final; "her şeye rağmen"

632 97 90
                                    

Ne zaman ve kaç yaşında olduğumu hatırlamadığım bir gün yurtça pikniğe gitmiştik. O gün çok eğlendiğimi hatırlıyordum. En fazla on iki yaşlarımda falan olmam gerek, çünkü hatırımda hepimiz fazlasıyla küçüktük. Seungmin ve Felix'in tombul yanaklarını hatırlıyordum mesela. Küçükken tombul yanaklara sahiptiler. Ben de sahiptim ama benim yanaklarım hala aynı olduğu için bu geçmişte bir anları hatırlamak için yeterli kriter değildi.

O gün gerçekten çok eğlenmiştik. Kalabalık olmamıza rağmen yurt hocalarımız bizi güzelce idare edebilmişti ve biz de yaramazlık yapmadan ve çok uzaklaşmadan kendi halimizde açık havanın tadını çıkararak oyun oynamıştık işte. Yakan top oynadığımızı hatırlıyordum. Yakan topta berbattım o zamanlar, gerçi büyüdükçe iyileştiğim söylenemezdi ama o zamanlar ortadayken çok kötüydüm işte. En iyileriniz Changbin hyung ve Hyunjin'di. Hyunjin o zaman bile bizden uzun olan boyuna rağmen atışlarımızdan kaçmayı hep başarırdı.

Bir de ip atladığımızı hatırlıyordum. Yurt hocalarının yanımıza getirdiği malzemeler arasında büyük bir halat vardı ve iki kişi sallarken diğerleri atlardı. Kimin sallayacağını taş kağıt makas oynayarak belirlerdik her zaman. Şanssız birisi olduğum için ilk sallayanlardan olurdum genelde.

Küçükken her şeye rağmen eğlenmeyi başarırdık işte. Bizi parka götüren ya da ilkokulda okul çıkışında kapıda bekleyen ailemiz yoktu belki ama yine de eğlenmeyi başarırdık. Arkadaşlarımız vardı en azından. Bir de hayal gücümüz vardı.

Yine de tüm eksikliklerimize rağmen kötü bir çocukluk geçirmediğimizi düşünüyordum. Biz aile gibi birbirimize sahip olmayı başarıp şans elde edenlerdendik çünkü. Geçmişime dönüp baktığımda onca eksikliğime rağmen birçok da mutlu âna sahipsem onlar sayesindeydi. Güzelce büyümüş olmam da onlar sayesindeydi. Hatta onlarsız geçirdiğim senelerde ayakta kalmayı başarmam bile onlar sayesindeydi. Bir gün onlarla yeniden bir araya geleceğimi ve karşılarına onlara layık çıkabilmeyi istediğim içindi yani.

Bunu başarmış olmak ise beni hem gururlandırıyor hem de duygulandırıyordu. Tıpkı şimdi sekizimiz de bir arada, her şeyin başladığı o yerdeyken hissettiklerim gibi.

Dış duvarı yenilenmiş, bahçedeki bazı bankların yerleri değişmiş ama yine de her şeyin aynı gibi geldiği binaya bakarken karmakarışık duygular içerisindeydim. Çocukluğuma bakıyor gibiydim ama aynı zamanda geçmişimden silip atmak istediğim yerdi burası sanki. Her ne kadar şanslı olduğumu düşünsem de çokça kötü anımı da barındırıyordu burası ne de olsa. Her çalışanı iyi değildi mesela, dayak yediğimiz de olmuştu ağlarken kucağına bastırılanımız da. Şimdi dış cephesine bakarken tüm anılarım bir anda zihnime doluşmuş gibi hissederken bu yüzden karmakarışıktım.

"Ben müdürün yanına gideyim."

Bahçeden girdiğimizde etrafta bir curcuna olduğunu fark etmiştik. Ön bahçe boştu ama arka bahçeden sesler geliyordu. Kutlama gibi bir şey vardı sanırım. Chan hyung ilk adımı atıp da hepimizi harekete geçirdiğinde onun peşine takıldık. Bizim de görüşmemiz daha uygun olurdu ne de olsa.

Önce binadan içeri girdik. Merdivenlerden çıkarken geçmişin ağırlığını hissettim omuzlarımda. Sonrasında elimin tutulması ile yanımdaki Minho'ya baktığımda küçük gülümsemesini görmek biraz rahatlamamı sağladı. Onun da benzer hisleri olduğunu biliyordum. Hatta daha karmaşık olduğunu da biliyordum. Minho zaten her zaman içi karmaşa dolu biriydi, şimdi de birçok çıkmaz sokağa tosladığını hissedebiliyordum.

Yıllarımı geçirdiğim koridorda attığım her adım bana yaşanmışlıkların yükünü yüklerken yanımdaki sevdiğimin bedenine biraz daha yaklaştım. Burada onun yüzünden, onun için ve onsuz çektiğim çok acı varken şimdi onun elini tutarak bunları anımsamak çok garipti. O zamanlar dünyanın en büyük yükü buymuş gibi on beş yaşlarında aşk acısı çeken ergen halimin bu anı görmesini isterdim sanırım. Her şeyin geçeceğini ve sonunda mutlu olacağını bilmesini isterdim.

for youth [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin