🦋 Mavi kelebekler

292 37 82
                                    


~Iyi okumalar~

"Neden yaptın ki bunu!" diye bağırdım sinirle ve Taehyung derin bir nefes verdi.

"Güzelim, lütfen birkaç dakika sakin olup düşünür müsün? Yaptım çünkü bu oldukça mantıklıydı,"

"Hayır," dedim dişlerimi sıkarak. O kadar sinirliydim ki bu gidişle kalbini kıracaktım. Bu yüzden evden ayrılmayı aklımdan geçirip kapıya ilerleyi planladım ama son anda vazgeçerek yönümü değiştirmiş ve çalışma odasına doğru ilerlemiştim.

"Jungkook!" diye bağırdı arkamdan. Beni takip eden adımlarını duyuyordum ancak onu aldırmadım. Odaya girdiğimde ilk işim bilgisayarımı açmak olacaktı. Tabii Taehyung kolumu yakalayarak durmama neden olmasaydı.

"Ne yapıyorsun?"

"Sileceğim!" diyerek kolumu çekmeye çalıştım ama inatla izin vermeyerek iki kolumu da tuttu.

"Jungkook bak biliyorum, annenin fikirlerini hiçbir zaman ciddiye almazsın ama bu çok akıllıca bir çözüm yolu. Alt tarafı karakterleri değiştirerek hikayeni restore edeceksin. Yeter ki sen kabul et. Editör ile konuştuk, vakit konusunu halledebileceğini söyledi. Lütfen hızlıca bir karar verme ve... Bana bak hadi, o güzel gözlerini kaçırma benden, farkındayım sana sormadan hareket ettim ama kitabın hakkında şimdiden hakaretlere uğramaya başladın. Üstelik o kadar emek verdiğin bir şeyi öylece kestirip atamazsın," yüzüme yerleşen ellerinden kaçınmaya çalıştım. Gözlerine bakmıyordum çünkü bakışları aklımı bulandırıyordu. Tek yaptığım sinirlerime hâkim olmaya çalışmaktı çünkü gerçekten şu an Taehyung ile konuşmak istemiyordum. Neyseki Tanrı da benden yanaydı.

Evin içini saran zil sesiyle ikimiz de birbirimizden uzaklaşmıştık. Bu gergin ortamdan bir an önce ayrılmak için Taehyung'a arkamı dönüp çıktım odadan. Sunum gününden sonra neredeyse iki hafta geçmişti ve tıpkı bir peri masalı gibi her şey büyüleyici ilerliyordu tâ ki bu güne kadar. İki gün önce editörüm artık pes ederek evime gelmiş ve kitabı yayımlatmaktan vazgeçtiğimi duyunca büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Onun gitmesinin ardından Taehyung ile bunun üzerine konuşurken aptal ben annemin geldiği gün sunduğu fikri ağzımdan kaçırmıştım. Taehyung da bunu bekliyormuşcasına fikre hemen ısınmış ve her zamanki gibi kendi kafasına göre hareket etmişti.

Bu kasvetli ve asla hoşlanmadığım ortamı bozan kurtarıcı şahsı görmek için kapıyı açtığımda Kang ile karşılaşmayı beklemiyordum. Bu biraz tuhaftı çünkü tek başınaydı ve evimize gelmek için kapıyı tercih etmişti. İçten içe hiçbir zaman gerçekleştirmediği bu eylemini sorgularken dikkatimi çeken görüntüsü bir sorun olduğuna emin olmama neden olmuştu. Ten rengi normal olmayacak kadar beyazdı ve elinde tuttuğu kağıda olan bakışları tamamıyla donuklaşmış bir şekildeydi.

"Kang?" diye seslendiğimde bir nevi şoka girmiş olan bakışları bana yönelse de bir şey diyememişti. O sıra adım seslerinden ötürü arkamdan yaklaşan bedeni fark ettim. Taehyung yanımıza kadar gelip kapıda öylece duran Kang'a bakmıştı.

"O da ne öyle?" diyerek izinsiz bir şekilde elindeki kağıda baktığında ne gördüyse hızlıca çekip almıştı elinden. O kağıdı incelerken ben de Kang'ın kolunu tutup içeriye çektim ama Taehyung'un "Siktir!" diyerek bir anda endişelenmesi dikkatimizin üzerine toplanmasına neden olmuştu. Tıpkı Kang gibi şoka girmiş bir şekilde kağıda bakarken "Neler oluyor?" dedim. Hayrete düşmüş bakışları Kang'ı bulduğunda kağıdı ona göstermişti.

"Şaka mı bu amına koyayım?" Kang başını iki yana salladığında ben de endişelenmeye başlamıştım. Kağıdı ondan alacağım sırada "Sana," dedi Kang ve tüm ilgim ona yöneldi. Sana'nın ne ilgisi vardı?

Eight Letter Love • TaekookOnde histórias criam vida. Descubra agora