🦋 Beni karşına alırsın

259 38 29
                                    


~İyi okumalar~

Elimi sertçe karnıma bastırıp yukarı doğru yükselen sıvının özgürlüğe kavuşmaması adına zorca yutkundum. Kafam çatlıyordu ve her adımımda beynim sarsılıyordu sanki. Derin bir nefes daha alıp anahtarımla birkaç dakikadır uğraştığım kapıyı aralamayı başardım ve tökezlemelerim eşliğinde içeriye girebildim ancak fazla ilerleyemeden kapattığım kapıya birkaç kez sertçe tıklatıldı. Küfür ederek ilerlediğim o birkaç adımlık yolu geri döndüm ve kapıyı açıp gelen kişiye baktım.

"Ah Jungkook! Nerelerdesin sen, aklımız çıktı!?" görüntüme dahil olan Yuna teyzeyle az önce küfür ettiğim için vicdan azabı çekmiştim. Hızlıca ellerini yanaklarıma yerleştirip sağıma soluma bakarak bedenimi gözden geçirmeye başlamıştı. Yuna teyze asla diğerleri gibi değildi, temas sevmediğimi bildiği için her zaman hareketlerine dikkat ederdi ama şu an oldukça korkmuş görünüyordu. Bu sebeple olsa gerek bir yerime zarar gelmiş mi diye bedenimi iyice kontrol ediyordu. Bense zaten yarı yaşar vaziyette temas düşünecek hâlde değildim. Narin bedeniyle beni salona kadar taşıyabildiğinde koltuğa oturmama da yardımcı olmuştu. Hırıltılı nefeslerim eşliğinde boş bir şekilde etrafı izledim. Başım o kadar dönüyordu ki.

"Üşüyor musun?" dedi hâlâ telaşlıyken, daha sonra cevap vermemi beklemeden üzerime bir battaniye örtmüştü. Üşümüyordum ama tir tir titrediğimin farkındaydım.

"Taehyung resmen kafayı yedi dünden beri. Her yerde seni aradılar. Kang, Jay ve o... Hepsi -hepimiz çok korktuk Jungkook," gözleri dolu doluydu ve anne şefkatiyle ısınmış sıcacık avucu yanağımdaydı. Gözlerim geriye doğru kayarken başımı koltuğun başlığına yaslamıştım. Bunun hemen öncesinde ise Yuna teyzenin telefonunu kulağına götürdüğünü gördüm. Olaylar bir kameranın flaş patlamasıyla aktardığı görüntülere benzer şekilde yansıyordu zihnime. Bütüne odaklanamıyordum. Parça parça dikkatimi geçiyordu tüm imgeler.

"Taehyung... Ah evet evet, korkma burada... Bilmiyorum, bir yerinde bir şey yok ama kafası yerinde değil gibi... Tamam canım, ben yanından ayrılmayacağım daha fazla endişelenme... Jay ve Kang'a da ilet lütfen, eve gelebilirsiniz," Yuna teyzenin sesi kesildiğinde daha fazla kendimi tutamamış ve gözlerimi kapatmıştım. Yarım yamalak hatırladığım birkaç şey dışında bilincim tamamen kapanmıştı. En net hatırladığım şey Yuna teyzenin üzerimdeki ceketi zorlanarak çıkarmasıydı. Ne kadar uyumuştum bilmiyorum ancak bilincimin tekrar açılmasını sağlayan şey Taehyung'un oldukça yüksek çıkan sesi olmuştu. Koltukta dibime oturmuş bağırıp duruyordu.

"...Sen kafayı mı yedin? Ne kadar korktum biliyor musun!? Sikeyim ya çıldıracağım!" dedi eliyle alnıma dökülen saçları geriye doğru itelerken. Daha sonra yüzüme doğru yaklaşıp beni koklamıştı. Burnu hızlı bir şekilde yüzümü ve boynumu gezerken kıvırcıkları tenimi gıdıklıyordu. O an çok kısa sürmüştü ama o kadar hoşuma gitmiş ve mayışmıştım ki neredeyse elimi ensesine götürüp yüzünü boynuma gömecektim.

"Taehyung," dedim gülümseyerek ama o çıldırmış gibi bir anda benden uzaklaştı.

"Alkol kokmuyorsun," dedi inanamazmışcasına. Resmen gözü dönmüştü. "Tüm geceyi dışarıda geçirdin, kafayı bulmuşsun ve alkol kokmuyorsun Jungkook!" o kadar çok bağırıyordu ki ellerimle kulaklarımı kapatmak istemiştim.

"Hyung sakin ol," dedi Jay yatıştırıcı bir şekilde ama Taehyung'un öfkeden gözleri dolmuştu.

"Neredeydin?" diye sordu derin bir nefes aldıktan hemen sonra. Bunu sakinleşmek için yaptığına emindim. Neyseki kafam biraz daha yerindeydi. En azından olanları algılayabiliyordum ve etrafımdaki her şey dönmüyordu. Yerimde hafifçe doğrulup ellerimle alnımı ovuşturdum.

Eight Letter Love • TaekookWhere stories live. Discover now