🦋 Her şeyin farkındayım

293 36 78
                                    


~İyi okumalar~

Lavabodaki işlerimi halletikten sonra kendimi toparlamış bir şekilde salona geçmiştim. Koltukta hâlâ uyumaya devam eden Jay'i gördüğümde gözlerim Kang'ı aramıştı çünkü dün bizim öpüşmezin ardından sessizliğe bürünüşümüzü bozan ikili Cha kardeşlerdi. Sarhoş olduklarından dolayı Yuna teyzeyi çıldırtmamak için bizde kalacaklardı. Neyseki sarhoş olmaları aramızda yaşananları deşmelerini engellemişti. Taehyung hâlsiz olduğundan onu yatağıma yatırıp Kang ve Jay için salona yorgan, yastık ayarlamış ve daha sonra yatağımda çoktan sızakalan Taehyung'umun yanına girmiştim. Şimdi ise yattığı yerde bulamadığım Kang'ın çıkardığı seslerden mutfakta olduğunu anlamıştım.

"Günaydın," dedim yanına girdiğim anda ve bana bakıp "Günaydın," diye sırıtarak karşılık verdi. Muhtemelen dünden kalma modundaydı çünkü kendisi için kahve hazırlıyordu.

"Yeni mi uyandın?" derken yüksek sandalyelerden birine oturup ona bakmıştım. Benim de içeceğimi tahmin ederek dolaptan bir kupa daha çıkarırken "Kalkıp Taehyung'un odasını kontrol edebilecek kadar erken uyandım," demiş ve bana bakmıştı. Yaptığı imaya karşı gözlerimi devirdiğimdeyse gülerek yanıma geldi.

"Birlikte mi yattınız?"

"Düne özel bir şey değil, birlikte uyumaya alıştık,"

"Sen?" diye abartılı bir şekilde konuşunca ona ters ters baktım.

"Evet, ben de alıştım," dedim üstüne basa basa ve beni aldırmadan "Dün Taehyung seninle hiç konuşmadı mı?" diye sordu. Konuştu hatta konuşmakla kalmayıp öpüştük demek istemiştim ama önce söyleyip söyleyemem gerektiğini kendi içimden sorgulamak için zaman ayırdım. Daha sonra ise Kang'dan saklamamı gerektirecek bir durum olmadığına karar vermiştim.

"Biz... öpüştük," dediğimde beklediğim abartılı tepkiyi vermemişti. Hareketleri sıfırlanıp gözlerime şaşkınca bakarken öylece donup kalmıştı bir süre.

"Nasıl öpüştük... Yani bildiğimiz... ağızdan ağza mı?"

"Başka nerden nereye olabilir," dediğimde elleriyle hızlıca ağzını kapatmış sonra da yumruk haline getirdiği ellerinden birini ısırarak boğuk bir bağırtıyı duymama neden olmuştu.

"Nasıl oldu, o mu öptü?" derken yerinde kıpırdanıp duruyordu.

"İlk ben, sonra o,"

"İki kere mi?" o kadar büyük bir şok yaşıyordu ki ne yapacağını şaşırmıştı.

"Her neyse, önemli olan dün akşam değil zaten, bu sabah,"

"Hayır hayır," diye panikleyerek kollarımı tutup beni kendisine döndürdü. "Jungkook lütfen devam et, Taehyung şerefsizi çok iyi öpüşüyor değil mi? Onu bir kere görmüştüm. Öpüştüğü kızı ayakta be-"

Bir anda sertleşen bakışlarımı fark ettiğinde konuşmayı kesip tedirgince gülerek kollarımı bırakmış ve kaynayan suya uzanmıştı. Gözlerimi devirip onu önemsemeden yanındaki bardaklara paketten birer kaşık kahve ekledim. Biz bununla uğraşırken sessizce içeriye giren beden dikkatimizin dağılmasına neden olmuştu.

Başımı çevirip baktığımda görüşüme giren ondan başkası değildi. Gözlerini bile zar zor açıyordu ve saçları karman çorman bir hâldeydi. Elinde tuttuğu minik hapı hemen fark etmiştim. Yanımıza kadar gelip dolaptan bardak çıkarmış ve musluktan doldurduğu su ile o hapı içmişti. Nefesimi tutmuş bir şekilde onun aşırı derece sakin olan hareketlerini izlerken bakışları bana döndü. Yarı açık gözleri benimkilerle birleştiğinde yüzünde sıcacık bir gülümseme oluşmuştu.

Eight Letter Love • TaekookWhere stories live. Discover now