屮 пять 屮

2.6K 289 128
                                    

Önceki bölüm bu bölümün Salı geleceğini söylemiştim ama öyle olmadı maalesef. Doktora gitmem, tahlil yaptırmam falan gerekti o yüzden istediğim hızda yazamadım. Anca bugüne yetiştirdim.

Geçen bölüm hassasiyet olan dikkate alarak okusun falan dedim ama kötü şeyler yazmadım. Aklımda yazmak istediğim başka bir şey vardı ama o biraz fazla hassasiyet içeriyordu ve yazamadım açıkçası. Aslında aklımdakini yazmamam iyi oldu çünkü önemli bir detay var bu bölüm.

Bu bölümü unutmayın.

İyi okumalar.

...

31 Ağustos 2009 [18:43]

Doğum günleri genellikle güzel geçmesi planlanan günlerden biri olarak belirlenmiştir. O gün herkesin, özellikle doğum günü çocuğunun mutlu olması beklenir. Eğer üzgünse onu bir şekilde neşelendirmeye çalışırlar çünkü doğum günü dediğimiz gün, herkesin bir araya toplanıp mutlu olması gereken bir gün olarak bilinir.

Fakat, bu gerçekten böyle mi?

Bazı canlılarıb doğum günü o gün ne mutlu ne de huzurlu geçebilir. Bazılarının o gün bir yakını ölebilir, başına kötü bir şey gelmiş olabilir, kendisi bir kaza sonucu ölebilir, intihar edebilir, kötü bir haber almış olabilir veya doğum günü geldiği için ağlayanlar bile olabilir. Mesela Jungkook gibi.

Jungkook, hayatında bir kere bile ne birinin doğum gününe gitmiş ne de birine hediye almıştı. Aslında bir keresinde en yakın arkadaşım dediği çocuğa, günlerce harçlığından azar azar biriktirmiş olduğu parasıyla fantastik bir çizgi roman almıştı. En sevdiği ve neredeyse her gün sayfalarını karıştırdığı bu romanın aynısını alıp arkadaşını mutlu etmeyi planlamıştı.

Davet edilmediği doğum gününe arkadaşı küser diye annesinden azar işite işite gitmiş ve kendi elleriyle paketlediği hediyesini kocaman gülümsemesiyle çocuğa uzatmıştı.

Çocuk, Jungkook'u ve uzattığı paketi gördüğünde mutlu olmak yerine kaşlarını çatıp "Senin ne işin var burada?" diye söylenmişti. "Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum."

Jungkook beklemediği bu sözler karşısında ne yapacağını bilemezken gülümsemeye devam etti.

"Davet etmediğini biliyorum ama sorun değil. O kadar insan arasında beni unutman çok normal." Çocuğun yanına arkadaşları geldiğinde ve Jungkook'a üstten bakmaya başladıklarında, Jungkook gözle görülür bir şekilde gerilmişti. "B-ben bana küsmemen ve hediyenin daha özel olması için paketlemeyi kendim yaptım. Biraz yamuk olabilir ama elimden anca bu geldi."

Çocuk tek kaşını kaldırıp alayla pakete baktı. Jungkook neden hala hediyeyi almadığını düşünürken, çocuğun arkadaşlarından biri paketi sertçe elinden çekti.

Jungkook ellerini göğsüne doğru çekip gözlerini kırpıştırdı ve üç saat durmadan uğraştığı paketin bir dakikada hoyratça parçalanışını izledi. Bu görüntü istemsizce çenesini titretirken alt dudağını ısırdı. Onca emek verdiği şeyin parçalanışını izlemek kalbini parçalamıştı. Acıyordu.

"Fantastik mi? Dostum, büyü artık."

"Kapağı pembe olan bir şeyi insan neden almak ister ki? Kız falan mısın? İğrenç."

Etrafta dönen konuşmaları umursamamaya çalışıp asıl kişinin ne düşündüğünü anlamaya çalıştı. Arkadaşı beğensin yeterdi. Başkasının düşüncesine gerek yoktu.

Arkadaşı çizgi romanın sayfalarını gezip dudak büzdü. "Fena değil." dediğinde Jungkook'un gözleri parladı. Beğenmiş miydi?

Çocuk kafasını kaldırıp Jungkook'a baktı ve elindeki romanı yanlarında bulunan çöp kutusuna attı. "Bana böyle ezikçe bir hediye almak yerine aldığın çizgi romandaki kahraman gibi ortadan yok olsan daha iyi olurdu. Bir daha ki doğum günümde neden yok olmayı denemiyorsun?"

Cursed Doll 屮JiKookWhere stories live. Discover now