屮 одиннадцать 屮

2.4K 239 231
                                    

Neredeyse 12k olacağız WUHUUUUUU 🎉🎉🎉🎉🎉

Bu arada bölümü kontrol etmedim, eğer hatalarım varsa belirtin.

Yorum yapmayı kesinlikle unutmayın kafanızı kırarım.

...

Azalmaya başlayan insanlar sayesinde, sonunda rahat bir nefes almayı başardı tüm gün hiç durmadan oradan oraya koşuşturan Valeri. 

Elindeki bezle son kez az önce kalkan müşterilerin masasını silip arka odaya gitti ve bezi lavabonun kenarına koydu. Duvarda asılı olan saate bakıp çıkacağı zamanı hesapladığı sırada patronu içeri girdi. Valeri duruşunu hemen düzeltirken patronu elindeki bardakları lavabonun içine koyup ona baktı. Bakışları her zamanki gibi mesafeli ve soğuktu, aynı kişiliği gibi. 

"İstersen bugün normalde çıktığın saatten daha erken çıkabilirsin. Bugün yoğun bir gündü, geriye kalan müşterilerle ben ilgilenebilirim. Çık."

Ses tonu kovar gibi çıksa da aslında söylediklerini o türde söylemediğini Valeri biliyordu. Çalıştığı süre zarfı içerisinde patronunu, gözlem yeteneği sağ olsun, en ince ayrıntısına kadar çözebilmişti. Patronu söyleyeceklerini söyledikten sonra cevabını beklemeden dışarı çıkıp yapması gereken işlerle ilgilenmeye başladı. O gittiğinde Valeri istemsizce kastığı bedenini gevşetip derin bir nefesi dışarı bıraktı. İyi biri olsa da takındığı bu tavrı ve neredeyse hep sinirli görünen yüz ifadesi sanki çalışanıyla değil de, düşmanıyla konuşuyormuş gibi bir hava yayıyordu etrafa. 

Valeri patronunun kararından geri dönebileceğinden korkup hemen üstündeki iş kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Kıyafetleri güzelce katlayıp yerlerine koydu ve kendi kıyafetlerini giyip dükkandan hızla çıktı. Kafası o kadar doluydu ki iş arkadaşlarına görüşürüz bile demeyi unutmuştu. Tüm gün boyunca kardeşini ve evde kardeşiyle beraber duran Jungkook'un durumunu düşünmüştü. En son olan olaydan sonra aralarındaki etkileşim kötü yönde değişmiş olabilir veya o yokken yine aynı türden bir olay yaşanmış olabilirdi. 

Kafasını iki yana sallayıp negatif düşüncelerden kendini arındırırken, beynini başka şeylerle meşgul etmek adına yanlarından geçtiği dükkanların vitrinlerinde göz gezdirdi. Birden kendisine bir şeyin çarptığını hissettiğinde geriye doğru birkaç adım sendeledi ve şaşkınca ona çarpan şeyi görmek adına önüne baktı. On altı yaşlarında görünen bir çocuğun alnını ovaladığını gördüğünde yaklaşıp "İyi misin?" diye sordu. Baya sert çarpmıştı. 

Valeri elini omuzuna koyduğunda çocuk irkilip geri çekildi ve başını kaldırdı. Çocuğun gözleri kan çanağına dönmüş, göz altları morarmıştı ve uzun zamandır koşuyormuş gibi alnından terler akıyordu. Ağzının kenarlarında ise garip renkte bir toz vardı. Valeri kaşlarını çatıp daha dikkatli bir şekilde bakmaya çalıştığında çocuk başını hızla indirip narin ama korktuğu her halinden belli olan sesiyle konuştu. "Ö-ö-özür dilerim. Önümü g-görmedim."

Çocuk gitmek için hareketlendiğinde Valeri önünü kesip gitmesine izin vermedi. Kafasını eğip "İyi olduğuna emin misin?" diye sorarken çocuğu daha dikkatli bir şekilde inceleme fırsatı yaratıyordu kendine. Yerinde olmayan bir şeyler vardı. Çocuğun vücudu titremeye başladığında ne yapacağını şaşırmış bir şekilde ellerini çocuğun omuzlarına koyup hafifçe sarstı. "Hey! Beni duyuyor musun?"

Etrafına bakınıp belki lazım olur düşüncesiyle eczacı ararken neredeyse yirmi metre ilerilerindeki duvar dibinden birinin bulundukları tarafa baktığını gördü. Dikkatini veremeden ani bir şekilde yakasından çekildiğinde şaşkınca karşısındaki çocuğa baktı. Gözlerindeki damarlar belirginleşmiş, ağzının kenarından kan gelmeye başlamıştı. Güçlü bir şekilde öksürdüğünde bir ağız dolusu kan Valeri'nin tişörtüne sıçradı.

Cursed Doll 屮JiKookWhere stories live. Discover now