özel bölüm; "sonsuza kadar genciz"

415 52 81
                                    

Küçükken saklambaç en sevdiğimiz oyunlardan birisiydi. Yurttaki diğer çocuklarla da birlikte oynardık, kalabalık olunca daha eğlenceli olurdu. Zaten Seungmin ve Felix hiç sevmediğinden genelde onlar oynamazdı, bense bayılırdım. Her zaman çok iyi bir saklanacak yer bulur, zaten çok da büyük olmayan cüssem sayesinde kolayca gizlenirdim. Bazı odalar oyun için yasaklı bölge olsa da neredeyse tüm yurt oyun alanımız olurdu.

Ebe olmayı herkes gibi hiç sevmezdim ama ne zaman ebe olsam Minho'nun erkenden ebelenip sonrasında bana yardım etmesinden dolayı o kadar da zorlanmazdım. Üstelik yardım ettiğini kimse bilmezdi, ikimizin arasındaki ufak bir sırdı bu.

Mesela bir keresinde temizlik malzemelerinin olduğu odaya saklanmış ve karanlıktan korkuyor olmama rağmen kapıyı da kapatmışken o oyuna başladıktan birkaç dakika sonra yanıma gelip benimle saklanmıştı. Kapı açıldığında sessizce paspasların arasına iyice sinerken o yanıma geldiğinde ve kim olduğunu belli ettiğinde korkum azalmıştı, her zamanki gibi. Korkmama rağmen inatla karanlık yerlerde gizleniyor olmama kızmaktan vazgeçmiş olmalıydı ki yalnızca benimle birlikte yere çökmüş ve bu sırada elimi tutmayı da ihmal etmemişti. O andan sonrasında karanlık umurumda olmamıştı zaten, normalde karanlığı görmemek için gözlerimi yumsam da ne zaman Minho yanımda olsa buna gerek kalmazdı. Karanlık kocaman bir canavardı ama Minho onu yenebilecek bir kahramandı bana göre.

Sonrasında kapı açıldığında ve ebe olan kişi -Şu anda kim olduğunu hatırlamıyordum.- içeriyi kontrol etmek için ışığı açacakken Minho öne atılıp sahte bir oylamayla yakalanmış gibi yaparak beni ardında bırakmıştı. Ebelenmişti, sonrasında ebe bir daha o odaya bakmayı düşünmediği için ise ben yakalanmadan yuvaya gitmeyi başarmıştım.

O ebe olunca ise beni bulamaması için üstün çaba sarf ederek saklanırdım. Nedenini bilmiyordum fakat ona karşı kazanmak her zaman daha önemliydi benim için. Onun bana ettiği yardımlara rağmen en sona kalıp veyahut da o yuvadan uzaktayken arkasından gidip de saydığı yere el basıp kazanmayı severdim. Kazandığımda hiç bozulmazdı çünkü. Şimdi düşününce ona attığım bu kazığa rağmen bana yardım etmeye devam ederdi.

Beni bulma konusunda kötüydü kısacası. Ve bu huyunu hâlâ sürdürüyor oluşunu görmek geçmişin kapıları arasında ufak bir ziyaret etmeme neden oluyordu. Çünkü iki odalı, küçük evimizin balkonunda oturuyor olmama rağmen evin içinde yankılanan ve muhtemelen odaları kontrol edip duran bedeni bunu gösteriyordu.

"Jisung?" diye seslendi yeniden ve sesi sonunda yakından geldiği için ebeleneceğimi anlamış oldum. İyi bir oyuncu olarak yerimi belli etmeyerek ona cevap vermedim ama Minho balkon kapısının önünde belirince tüm çabam boşa gitmiş oldu.

"Neden cevap vermiyorsun?" dedi kaşları çatık şekilde bakarken.

"Oyunun kuralı bu çünkü."

Beni anlamadığından bakışları sorgulayıcı bir ifadeye bürünürken başını da hafifçe yana yatırdı. Balkondan içeri girerek bana yaklaşırken açıklama yaptım ben de.

"Saklambaç; en az iki kişiyle oynanan ve birisi ebe iken diğerlerinin saklandığı, ebenin de onları bulmaya çalıştığı oyun."

Spesifik cevabıma karşı derin bir nefes aldı yalnızca. Sırıtarak sıcaklamaya başlamış soğuk kahvemi kaldırıp ona uzatınca direkt aldı ve çaprazımdaki sandalyeye oturdu.

"Ebe olduğumu hatırlamıyorum."

"Eğer oyunda ben varsam yüzde seksen sen ebesindir. Kalan yüzde yirmide de oyunun ilk beş dakikasından sonra gizli ajanım oluyorsun."

Benim keyifle söylediğim şey onun da gülümsemesini sağlayınca keyfim iyice yerine geldi. Ardından bu saçma muhabbeti daha fazla uzatmayarak ona hemen sınavının nasıl geçtiğini sordum.

for youth [minsung]Where stories live. Discover now