24. BÖLÜM

162 14 28
                                    

Oldukça uzun bir aradan sonra ben geldiiim... Bu bölüme geçmeden önce lütfen son olayları hatırlamak adına, son 5 veya 10 bölümü okumanızı rica ediyorum.

🎀🎀🎀🎀🎀

Bir gün daha eksildi ömrümüzden. Herşey dünde kalıyor... Adı üstünde Dünya..!
Hayattayken insanca yaşamayı unutma..! Bir bakarsın saat üç... Bir bakarsın saat 'HİÇ'

🎀🎀🎀🎀🎀

Hayat neyse uzun yol da odur. Herkesin sabırlı olmayı öğrenmesi gereken ama dolambaçlı bir yoldur bu. Hiç kimsenin doğrudan engelleri aşamadığı bir yoldur. Herkesin mutlaka bir gün tökezleyebileceği... Bu yolda açgözlüsü de vardır, kibirlisi de. Bazısının kalbinde kötülükten başka hiçbir şey bulunmazken bazısının ise iyilikle doludur. Fakat bu hayat denen yolda, ne hak vardır ne de hukuk.

Bu upuzun yol; herkese nerede, ne zaman, ne yapılması gerektiğini öğretir. Bunun için de oldukça fazla zaman vardır. İşte o vakit, zamanın kıymeti anlaşılır. İnsan hayatının pamuk ipliğine bağlı olduğunu, hak yiyenin elbet hesabını ödeyeceği belli ve kesindir. Uzun yol insanı terbiye eder, ıslah eder, günahına kefaret olur.

Ama her türlü bitecek bir yoldur. Yaşanan da bitecektir, yaşanmayan da... Sonuçta; hayat çatlak bir bardağa benzer, sen yaşasan da bitecek yaşamasan da... Bu yüzden iyi kötü her şey yaşanmalıdır ve 'ben bunu yaşamadım' diye isyan edilmemelidir. Günün birinde mutlak, o yolun sonuna varılacaktır. Çünkü provası yok bu hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkündür, ne de yaşadıklarını silebilmek.

Genç kız aynada kendisine son kez baktı. Güzel olmuştu. Mürdüm rengi, v yaka, askılı abiye giymişti. Bacak boyu yırtmacı vardı. Onun altına da siyah, tek kemerli topuklu ayakkabıyı uygun bulmuştu. Aslında bir an için bu elbiseyi giymekten vazgeçmiş olsa da kızlar çok beğendiklerini dile getirmişlerdi. Tek sorun Kerem'di işte. Bu elbiseyi üzerinde görmekten hiç mi hiç hoşnut olmayacaktı. Özellikle derin yırtmacı yüzünden. Ama abisi evleniyordu sonuçta, çok güzel olmalıydı. Tam bir görümce gibi giyinmesi gerekiyordu. Saçının uçlarının dalga dalga olmasını istemişti. Makyajının çok abartılı olmamasını tercih etmişti çünkü elbisesi gayet iddialıydı.

İddialı ve ilgi çekici...

Hafifçe gülümsedikten sonra diğerlerine de baktı. Önce Hira'ya değmişti gözü. Onun ardından Ceren ve Defne'ye. Onlar da gayet şık görünüyorlardı.

Hira'nın üzerinde koyu yeşil, dar bir abiye vardı. Omuzlarından kollarına doğru dantel detayı vardı.. Altına da onun renginde bir topuklu giymiş, saçlarını da yukarıdan toplatmıştı ve makyajı benimkinin aksine koyu tonlardaydı.

Ceren'de gri tonlarında, önü kısa arkası uzun bir elbise, onun altına da beyaz bir topuklu ayakkabı giymişti. Elbisenin sadece omuzları taşlarla süslenmişti. Saçını düzleştirmiş, makyajını da yok denecek kadar az yaptırmıştı. O zaten makyaj seven bir kız değildi.

Defne'nin üzerinde ise; kırmızı, kalın askılı, kısa bir elbise vardı. Elbisenin sırtı derin dekolteliydi ve tam dizinin hizasında bitiyordu. Altına da siyah, tek bantlı, bilekleri bantlı bir topuklu ayakkabı vardı. Saçını tek omzunda toplatmış, makyajında da kırmızı tonlarına ağırlık vermişti.

Onlarında bakışları Adel Melek'e değdiğinde birbirlerine beğeni dolu gözlerle bakmalarının ardından, toplam ücreti ödeyerek kuaförden çıktılar ve kendilerini bekleyen arabaya bindiler. Selin evde tek başına hazırlanmak istemişti. Arel'de diğer erkeklerle beraber  hazırlanıyordu.

İNTİKAM MELEĞİ 2 Where stories live. Discover now