12. BÖLÜM

2.7K 142 71
                                    

Mutluluğun çoğu zaman, tam dibimize kadar gelip, göz kırparak yanımızdan geçtiği çok olmuştur.

💮💮💮💮💮

Adel Melek üzerinde ki şaşkınlıktan zorla kurtuldu. Gözlerini yüzükten çekip Kerem'in gözlerine çıkardı. O ise genç kıza hâlâ beklentiyle bakıyordu. İkisi de çok kırılmışlardı bu yolda, çok acı çekmişlerdi. Adel bilmeyerek yapmak zorunda bırakılmıştı ama Kerem bilerek, sözleriyle kırmıştı sevdiğinin kalbini, yakmıştı canını. Ve şimdi de korkuyordu. Adel'in kendisini sevdiğini elbette biliyordu ve bunu gözlerinden de görebiliyordu. Ama, yine de teklifini red etmesinden, kabul etmemesinden korkuyordu.

Kerem, nam-ı diğer 'Şeytan' bir tek sevdiği kıza yeniliyordu, bir tek ona söz geçiremiyordu. Bir tek onu kaybetmekten korkuyordu. Ya şimdi de teklifini red ederse? Çünkü daha çok erken diye düşünebilirdi. Hem, böyle bir teklif de beklemiyordu zaten. Ama genç adam ne yapsındı? Artık Adel'den ayrı kalmak istemiyordu. Ve bunun için de tek çözümü bu olarak düşünmüştü. Haklıydı da aslında.

Çok şey yaşamışlardı onlar... Çok yara almışlardı... Çok acı çekmişlerdi... Bir gün yüzleri gülse, diğer gün o gülümsemeyi de almışlardı onlardan... Pek mutlu olamamışlardı... Hatta mutsuz oldukları gün sayısı daha fazlaydı... Oldukça fazlaydı hem de... Düşmanları bir türlü peşlerini bırakmamıştı... Hâlâ daha bırakmıyorlardı... Belki yine yorulacaklardı... Yeni düşmanlar eklenecekti belki de... Ama onlarda mutlu olmayı hak etmiyorlar mıydı? Ediyorlardı elbette. Hem de herkesten daha çok hak ediyorlardı mutlu olmayı.

Genç adam dikkatini karşısında duran güzeller güzeli kıza vermeye çalıştı. Ama onu baştan aşağı süzmeden de yapamadı. Giydiği elbiseyi başka bir zaman olsa asla giymesine müsaade etmezdi. Edemezdi. Ama kendisi vardı sonuçta yanında. Evet, Kerem şu an bu durumdayken bile kıskançlığını konuşturmadan yapamıyordu.

Genç kız daha ne düşündüğünü bile bilmiyordu. Karşısında ki bu adamı seviyordu. Hem de deliler gibi... E o zaman daha ne düşünüyordu ki? Yüzünde birden oluşan gülümsemeyle birlikte Kerem'e bakmaya başladı.

"Evet." şaşkınlıktan sesini daha yeni bulmaya başlamıştı. Bu yüzden genç adam da şaşkın bir bakışla, "efendim." dedi kendinden istemsiz bir şekilde. Tam duymamıştı çünkü. Genç kız gülümsemesini arttırarak, "evet." diye tekrarladı. Bu sefer sesi daha yüksek çıkmıştı. Ve tekrar;

"EVEEET." demesi bir oldu.

Kerem'de gülümsedi. Yüzünde akıl almaz bir gülümseyiş oluştu. Hemen yüzüğü kutunun içinden çıkarıp, yavaş ve nazikçe sevdiğinin sağ yüzük parmağına taktı. Hiç beklemeden de Adel'e birden sarılıp, eş zamanlı olarakta belinden sıkı bir şekilde tutarak havaya kaldırması bir oldu. Ve mutlulukla genç kızı kendi etrafından döndürürken, Adel'de sevinçli bir şekilde kollarını iki yana doğru açmıştı.

İkisi de çok mutluydular...

Umarlardı ki bu mutlulukları kısa sürmezdi...

Çünkü artık mutlu olmayı herkesten çok hak edenlerdi onlar...

Artık böyle bir yola çoktan imzalarını atmış sayılırlardı... Bunun için nikaha falan gerek yoktu şu an. Onların imzası AŞK'tı.

Şimdi ise ikisi bir olup, düşmanları alt etme zamanıydı. Ondan sonra elbet onlarda mutlu olacaklardı. Ve bu mutlulukta yakındı. Onlar inanıyorlardı...

İNTİKAM MELEĞİ ve ŞEYTAN yeniden birleşmişti... Bir araya gelmişlerdi tekrar... Artık onları kimse, hiç kimse, hiç bir güç durduramazdı... Onlar birlikte ve bir aradayken daha güçlüydüler... Ve artık hiç ayrılmayacaklardı. O gece birbirine söz vermişlerdi onlar. Birbirlerine daima güvenceklerine, ne olursa olsun birbirlerinden gitmeyeceklerine, birbirlerini bırakmayacaklarına, birbirlerini hep ve daima, daha güzel seveceklerine... Hepsine de söz vermişlerdi.

İNTİKAM MELEĞİ 2 Kde žijí příběhy. Začni objevovat