🦋 Yaklaşım tarzım

239 35 68
                                    


~İyi okumalar~


"Sen kafayı mı yiyorsun Jungkook! İlk önce uyuştucu almalar, şimdi de piercing! Ve dövme!" diye bağırdım. Aklımı kaçıracaktım. Neden böyle davranmaya başladığını bir türlü anlamıyordum. O kadar sinirliydim ki neredeyse ağlayacaktım.

"İstediğimi yaparım. Kendi bedenim," demişti dümdüz bir sesle. Oysaki eve girip yalnız olmadığımı görünce öfke dolmuştu ve ses seviyesi benimle eşitti. Ancak şimdi banyoya girdiğinde ve ben de arkasından onu takip ettiğimde kendisini kasıyor gibi bir hâli vardı. Üzerindeki ceketi ve sırt çantasını çıkarıp yere atmıştı. Ardından dikkatlice siyah tişörtünü de çıkardı ve lavabonun önüne geçip aynaya bakarak kolunu kaplayan bandajı açmaya çalıştı. Yapılı vücudundan gözlerimi alabildiğimde ellerindeki titremeyi fark etmiştim.

"Kafamı karıştıyorsun. Senin yüzünden mikrop kaptıracağım. Siktir git!" diyerek yaptığı işi bırakıp bir anda bana bakarak bağırdığında irkilmiştim ancak olduğum yerden de kıpırdamadım. Beni aldırmadan hafifçe kaldırdığı bandajla uğraşmayı bırakmış ve yere attığı çantanın içinden birkaç malzeme çıkarmıştı. Hareketleri bir insanı döver gibi hiddetliydi. Çıkardıklarını sertçe aynanın önüne dizmiş ardından eline aldığı antibakteriyel sabunla ellerini yıkamıştı. Tekrardan zorla uzandığı bandajı açmak için uğraşmaya başladığındaysa gözlerimi devirmiştim.

Derin bir nefes alıp bedenini aynanın önünden ittim ve yerine bıraktığı sabunla ben de ellerimi yıkadım. İşimi bitirip ona baktığımda "Git Taehyung," demişti ama söylediğini kulak ardı ederek kolunu tamamıyla sarmalayan bandajı sabit tutan bantlara uzanmıştım. Kırılacak bir camla uğraşıyormuşum gibi bir titizlikle canını yakmamak için çaba göstererek kaldırıyordum bantları.

"Senden nefret ediyorum," demişti odaklandığım sıralarda ve bakışlarım istemsizce onu bulmuştu. Gözleri dolu dolu yaptığım işi izliyordu. Yine duymazdan gelmiştim onu. Sonunda tüm bantları kaldırmayı başardığımda steril bezlerle oluşturulmuş bandajdan kurtulabilmiştim. Görüşüme giren boyalı kol ise öylece kalmama neden olmuştu. İlk başta boyanan yerlerdeki sulanmış görüntü endişelenmemi sağlasa da Jungkook eline sıktığı sabun ile kolunu nazikçe köpürtüp duruladığında o korkutucu görüntü de yok olmuş ve ben gerçekten... hayran kalmıştım.

Tek tek inceledim beyaz tenine işlenen dövmelerini. Omzundan parmak uçlarına kadar yavaşça ve doyarak gezdirdim bakışlarımı. Eline sıktığı kremi dikkatlice koluna sürerken ise kesinlikle tutulmuştum.

Çok güzeldi...

"Seninle gelebilirdim Jungkook. Kang da gelebilirdi... Jay ya da," dediğimde gülmüş ve elindeki kremle işi bittiği için lavabonun içine bırakıp bana bakmıştı.

"Ben Metawin'le gitmek istedim," sesi oldukça netti ve beni kahretmeye and içmiş gibi bir hâli vardı. Birbirimize bakarken tıklatılmış kapı ve "Taehyung gelmeyecek misin artık? Jungkook'u rahat bırak," diyen Sana'nın sesini duymuştum. Dış kapının önünde piercinglerini gördüğüm anda o kadar tartışmıştık ki sonrasında bizi sakinleştirmek için çabalayan Sana'yı dahi aldırmadan onunla banyoya girmiştim.

"Bu gece Kang'ın yanında kalacağım. Onunla rahatça sevişebilirsin," diye sessizce konuştuğunda kapıya yönelen bakışlarım tekrar yüzünü bulmuş ve kaşlarımı çatmıştım. Tam ağzımı açıp ne saçmaladığını soracakken yere attığı eşyalarını almış ve ne beni ne de çıplaklığını önemsemeden kapıyı açmıştı. Sana ile karşı karşıya kaldıklarında kısa bir süre birbirlerine baktılar ama sonra Jungkook onun yanından geçip gitti.

Kafam yerine gelene kadar ardından baktım. Sana yanıma gelip bıraktığımız dağınıklık üzerinde gözlerini gezdirirken sıktığım dişlerim eşliginde yumruk yaptığım elimi lavabonun mermerine geçirmiştim. Ağzımı açıp konuşsam biliyordum, istemeden Sana'nın kalbini kıracaktım. Bu yüzden bana bir şeyler sormaması için dua ediyordum.

Eight Letter Love • TaekookNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ