10. BÖLÜM

3K 163 57
                                    

Kimseye olduğundan fazla güvenme. Beyaz gülün bile gölgesi SİYAHTIR.
###
Unutmayın;
Güvendiğiniz herkeste güvenilir değildir!

🥀🥀🥀🥀🥀

Arabalar evin önünde durunca onlarında inmeleri bir oldu. Adel ayakta zor duruyordu. Onlara bir şey olma düşüncesi bile sarsılmasına fazlasıyla yetiyordu. Kerem'de ona destek olmak için koluna girmişti ve, "sakin ol güzelim. Onlara hiç bir şey olmayacak." diye teselli içerikli şeyler söylüyordu.

Genç kız ise ruhsuz bir şekilde sadece önüne bakıyordu. Hira'da arada saatine bakıp duruyordu. Evin önünde çaresizce beklerlerken Mehmet Bey ve Vildan Hanım'da geldi. Genç adam hemen annesine dönüp, "konuştun mu?" diye sordu buz gibi bir sesle. Başıyla onaylayıp Kuzey'in tarif ettiği yeri söyledi onlara. Yolda arayıp sormuştu ona. Sesinde hiç bir şüphe uyandırmamaya dikkat etmişti. Başarmıştı da. Hiç bir şeyden anlamadan bombayı yerleştirdiği yeri söylemişti Vildan Hanım'a. Nasılsa ikisi iş birliği yapmışlardı. Vildan Hanım'dan şüphelenmemesi çok normaldi bu yüzden de.

Kerem ve diğerleri, hemen onun söylediği yere doğru koşmaya başladılar. O yer ise, bahçenin arka tarafındaydı. Bir duvar kenarında ki çıkıntının içine yerleştirmişti. Onlarda tek tek ayrılıp arka bahçede ki duvar kenarının bütün çıkıntılarına bakmaya başladılar. Vildan Hanım'da kötü durumdaydı şu an. Öfkesinin esiri olmuştu ama geçte olsa aklı başına gelmişti. Peki bunun için, birinin onu kurtarması mı gerekiyordu?

Hem o lanet çıkıntıyı arıyorlardı, hem de saatlerini kontrol ediyorlardı aynı zamanda. Ve sadece, 10 dakika kalmıştı. Ve o çıkıntıyı bulamadıkları her dakika lanetler ediyorlardı. Tekrar ve tekrar, sinirleniyor, öfkeleniyorlardı.

En sonunda Enes'in sesi duyuldu.

"Buldum galiba."

Herkes onun yanına giderken, baktığı yere baktılar. Bir cıkıntının içinde ki küçük kablolu bombayı gördüler. Hira tekrar saatine göz attı. Ve hemen, "hadi ne yapacaksak yapalım. 5 dakika kaldı." diye bağırdı endişeyle. O sırada Adel'de hala ruhsuz gibiydi. Murat'ın hemen onun yanına gidip, "Adel Melek kendine gel. Sen bu değilsin. Sen İntikam Meleği'sin. Hadi, çok az bir zamanımız kaldı. O bombayı sadece sen etkisiz hale getirebilirsin." diye konuştu. Çünkü bomba imha ekibini çağırsalar yarım saatte ancak gelirlerdi. Ama onların sadece 5 dakikadan az bir zamanları kalmıştı.

Genç kız, bu sözlerle birlikte silkelenip kendine geldi hemen. Ve o bombayı yavaşça oradan alıp kablolarına baktı tek tek. Sarı, beyaz ve kırmızı renkte üç tane bağlanmış kablo vardı. Genç kız önce kırmızı kabloyu eledi. Ve düşünmeye başladı. Diğerleri ise merakla ona bakıyorlardı. Kerem ise dikkatle...

Beyazı da elemeyi seçti. Geriye sarı kablo kalmıştı. Başını kaldırıp bakışlarını Kerem'e yönlendirdi. O da seçtiği kabloyu anladı ve yavaşça başını aşağı yukarı salladı. Adel tekrar önüne dönüp sarı kablonun bağlantı yerine elini götürdü. Ve tam koparacakken bir şey fark etti. Sarı ve kırmızı kabloların bağlantı yerleri aynı yerde gibiydi. Gözlerini şüpheyle kıstı. Bu öyle hazırlanmıştı ki, fark etmek zor olurdu. Ama genç kız kolayca farketmişti. Çünkü o İntikam Meleği'ydi. Normalde böyle bombaları durdurabilmek için sarı kablolar kesiliyordu. Ama Kuzey zekilik yapıp neredeyse oyuna getirmek istemişti onları. Asıl kesilmesi gereken kabloyla, hiç kesilmemesi gereken kabloyu birbirine bağlamıştı.

Bu sebeple sarı kabloyu kesemezdi. Çünkü o zaman bomba patlayacaktı büyük ihtimal. Kırmızı kabloyla bağlantılıydı sonuçta. Ve o kablo hiç kesilemezdi. Kırmızı renk tehlike uyarısı veriyordu. Bu demekti. Geriye bir tek beyaz kablo kalıyordu. Elini oraya götürdü yavaşça. Diğerleri de neler olacağını beklemeye başladılar. Bombanın üzerinde ki süre sayacına baktığında sadece 3 dakikanın kalmış olduğunu gördü.

İNTİKAM MELEĞİ 2 Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang