屮 три 屮

2.8K 301 85
                                    

Jungkook yattığı yerden nefes nefese doğrulurken, eli göğüs kafesini delmek istercesine atan kalbine gitti. Derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken göğsündeki elini alnına götürüp terden dolayı yapışan saçlarını geriye doğru taradı.

Dün akşam eve sapasağlam gelmeyi başarmış, güzelce duş almış ve direkt yatağa girmişti. Sırt ağrısı için ağrı kesici içmeyi düşünmüştü ama acıdığı kadar zarar görmediğini biliyordu.

Günün değerlendirmesini yapıp rahat bir uyku çekme umuduyla gözlerini kapatmış, gördüğü kabusun sonucunda rahat bir uyku çekme umudu suya düşmüştü. Ne gördüğünü tam olarak hatırlamıyordu. Fakat kabusun hissettirdiği duyguları şu an bile net bir şekilde hissedebiliyordu. Korku değildi bu, daha çok korkması gerektiği bir şeyden korkmamasının getirdiği karmaşık duygulardı.

Küçük bir çocuğun kendinden üç kat büyük olan bir köpekten korkması gerekirken korkmayıp, 'acaba bana bir şey yapar mı' düşüncesiyle birlikte ne olursa olsun köpeğin başını okşamaya çalışmakla eş değerdi Jungkook'un hissettikleri.

Telefonu çalmaya başladığında yatağın yanındaki komodine uzandı. Kimin aradığına bakmayıp aramayı cevaplarken o an hiçbir şeyi sorgulayamayacak haldeydi çünkü kabusun etkisi hala üzerindeydi. Mesela, normalde kimsenin arayıp sormadığı kendisini kimin aradığı, saat kaçta aradığı, niye aradığı düşüncelerinin arasında yoktu.

"Alo?"

"Jungkook!" Eşyaların yere düşme ve Namjoon'un sesi Jungkook'un uyku sersemliğini tamamen ortadan kaldırırken duyduğu telaşlı ses kaşlarını çatmasına neden oldu. "Hemen dükkana gelmelisin! Acele et!"

"Hyung," Kırılma sesleri gelmeye devam ettiğinde Jungkook çoktan yataktan kalkmış, altındaki pijamayı çıkartıp zar zor kot pantolonunu giymeye çalışıyordu. "Neredesin?"

"Dükkanda!"

Üstündeki siyah tişörtü olduğu gibi bırakıp üstüne hırkasını geçirdi. Odasından çıkıp girişteki cüzdan ve anahtarını alıp ayakkabılarını giymek için eğildi. Hala kulağında olan telefondan yüksek sesli nefes alış verişler duyulduğunda panikledi.

"İyi misin? Hyung?"

"Değilim! Delirecek gibi hissediyorum!"

Bağcıklarını gelişigüzel ayakkabının içine sokup aceleyle dışarı fırladı.

"Hyung, sakin ol tamam mı?" Apartmandan çıkıp dükkana giden yolda hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Kalbi ani gelişen olaylar yüzünde ritmini bozmuş, olayları algılamakta güçlük çeken beyni her geçen saniye yeni bir senaryo uyduruyordu.

"Sakin mi olayım?!" Neşeden yoksun bir gülüşün ardından içli hıçkırık sesleri duyuldu. "Dükkan... Her yer yanıyor Jungkook ve-"

"Hyung? Namjoon hyung!"

Jungkook telefonu kulağından çekip, siyah ekrana boş boş baktı. Birkaç kez aramayı denediyse de açan kimse olmadı. Telefonu kulağından indirip daha sıkı tutarken bacakları hızını arttırdı.

Jungkook dükkanın bulunduğu sokağa yaklaştıkça havada süzülen gri bulutların yoğunluğunu görebiliyordu. Şaşkın bakışları yükselen dumanları takip ettiği sıra yanından iki tane itfaiye aracı hızla geçip, dükkanın olduğu alana doğru ilerledi. Jungkook önüne bakmak yerine itfaiye araçlarına baktığı için tökezlese de kendini çabucak toparlayıp sağ taraftaki sokağa saptı.

Karşılaştığı manzara kanını dondururken koşmaya devam etti. Karşıdan karşıya geçip dükkanın önünde, dizleri üzerine çökmüş olan adama doğru ilerledi. Seri hareketlerle yere çömelip, itfaiyecilerin söndürmeye çalıştığı alevlere gözünü kırpmadan bakan adamı omuzlarından tutup hafifçe sarstı.

Cursed Doll 屮JiKookWhere stories live. Discover now