3.2

18.6K 995 340
                                    

Takip edip, bol bol yorum yaparsanız çoook mutlu edersiniz beni.

Valizlerimi sürmeyi bıraktım ve Muğla'nın havasını içime çektim. Fazla güzeldi burası. İstanbul'un kalabalığından uzak, daha sessizdi. Valizlerimi zar zor taşıyordum, resmen ezitetti ama az kalmıştı. Biraz daha sabırdı.

Yanıma iki valiz, bir sırt çantası almıştım. Eşyalarım anca sığmıştı. Aslında bir çoğu sığmamıştı bile. Zaten bir valizi ve diğer valizin yarısını kıyafetlerim kaplıyordu. Çanta ve ikinci valizde kalan boşlukta ise önemli eşyalar, makyajlarım falan vardı.

Fakat beni şuan Muğla'da olmamdan daha çok heyecanlandıran bir şey vardı. O da, beni Özgür'ün alacak olmasıydı.

Kafayı yiyecektim!

Gözlerimi etrafta gezdirirken, gözlerimiz birleşti. Uzak mesafeden bile seçilen koyu kahve gözleri, birkaç saniye yeşil gözlerimde oyalandı. Ardından baştan aşağıya süzdü vücudumu. Yavaş yavaş kış
geldiği için üzerimde siyah, bol bir kot pantolon vardı. Üzerime ise hafif esse de umursamadan siyah, kolsuz bir bluz giyinmiştim. Siyah kabanım ve spor ayakkabılarımla kombinimi tamamlamıştım. Koyu tonlar kesinlikle favorimdi.

Özgür'ü süzmeye başladım. Üzerinde beyaz bir gömlek giymiş, ilk iki düğmesini açık bırakmıştı. Altında ise siyah, dar bir pantolon vardı. Siyah ceketi ile çok hoş gözüküyordu. Yüzündeki gülümseme, gözlerini kısacak cinstendi. Tabii beni de bitirecek cinsten.

Karşılık olarak gülümsedim. Hint dizilerindekiler ile kapışabilecek olan bakışmamızı Özgür bozup bana doğru gelmeye başladı.

Adam çok yakışıklıydı. Düşüyordum. Ölüyordum. Bitiyordum. Kafayı yiyecektim.

Yanımda durduğunda, hafif kendimi toparladım. Gülümseyerek yüzüne baktım. O ise yüzüme ufak bir bakış atıp, kollarını belime sarıp beni kendine çekti.

Sarılıyorduk anam!

Birkaç saniye put gibi kalsam da ardından bende tek kolumu beline sardım. İyi bari, kolumuz beline yetişiyordu. Diğer kolumu da, belindeki kolumun hafif yukarısına sardım.

Onun kafası, çenesi omzuma gelecek şekilde duruyorken; ben ise kafamı göğsüne gömüp kokusunu içime çektim.

Kokusu çok farklıydı, sanki birçok şeyi içinde barındırıyordu. Ev gibi, yuva gibi kokuyordu.

Vatan gibi kokuyordu.

Umarım kalp atış seslerimi duymuyordur. Duyuyor mudur? Adam komutandı sonuçta, özel yetiler falan?

Saçmalama Beyza. Adam süper kahraman değil, asker.

Derin bir nefes çektim ve ayrıldık. Ses tonu nasıldı acaba? Hiç aramalar dışında sesini duymamıştım ve aramalar sesimizi fazlasıyla değiştiriyordu.

Gülümseyerek yüzüme baktı. "Hoş geldiniz avukat hanım."

Gözlerimin irileşmesini engellemeye çalıştım. Sesi çok farklıydı. Hem nahif, hem kalındı. Anlatılmazdı. Adamın her zerresi mükemmeldi.

"Hoş bulduk komutan bey."

Valizlerime uzanacağım sırada elimi tutarak aşağıya indirdi.

Eli elime değdi.

Değdi eli elime.

Elime değdi eli.

Komutan | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin