屮 семнадцать 屮

342 54 3
                                    

Kısa bir bölüm oldu ama uzun yazmaya çalışırsam kafam ya çalışmıyor ya da bölüm çok geç geliyor lololol

Hem noel gecesiyken dedim hediye olsun hepinize. Yeni yıla da bir tane yetiştirebilsem keşke. Bakalım bakalım. 

Merry christmas! Kutlayana ve kutlamayana!

...

Valeri, düşünceleriyle birlikte nereye gittiğini dahi bilmeden sokaklarda boş boş yürüyordu. Birine çarptığında o kişiden hızlıca özür dileyip kendini bir ara yola atıp elleriyle yüzünü sıvazladı. Bu iş böyle olmayacaktı, kendini bir an önce toparlaması gerekiyordu. Duyduğu suçluluk duygusu yüzünden girdiği depresif durum, gerçekliği sakladıkça yüreğini sarıyor ve onu daha kötü bir moda sokuyordu. Kafasını pis olduğunu dahi önemsemeden arkasındaki duvara yaslayıp derin bir nefes aldı.

Ne kadar zor gelse de, doğruları eninde sonunda söylemesi gerekiyordu. Yapmaya çalıştıklarını saklamakla tek elde ettiği olası durumları olabildiğince ertelemek, kendine daha fazla stres yüklemekti. Doğrular ortaya çıktığında, aralarındaki ilişki zedelense bile içinden büyük bir yük kalkardı. O zaman aralarını düzeltmek için daha çok enerjisi olurdu. 

Valeri'nin kafası patlayacak seviye düşünürken önünde duran şahsa baktı. Mikael ellerini ceplerine sokmuş alaycı gözler ve gülümsemeyle ona bakıyordu. 

"Benimle dalga geçmeye geldiysen hiç uğraşma. Seninle dalaşacak durumda değilim."

Mikael yüzüne ona doğru daha çok eğdiğinde Valeri kafası duvara dayalı olsa bile kafasını geriye çekmeye çalıştı ve kaşlarını çattı. Mikael gözünü kırpmadan ona delice bakıyordu. "Neden bu ruh halindesin?" diye sorarken sesindeki tını Valeri'nin içini ürpertti. 

"Nedenini biliyorsun."

"Korkak olduğun için."

Valeri'nin yüzü öfkeden kızarmaya başladığında Mikael'i önünden itmeye çalıştı. Karşılık olarak Mikael yüzüne ona daha da yakınlaştırdı ve tam göz bebeklerinin içine baktı. Valeri bakışlarını gözlerinden çekemezken üstünde inanılmaz derece güçlü bir ağırlık hissetti. Hareket dahi etmesini engelleyen , insanı deliye döndürebilecek bir güçtü. Bu Mikael'in gerçek aurasıydı. Daha önce aurasını etrafa yaymamış olması tamamen kendi zevki içindi.

Mikael kafasını yavaşça yana eğdiğinde Valeri yutkundu. "Siz insanlar, yapmaya çalıştığınız veya yaptığınız hiçbir şeyin arkasında duramıyorsunuz. Jungkook'u yem olarak kullanmaya çalıştın fakat işler istediğin gibi gitmeyince ondan doğruyu sakladın. Şimdi ise suçluluk duygusu dediğiniz o şey içinde kurtçuk gibi her yerinde geziniyor. Bu hale gelmiş olman senin suçun. Madem düşündüklerini yapmak istemiyordun, ilk başta o tür şeyler düşünmeyecektin. Eminim ki eğer istediğini yapsaydım gram suçluluk duygusu çekmezdin, hatta kardeşin kurtulduğu için rahatlardın. Birini vahşice feda etmiş olsan bile. İçindeki korku, doğruları söyledikten sonra alacağın tepkilerin bilinmezliği yüzünden. Korkun benciliğin, suçluluk duygun korkaklığın yüzünden."

"Sen insan duyguları hakkında ne bilirsin ki?" dedi dişlerinin arasından. Mikael'i üstünden tüm gücüyle ittirip öfkeden parlayan gözleriyle karşısındakine baktı. Mikael başını kaldırmış ona yukarıdan bakıyordu.

"Söylediklerim doğru değil mi?"

Sorduğu soru karşısında Valeri sessiz kaldı. Ağzını birkaç kez açıp kapatsa da tek bir kelime edecek cesareti yoktu çünkü söylediklerinin çoğu doğruydu. Bencilce davranmıştı ve hala da öyle yapıyordu. En kısa sürede Jungkook'la konuşmalıydı, her ne kadar hiç istemese de. 

Cursed Doll 屮JiKookWhere stories live. Discover now