4.9

7.3K 405 142
                                    

Medya: Beyz

Sabaha kadar uyumamıştım. Özgür kucağımda ağlarken uyuya kalmıştı fakat ben gözümü dahi kırpmamıştım. Gece boyunca yüzünü izlemiştim.

Bir ara uykusundan aniden ağlayarak uyanmıştı. İçim acısa da ses etmemiş, saçlarını okşayarak geri uyutmuştum onu.

Yüzündeki izleri izlemiştim en çok. Saç diplerinden, kaşına kadar uzanan o yara izini okşamıştım, hâlâ okşuyordum. Gözünün altındaki morluklara öpücük kondurmuştum.

Normalde hafif bir uykusu olmasına rağmen uyanmamıştı. Yorgundu, belliydi.

Saat sabah beş veya altı sularıydı. Güneş yavaş yavaş doğuyordu. Hafta sonu olduğundan boş günümdü.

Özgür birkaç mırıltı çıkarttığında uyanacağını anladım ve hızla elimi yara izinden çektim. Yavaşca ayağa kalktığımda, kucağımdaki kafası yatağa düştü.

Özgür birkaç mırıltı daha çıkartıp gözlerini ufak ufak açtı. Tam olarak açamadı, gece boyunca ağladığından dolayı gözleri yanıyor olmalıydı.

Kafasını kaldırıp kısık gözleriyle bana baktı. Sonrasında nerede olduğunu hatırlamış olacakki yatakta doğruldu.

Birkaç saniye sonra tamamen ayağa kalktı. Biz boş boş bakışırken içeriden bir ses geldi. Büyük ihtimalle tuvalete kalkmışlardı.

Adım seslerinin odama yöneldiğini fark edince hızla Özgür'ü dolap ve duvar arasındaki boşluğa ittim. Odanın kapısındaki biri orayı göremezdi. Zaten Özgür'ün sığabileceği başka bir yer de yoktu.

Kapı açıldı ve içeriye Hande girdi. Beni ayakta görünce elindeki yastıklarla durdu.

"Bunları getirmiştim de,uyanık olmanı beklemiyordum," dedi ve yastıkları koymak için dolaba yöneldi. Dolabımdaki ufak bir kısmı yastık, çarşaf gibi şeylere ayırmıştım.

Hızla yastıkları elinden aldım. "Ben koyarım canım yorulma sen," dedim gülümseyerek.

"Ne yorulacağım be?" deyip yastıkları elimden geri almaya çalıştığında yastıklarla onu itekledim.

"Yavrum zaten üstümü değiştirecektim, çık şimdi sen," dediğimde 'sen de bir haller var' dermiş gibi bakıp odadan çıktı.

Yastıkları yatağın üstüne attım ve derin bir nefes aldım. O ara Özgür de dolabın arasından çıkmıştı.

"Çık git evimden," dedim direkt olarak. Ofladı. "Oflama bana!"

"Beyza dur Allah aşkına, az özlem gidereyim."

"Pardon? Özgür sen o özlemini gidermek için daha çok beklersin ya."

"Beyza yaptım bir hata, farkındayım. Özür de diledim. Daha ne yapayım?"

Güldüm alayla. "Her şey bir özürle düzelmez, her yaraya yara bandı yapıştırılmayacağı gibi."

Bir şey diyemedi, sustu. Aynı benim o gün sustuğum gibi sustu.

Ona kırgın veya dargın olmadığımı söylemiştim ama kırgındım. Çok kırgındım hem de. Ben içimde Özgür'e olan kırgınlığımı da abartmıştım. Her duyguyu abartan ben, bunu da abartmıştım.

"Tamam gideceğim. Ama son bir şey var söyleyeceğim; görev bugün. Ölüm var, kalım var. Dönüp dönemeyeceğim belli değil. Hakkını helal et."

Komutan | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin