung hem gerilmiş hem de çocuklarının ilk gününde yanlarında olan aileleri görünce yutkunmuştu. Onun yanında olacak bir ailesi yoktu.

Minho onun ne düşündüğünü tahmin etti. Jisung'un istemsizce durup bahçedekileri incelemesi ona tanıdıktı. O da lisenin ilk günü böyleydi. O da aileleriyle gelenlere bakmış ve yutkunmuştu. Tek fark Minho'nun yanında gerçekten de kimsesi yoktu. Jisung'un yanında ise o vardı. Jisung'un ailesi Minho'ydu.

Bunu ona hissettirmek istediği için Jisung'un elini tuttu. Jisung beklemediği dokunuşla irkilirken ona döndü. Kalbi hızlanmaya başlamıştı birden. Yutkundu ve ne yaptığını sorarcasına gözlerine baktı Minho'nun.

"Herkes ailesinin elini tutuyor."

Jisung şimdiye kadar bu oğlan tarafından çok fazla vurgun yemişti. Çok fazla duygusal an yaşamıştı ve çok fazla kalbi hızlanmıştı. Ama bu an açık ara farkla şimdiye kadar yaşadığı en güzel andı. Kalbi göğsünün içinde çırpınan bir kuştu, nefesleri ciğerini zorlayan acı bir rüzgardı sanki. İçinin titrediğini hissetti küçük olan. Ve neden Minho'nun peşinden geldiğini bir kere saha anladı. Lee Minho her zaman onun koruyucusu olmuştu çünkü.

for youth [minsung]Where stories live. Discover now