屮 двадцать 屮

295 46 6
                                    

Yakında 36k olacağız şimdiden teşekkür ediyorum hepinize ❤🧡💛💚💜🤎🖤❤

Soru:

Kitap iyi mi bitsin angst mı?

Kafamda kurduğum iki türlü senaryo var hangisi yapsam karar veremedim. Angst sevmesem bile kafamdaki olayların ilerleyişi hoşuma gitti. Off, bilemedim şimdi :(((

...

Ertesi günün ilk güneş ışıklarında kalkan Jungkook, Viktor'u uyandırmadan yataktan kalkmış ve mutfağa gidip bir bardak su içmişti. Elini tezgaha yaslayıp elindeki bardakla bilinçsiz bir şekilde oynarken yan tarafındaki buzdolabında bakışları kaldı.

Dün Valeri için hazırlamaya çalıştığı onca şeyi oraya koymuştu çünkü Valeri onları arayıp geceyi bir hotelde geçireceğini ve kafasını toplamak istediğini söylemişti. Jungkook, neden böyle bir şey isteyeceğini anlayabiliyordu ama bu davranışları içini huzursuz ediyordu. Bir şeyi saklıyormuş gibi davranıyordu. Bu da düşünmek istemediği düşünceleri düşünmesine neden oluyor ve kötü hissetmesine neden oluyordu. 

Ona ağır davrandığı ve bir şeyler sakladığını yüzüne söylediği için özür amaçlı yaptığı yemeklerin, Valeri'nin gelmek istememesiyle 'acaba boşuna mı yaptım' gibi düşüncelerin kafasını yemesine neden olmuştu. Bir şeyler saklasa bile eninde sonunda söyleyeceğini hissediyordu fakat duyacaklarını tahmin edemediği için tedirgindi.

Derin bir nefes alıp elinde evirip çevirdiği bardağı kenara koyup daha pozitif olmaya çalıştı. Kafasında kuruyor olabilirdi, belki de Valeri yaptığı onca şeyden sonra yorulmuş ve normal olarak yalnız kalmak istemişti. 

Duvardaki saate baktığında neredeyse yediye geldiği gördüğünde buzdolabına doğru ilerleyip, dün hazırladığı birkaç yemeği tezgahın üstüne koydu. Valeri'yle konuşurken hiç usanmadan birkaç kez 'saat kaçta geleceksin' diye sorduğu sorusuna kızıl kafa 'sekize doğru' diye cevap verdiğinden yemekleri çıkarıp biraz dışarıda durmaları iyi olacaktı. Eve girdiği an güzel kokan yemeklerle karşılaşırsa belki de morali yerine gelirdi.

Mutfaktan çıkıp kendini salondaki ikili koltuğa atıp geriye doğru yaslandı. Eli sol göğsünün üstüne giderken orayı ovdu. Hala o izin orada olmaması garibine gidiyordu, ne de olsa yıllardır oradaydı ve binevi o iz Viktor'la tanışmasına sebep olmuştu. Bunu onca olan olayın pozitif tarafından da bakmak denebilirdi.

Kafasını koltuğun arka kısmına yaslayıp gözlerini kapalı televizyonda gezdirdi. Bakışları dalarken hala düşünüyordu.

Viktor dünden beri daha sakindi. Daha doğrusu boş ruh vücudunu terk ettikten sonra sinirleri alınmış gibiydi, yüzü daha çok gülüyordu. Ve bir diğer şey ise sevgisini daha çok göstermeye çalışıyordu. Dün Viktor onun suratını o kadar çok öpmüş ve bedenine sarılmıştı ki, yüzü ıslanmış, vücudu ise bir süre sonra tutulmuştu. 

Jungkook dünün anılarına güldü ve kafasını iki yana salladı. Asıl Viktor'un böyle biri olduğu apaçık ortadaydı. Aima onun vücuduna girdikten sonra onu o kadar değiştirmişti ki, çıktığında sanki farklı bir insan olmuştu Viktor. Jungkook onun bu rahat ve acısız halini her şeye tercih ederdi.

Duyduğu ayak seslerine kafasını bile çevirmeye gerek duymadı, kimin geldiği zaten belliydi. Zaten az sonra ona üstten gülümseyerek bakan mavi gözlüsü belirince o da istemsizce gülümsedi. 

"Günaydın." dedi Viktor, yeni kalktığı için çatallaşmış sesiyle. Jungkook ona karşılık olarak elini ensesine atıp kendine doğru çekti ve büyük bir öpücük kondurdu dudaklarına. Viktor geri çekildiğinde yüzünden birkaç milim uzaklıktaydı, Jungkook'un yüzünü sevgi dolu gözleriyle tarıyordu. 

"Я тебя люблю, любовь моя. (Seni seviyorum, aşkım)" 

Dudaklarına doğru fısıldanan sözle Jungkook kalbinin hızlanmasına engel olamadı. Böyle ani gelen sevgi sözcüklerine karşı bazen ne yapacağını kestiremiyordu. "Ben de seni seviyorum." derken yanakları azıcık pembeleşmişti. Viktor tatlı tatlı pembeleşen yanakları dayanamayıp birkaç öpücük kondurdu. Jungkook öpücüklerinin arasında kıkırdarken aklına gelenle azıcık uzaklaşıp gözleriyle saate baktı. Sekize on dakika kaldığını gördüğünde gözleri irileşti ve bir küfür ağzından dışarı çıkarken aceleyle ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledi. 

Ne ara bu kadar zaman geçmişti?! Bakışları dalalı beş dakika bile olmamış gibiydi.

Jungkook küfrede küfrede yemekleri ısıtmaya başlarken Viktor da merakla bakışlarını saate çevirdi. Neye bu kadar telaş yapmıştı anlayamamıştı. Fakat saati gördüğü an onun da vücudu hafif bir telaşa kapıldı ve mutfağa hızlı adımlarla ilerledi.

Jungkook yemekleri ısıtmakla uğraşırken Viktor masayı hazırlıyordu. Jungkook yemeklerin tam ısındığında emin olduktan sonra onları masaya koymaya başladı. Son yemeği de masaya koyduğunda çalan zille ikisi de birbirine baktı. Viktor ona 'burada dur' anlamında el işareti yaptı ve hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi. 

İki kardeş aralarında geçen kısa selamlaşmanın ardından içeri geçtiler. Valeri içeri geçtiği an burnuna dolan kokularla kaşlarını kaldırdı. Çok güzel kokuyordu.

Masanın yanında duran Jungkook'a doğru ilerleyip ona soru soran gözerle baktı. Jungkook onun bu haline gülümseyip "Senin için yaptık." dedi. Kızıl kafalının kaşları iyice yukarı kalkarken ağzından "İyide benim yemek yemem gerekmiyor." diye bir andan çıktı. Jungkook onun bu saf haline daha çok gülerken "Özür amaçlı." dedi ve devam etti. "Dün üstüne fazla gittiğimi düşünüyorum, o anki duygusallıkla boşu boşuna bağırmış olabilirim. Özür dilerim."

Valeri duyduklarıyla bir an içi kala kalsa da bozuntuya vermeden içten bir şekilde gülümsedi. Jungkook aniden ona sarıldığında karşılık verse de yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Viktor yüzündeki değişimi anlamasın diye kendini hemen toparlarken sarılmaları bitmişti. Masaya geçtiklerinde kızıl kafalı ne kadar çaktırmamaya çalışsa da huzursuz olduğu her halinden belliydi.

Neyi nasıl diyeceğini bütün gece düşünmüş biri olarak, konuşması gereken kişi ondan özür dilemişti. Asıl kendisinin dilemesi gerekirken.

Jungkook'un ve Viktor'un yaptığı yemekleri yerken her lokması boğazında kalıyordu. Yemeklerin ne kadar güzel olduğunu söylerken bile sesindeki tını göze çarpıyordu. Jungkook bunu fark etmeden yüzündeki tebessümle önündeki tabaktan yemeğini yerken Viktor hafif çatığı kaşlarıyla abisine kaçamak bakışlar atıyordu. 

Valeri onu fark ettiğinde kardeşi ona kaz göz işaretiyle 'ne oldu' anlamında bir soru sormuştu. Valeri omuz silkip 'sorun yok' anlamında ona gülümsediğinde, kardeşi de gülümseyip yemeğine döndü. 

Kızıl kafalı önündeki tabağı zar zor bitirdikten sonra bir süre öylece boş tabağa baktı. İçi içini yiyordu. İçinde birikme yapan zehri en kısa sürede dışarı atmazsa işler daha da kötü bir hal alabilirdi. Gözleri kardeşine kayarken onun büyük bir zevkle yemeğini yediğini gördüğünde içten bir şekilde gülümsedi. Artık tam olarak bir insan olduğundan yemeklerin tadı ona daha bir başka geliyordu. Uzun zaman sonra ilk kez yemeği doya doya yemenin sevinci vardı Viktor'un içinde.

Valeri boğazını hafifçe temizleyip "Jungkook." diye seslendi. Tabağındaki son lokmayı da ağzına atan genç ona kaşları kalkık bir şekilde baktığında kafasıyla kapıyı gösterdi. "Gel seninle azıcık konuşalım."

Jungkook kafasını sallayıp ayağa kalktığında kendisi de kalktı. Viktor'a masayı daha sonra beraber toplayacaklarını söyleyip beklemesini tembihledi ve kapıya doğru ilerledi. Valeri'de kardeşinin omuzunu sıkıp Jungkook'un ardından dışarı çıktı. 

'Ne olacaksa olsun' deyip Jungkook peşinden giderken içi içini yiyordu.

...

Bölüm atasım geldi o yüzden kısa da olsa bişi atmak istedim ehehehe

Bölümleri de hep geç saatte koyuyorum amk bunu fark ettim umarım sıkıntı değildir sizin için :(((

Cursed Doll 屮JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin