🦋 En büyük fırsat

280 37 79
                                    


~İyi okumalar~

"Görmek istiyorum, lütfen." diyerek ısrar edip ayağa kalktığında ben de ayağa kalkmış ve koruma içgüdüsüyle elimi eşorfmanımın arka cebine atarak telefonumu sıkıca tutmuştum.

"Hayır, otur yerine."

"Jungkook, lütfen," dediğinde kaşlarımı çatıp inatla başımı iki yana sallamıştım. Bunun üzerine omuzlarını düşürüp bakışlarını masada oturup hâlâ yemeğine devam eden Lennon'a yöneltti.

"Bebeğim, kelebek yazdığına emin misin?"

"Evet hyung, hatta bir de mavi kelebek emojisi vardı,"

"Lennon!" diyerek kızdığımda Lennon dudaklarını birbirine bastırıp elleriyle ağzını kapatmıştı. Gözlerimi devirip Taehyung'a baktığımda onun da gülmemek için kendisini tuttuğunu görmüştüm ama göz göze geldiğimiz anda hızlıca bir kedi gibi masum masum bakmaya başladı.

"Hadi görmeme izin ver," diyerek üzerime gelmeye başladığında sırtım tezgâha değene kadar geriye gittim ben de.

"Görmeni istemiyorum. Tekrar eski hâline getireceğim," dedim somurtarak ve bir nevi yaptığımı kabul etmeme inanamazcasına gülerek dudağını ısırdı.

"Heyecandan ağzımdan küfür kaçaçak diye ödüm kopuyor," derken ellerini birbirine yaslayıp istek ifadesinde bulundu. "Söz veriyorum aramızda kalacak lütfen göster, Lennon da kimseye söylemez, değil mi Lennon?" dediğinde arkasında kalan Lennon'a baktım. Hemen başını sallayarak onaylamıştı Taehyung'u. Aslında göstermek istemiyordum ama öyle bir bakıyordu ki pes etmek üzereydim.

"Hadi, yoksa şimdi Lennon'un karşısında öpeceğim seni," diye sessizce konuşunca gözlerimi kocaman açmıştım.

"Aishh iyice delirdin farkında mısın?" seslice güldüğünde dilimi yanağıma bastırmıştım. Gerçekten tam bir baş belasıydı ve ben bu baş belasına deli gibi aşıktım.

"Tamam...Ama bir daha bu konu asla açılmayacak," yüzünde yer edinen gülümseme ile başını salladığında elimi arka cebime götürecektim ama bir anda aramızdaki ufacık mesafeyi kapatıp ellerinden birini belime, diğerini ise benim yerime arka cebime götürmüştü. Gözlerime odaklı bakışları eşliğinde cebimdeki telefonu çıkarırken hareketleri oldukça yavaştı. Bilerek böyle davranıyordu işte. Telefonumu tamamen dışarı çıkardığında yüzündeki sırıtış ile burnunu burnuma sürüp geri çekildi. Bense ilk andan beri tuttuğum nefesimi ancak dışarıya salabilmiştim. İşim gerçekten çok zordu. Taehyung fazla cesurdu ve ben kesinlikle kalp hastası olacaktım.

Benden bir iki adım uzaklaşıp telefonumu kurcalamaya başladığında dikkatle tepkilerini izlemiştim. Kaşları çatık bir şekilde, hızlı hızlı aradığı şeyi bulduğunda yüzündeki her kasın gevşediğine şahit olmuştum. Ekrana bakan gözleri sabitlenmiş ve adeta parlamaya başlamıştı.

"Lennon?" derken hâlâ telefonuma bakıyordu. "Odamdaki komodinin üstüne ilaçlarını bırakmıştım, hemen gidip getirebilir misin bebeğim?" onunla birlikte Lennon'a baktım. Başını salladıktan sonra masadaki peçete ile minik ağzını temizleyip oturduğu yüksek sandalyeden tutunarak inmişti. Mutfaktan koşturarak çıktığında Taehyung'un bakışları bana yöneldi.

Hayır hayır hayır!

Neden böyle bakıyor? Sikeyim ya bu bakış çok tehlikeli çünkü benim üzerimdeki etkisinin fazlasıyla farkında. Daha şimdiden bana sadece böyle aşkla bakarak neler yaptırabileceğini biliyordu.

"Seni öpebilir miyim?" dediğinde az daha kendi tükürüğümde boğulacaktım. Zorca yutkunup arkamdaki tezgâha iyice dayandım.

"Ne?"

Eight Letter Love • TaekookWhere stories live. Discover now