17. BÖLÜM

2K 122 39
                                    

MEDYA: Adel ve Kerem'in söyledikleri şarkı

💟💟💟💟💟

Hayat çatlak bardaktaki suya benzer; içsen de tükenir içmesen de. Bu yüzden hayattan tat almaya bak, çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.

💟💟💟💟💟

Arabaları barın önünde durdurup indiler. Erkekler valelere anahtarları verince de içeri girdiler. Kerem sıkıca kolunu dolamıştı Adel'in beline. Aynı zamanda da etraftakilere öldürücü bakışlarından eksik etmiyordu.

"Hoşgeldiniz efendim." diyerek onlara en güzel masalardan birine kadar eşlik etti garson. Etraftakiler ise hâlâ onlara bakıyorlardı. Tanıyanlar şaşkınlıkla bakarlarken, tanımayanlar da vardı tabi. Onlarda kızlara hayranlıkla bakıyorlardı. Bazı kızlarda erkeklere bakıyorlardı aynı bakışlarla.

Kerem artık dayanamayıp;

"Dönün önünüze!" diye bağırdı. Korkarak gözlerini çektiler. Çünkü İzmir'de de tanınıyorlardı onlar. O barda da öyle. Garson yanlarına yaklaşarak, "ne alırdınız efendim?" diye sordu. Ceren alkol diye atladığında hemen Murat, "hayır tabiki!" dedi ve garsona dönerek kızlar için meyve suyu isteyince, Enes ve Kerem'de onayladılar tabi. Adel kaşlarını çatarak, "O zaman siz de alkol alamayacaksınız!" diye atıldı itiraz istemeyen bir tonda. Kerem onda ki bu bakışları fark edince yapacak bir şeyinin olmadığını anladı ve herkese meyve suyu istedi. Genç kız ise zafer sırıtmasıyla birlikte önüne döndü.

Kerem tanıyordu sevdiği kızı. Eğer şu an, burada istediği olmazsa Adel'in, onun zıttına gideceğini biliyordu. Tanıyordu. Yapardı da. Eğer Kerem dinlememiş olup tersine gitseydi, Adel'de onun istemediği bir şeyi yapardı. Kısasa kısas yapmak onun işiydi sonuçta...

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar oturmaya devam ettiler. Yarın dersleri sabahtan değildi ne de olsa. Öğleden sonraydı. Oturdukları süre içinde erkekler, oturdukları masaya tek bir erkek bile yaklaştırmamıştı. Kızların da dans etmelerine bile izin vermemişlerdi. İstedikleri olmuştu. Bara gelmişlerdi. Ama bu kadardı işte.

Hepsinin de kanından kıskançlık akıyordu... Onlar ne yapsınlardı?

Bir süre sonra sahnede ki adam mikrofonla konuşmaya başladı.

"Şarkı söylemek isteyen varsa buraya alalım lütfen."

Hira'da hemen Kerem ve Adel'e bakarak;

"Siz söylesenize." diyince onlarda birbirlerine bakmaya başladılar kısa bir an. Ama daha sonra genç adamın birden, "yok, olmaz!" demesi bir oldu.

"Yaaa hadii, söyleyin iştee."

Bu sefer ki konuşan da Ceren'den başkası değildi. Adel'de sevdiği adama bakınca, "hiç bana öyle bakma güzelim. Burada olmaz! Sana bakan falan olur, birinin cesedi çıkar sonra!" dedi Kerem. Genç kız gözlerini devirirken, Murat, "ne olacak abi yaaa. Sende yanında olacaksın zaten." dedikten sonra Adel konuştu bu sefer.

"Tamam boşverin yaa. Israr etmeyin." diyerek kollarını kucağında birleştirip önüne döndü hemen. Kerem işte dayanamazdı onu üzmeye. Kalbini kırmaya. Şimdi bile kırıldığını biliyordu. O yüzden kabul etti. Kendi kabuğuna çekilmek istedi ve ayağa kalkarak Adel'in de kalkması için elini uzattı. Genç kız gülümseyerek elini verdi ona ve ayağa kalktı. Sahneye doğru yürürlerken birden genç adamın yanağından öptü. Sahneye çıktıklarında, etraftakiler alkışlamaya başlamışlardı bile.

İNTİKAM MELEĞİ 2 Where stories live. Discover now