屮 десять 屮

2.7K 260 287
                                    

İlk olarak şu bir hafta içerisinde bütün bölümleri teker teker kontrol edip güncelleyeceğim o yüzden her gün farklı bir bildirim gelirse şaşırmayın. 

İkinci olarak okunma ve oylar arasında uyuşmazlıklar oluşmaya başladı. Kimseyi oy ver diye zorlamak istemiyorum çünkü hoş bir şey değil fakat şöyle de bir gerçek var ki sizin verdiğiniz oylar kitaba devam edip etmememe büyük ölçüde karışıyor. Okunan kitap var bir de 'okunan' kitap var. Demek istediğimi umarım anlatabiliyorumdur. 

Yorum yapmanız da beni çok eğlendirdiği ve düşüncelerinizi bu yöntemle dışarı aktardığınız için hoşuma gidiyor. Modumu ciddi anlamda yükseltiyor. 

...

 Valeri, kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde salondaki alçak masanın üstünde oturuyor ve karşısındaki çift koltuğa oturmuş ikiliye bakıyordu. Olayın üstünden iki saat geçmiş, Viktor'un kendisine tam anlamıyla gelmesini beklemişlerdi. Jungkook da kendisine geldiğinde konuşmak için koltuğa oturmuşlardı fakat uzun bir süredir kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Valeri beklemekten sıkıldığında derin bir nefes alıp Viktor'a baktı. Viktor, abisinin kendisine baktığını gördüğünde sırtını dikleştirdi.

"Bana durumunun kötüleştiğini ne zaman söylemeyi düşünüyordun? Başkasına veya kendine zarar verdiğinde mi?"

"Ben," Dudağının içini kemirip yerinde kıpırdandı. Jungkook bakışlarını ikili arasında dolaştırıyordu. "...kontrol edebilirim zannetmiştim. Bu güne kadar da açlık hissini bastırmayı başardım ama kontrol gücüm artık yetmiyor."

Valeri derin bir nefes alıp alnını ovaladı. Kardeşinin üstüne çok gitmemeye çalışıyordu, ne kadar sinirlense de kentini kontrol etmeliydi. Bulundukları durumda Viktor'a bağırıp çağırmak hiçbir şeyi düzeltmeyecekti. Kızmak yerine sorular sorup, durumunun ne olduğu tam olarak anlamalıydı.

"Açlığı bastırmayı başardığını söyledin," diye konuşmaya başladığında Viktor, kendisine soru sorulmuş gibi kafasını salladı. "...Fakat bazı durumlarda açlık hissinin kontrolden çıktığı ortada. Bana o durumlarda neler olduğunu söylemeni istiyorum."

"Sinirlendiğimde veya heyecanlandığımda beynim uyuşuyor, hareketlerim dahil hiçbir şeyi kontrol edemiyorum." diye konuşurken bile içini bir şeylerin kemirdiğini, kafasında başka seslerin konuşmaya çalıştığını hissediyordu. İblisin bunu zihnini zayıflatmak ve boş bir anında kendisini ele geçirmek için yaptığını biliyordu. Normalde kafasındaki sesleri duymamazlıktan gelmek daha kolaydı ama az önce olan olay zihnini ve vücudunu fazlasıyla yormuştu. Şu an normalde olduğundan daha zayıftı, bu yüzden konuşurken arada duraksıyordu. Her şeyin kontrolünde olup olmadığını kontrol ettikten sonra tekrardan konuşmaya başlıyordu.

"Az önce kontrolünü kaybetmenin sebebi neydi?"

"...İkisi de."

Valeri, kardeşinin halsiz haline alışkın olmadığından ne yapması gerektiğini kestiremiyordu. Yan tarafta bir hareketlilik dikkatini çektiğinde Jungkook'un boğazını tutup yüzünü buruşturduğunu gördü. Boğazı kurumuş olmalıydı ve o da aynı Viktor gibi halsizdi. Ciğerlerini dolduran siyah duman yüzünden olmalıydı, o dumanı en fazla iki dakika daha solusaydı neler olacağını tahmin edemiyordu. Hem kendisi ölebilir, hem Viktor'da kendisiyle beraber ölebilirdi. 

Viktor'un içindeki iblis bulunduğu bedenin ölmesini umursuyor gibi durmuyordu. Bu yüzden hep Jungkook'u ve aynı zamanda Viktor'u tehlikeye atan şeyler yapıyordu. Normal şartlar altında Jungkook'un göğsündeki sembol musallat olan bir şeyi kendisine bağlayıp, o şeyin musallat olduğu kişiye zarar vermesini engelliyordu. Zarar verirse kendisi de zarar görüyordu ama olay Viktor ve Jungkook arasında daha farklıydı. Viktor'un içindeki iblisi sarmalayan bir kalkan vardı, Viktor'un bedeni. Viktor'a zarar gelse bile kendisine gelmiyordu çünkü saf formunda değildi. Bu yüzden de Viktor'a veya Jungkook'a olanları kısaca, umursamıyordu.

Cursed Doll 屮JiKookWhere stories live. Discover now