屮 двадцать пять 屮

225 39 7
                                    

Nasılsınız bebeklerim? Durumlarınız falan iyi mi?

...

Acımaya başlayan bileklerini rahatlatmak adına ellerini hareket ettirmeye çalıştı. Bu daha da acımalarına neden olduğunda yüzünü buruşturup derin bir nefes aldı ve masanın yanında durup kalın bir kitabın sayfalarını çeviren kadına gözlerini dikti. Uzun sayılabilecek bir zaman geçmişti, neden daha kimse gelmemişti? Yüzük işe yaramıyor muydu?

O geçen bir saatlik arada pek bir şey öğrenemese de, Elena adlı bu kadın ne sorsa cevap veren bir tipti. Umursamadığından mı yoksa kendinden emin olmasından mı bilinmez neredeyse hiçbir şeyi saklamıyordu fakat bazı sorularda sessiz kalıyordu. Daha çok kişisel sorular hakkında.

Mesela nasıl Xin'in görüntüsünü almayı başardığını söylemişti. 

İki kardeşi evine aldığı ilk aylarda bavuluyla kapısına dayanan abisiyle tartıştıkları gün işler daha da karmaşık olmasın diye aralarına giren kadın, karşısındaki kadının ta kendisiydi. Tabii o zaman da farklı biri gibi göstermişti kendisini. Söylediğine göre o olaydan sonra Xin evine geri dönmüştü. Büyüyü yapması için de tek yapması gereken Xin'e dokunmakmış, ki bunu da kavga olmasın diye ikiliyi ayırmaya çalıştığında yapmıştı. 

Eğer Xin o olaydan sonra geri gelmediyse bu demek oluyordu ki, Valeri'nin bunca zaman iyi niyetiyle konuşmaya ve yardım etmeye çalıştığı kişi Elena'nın ta kendisiydi. Ne kadar güçlü olduğunu bilmese de Jungkook bu kadından bir nebze de olsa korkuyordu. Gücünün ne kapasitede olduğu bilinmiyordu ve şimdiye kadar o gücü göstermek için de bir şey yapmamıştı. Sanki ona zarar vermek istemiyor gibiydi, şimdilik.

Viktor'la ikisinin bağlı olduğunu bildiğini de söylemişti. Bunu nasıl biliyordu emin değildi ama bilmediği şey artık bağlı olmadıklarıydı. Bir süredir böyleydi ve bunu bilmemesi Jungkook'a garip gelmişti. İlk başta nasıl bağlandıklarını bile bildiğini düşünmüyordu, şu göğsünde önceden olan sembolü.

Sanki bir şeyleri biliyor ama bir yandan da bilmiyor gibiydi. Jungkook bu bilgileri büyü yoluyla elde ettiğini düşünüyordu ama eğer her şeyi bilmiyorsa, bu demek oluyordu ki ya büyülerini iyi yapamıyordu ya da göründüğü kadar güçlü değildi ama güçlü gibi davranıyordu.

Jungkook dudağının iç kısmını ısırıp ne sorsa diye düşündü. Sormayı istediği onca soru vardı ama sakin olmaya çalışıyor ve sorularını dikkatli seçiyordu. "Markete gelen o adam," dedi, aklında bir süredir dönen düşünceyle. "Senin yüzünden mi o haldeydi?"

"Bayılmanı sağlayan o olmasına rağmen sen tonundan bana olan kızgınlığın daha fazla." dedi gülerek. Jungkook kaşlarını çattı, bu kadının komik olmayan şeylere gülme hastalığı falan mı vardı?

"Evet." dedi, elindeki kitabı masaya geri bırakıp Jungkook'un karşısına koyduğu sandalyeye geri otururken. "O ve onun gibi olanları size yollayan benim. Seni istesem şimdiye kadar çoktan ele geçirmiştim ama birkaç deney yapmaktan zarar gelmez dedim. Eh," dedi yüzündeki umursamaz ifadeyle. "Eğer diğer denekler korkup kaçmasaydı bu kadar zamanımı harcamam gerekmeyecekti."

Jungkook'un aklına marketteki ve şu son aylarda kendisine çarpan birkaç kişi gelirken midesi kalkar gibi oldu. Yüzlerindeki o korkmuş ifade ve sürekli özür dilemeleri demek ki bu yüzdendi. "Onlar-onlar daha çok genç." dedi Jungkook, yüzünü buruşturmuştu. Dayanamayarak "İğrençsin." dediğinde Elena'nın kaşları çatıldı. Sanırım böyle bir şeyi yüzüne demesini beklememişti.

Tek kaşını kaldırdı. "Seni istesem burada öldürebilirim biliyorsun değil mi? Şansını zorlama."

Jungkook omuzlarını silkti. "Öldür." Her sinirlendiğinde olduğu gibi hissettiği sinir korkusunun önüne geçerken ne dediğinin farkında değildi. Umursamaz bir ruh halindeydi ve bu hali birilerinin sinirlerini bozuyor gibi görünüyordu.

Cursed Doll 屮JiKookWhere stories live. Discover now