3.5

18.3K 1K 351
                                    

Geçmiş olsun Türkiye'm ❣️

Umarım hepiniz iyisinizdir, yakınları enkaz altında kalanlar varsa sabır diliyorum.

Deprem telaşı falan derken olmamış veya kısa olabilir. Lütfen anlayışla karşılayın, kafam pek yerinde değil.

Yorumlarınızı bekliyorum <3

Kafamı hafif oynattım olduğum yerde. Uyku ve uyanıklık arasındaydım. Bilincim açıktı ama gözlerim kapalıydı.

Saçlarımdaki eli hissedebiliyordum, saçlarımı okşuyordu. Bir yandan da ufak ufak mırıldanan bir ses zihnimi dolduruyordu.

"Çok güzelsin.." diyordu. "Kıyamayacağım kadar güzelsin. Saçların da yumuşacık. Uyurken bile güzelsin. Dün ağlarken nasıl içim gitti biliyor musun? Onca şeye katlanan benim canımı, gözyaşların acıttı."

Sustu birkaç saniye o ses. Ardından tıslar gibi konuştu. "Hay sikeyim neden bu kadar güzelsin?"

Gözlerimi ağır ağır açtım. Başımda dikilen Özgür, saçlarımdaki eli ve
kafası kucağında olan bir adet ben.

Kafamı kucağından kaldırıp yüzüne bakmaya başladım. Kal gelmiş gibi bana bakıyordu o da. Kucağına geri yatma isteği doğdu içimde o an.
Napayım ama yani şimdi? Kucağı da rahattı. Ben, kocam ve kucağı kocaman bir aileyiz.

"Özgür, napıyorsun?" dedim suratıma eşek sikiyormuşum gibi bakan adama. Asıl benim onun suratına öyle bakmam lazımdı. O neden öyle bakıyordu?

"Duydun mu?"

Kafamı salladım. Başını elleri arasına aldı. Birkaç saniye başını avcu arasında sıkıştırıp, ovaladıktan sonra bana döndü.

"Rüyaydı hepsi. Unut, rüyanda gördün."

Kaşlarımı çattım. "Rüyamda görsem duydun mu diye sormazdın."

Kafasını salladı. "Tiyatro," dedi ellerini şıklatarak. "Tiyatroya hazırlanıyordum."

Yüzüne mal gibi baktım. "Özgür sen askersin."

Ofladı. Tekrar ağzını açacaktı ki elimi kaldırıp susturdum onu. Bahanelerini dinlemek istemiyordum.

Çaktırma heyecanlandığını kızım.

Güldüm. "Ne zaman nikah tarihi alıyoruz?" dedim şakaya vurarak.

Gülmedi. Bende gülmedim. Benden hoşlandığı hakkında zaten şüphelerim varken, dedikleri neredeyse emin olmamı sağlamıştı.
Ama ben her zaman derdim; karşılıklı aşk yoktur.

Ben ona aşık olursam, o bana aşık olmazdı. İnancım bu yöndeydi ve beni kimse buna inanmaktan vazgeçiremezdi.

Bir saat sonra

Evde canım sıkıldığı için Özgür'ü ikna etmiştim. Onunla birlikte askeriyeye gidiyorduk.

Yiğidim olmasaydı birkaç çıtır kesebilirdim belki.

Bugün eğitim olacakmış. Katılmak için Özgür'e götümü yırta yırta yalvarmıştım. Eşya bakmaya yarın gidecektik ve ben bugünümü de evde geçiremezdim. Sıkıntıdan patlıyordum kocamı beklerken.

Özgür beni fazla zorlamayacaktı tahminimce. Umarım öyle olurdu yani.

Arabayı park ettiğinde beraber indik. Askeriyenin içine girdiğimizde kitaplarda okuduğum gibi şaşkın bakışların falan bize döndüğü yoktu. Yoksa daha önce birilerini getirmiş miydi buraya?

Aklıma dolan düşünceler ile başımı iki yana salladım. Kafamdaki düşünceleri atmam lazımdı.

İlk önce onun odasına geçtik. Eğitime daha yarım saat varmış. Biraz oturacaktık.

"Çay, kahve?" dedi masanın başındaki koltuğa otururken. Bende masanın diğer ucundaki iki koltuktan birine oturmuştum.

"Çay," dedim yalnızca.

İki koltuğun ortasında minik bir sehpa vardı. Onun oturduğu koltuğun hemen arkasında büyük bir Atatürk tablosu vardı. Atatürk'e birkaç saniye baktım. Severdim Atam'ı, sevmeyeninde beynini sikerdim.

Atatürk'ün tablosundan çektim bakışlarımı. Odanın sol tarafında kalan pencereden vuran güneş yüzüme vuruyordu. Ulan kış ayında güneş mi olurdu?

Masanın üzerindeki telefonundan bir numarayı aradı.

"İki çay getirir misin abi?" dedi. Birkaç saniye karşı tarafı dinledikten sonra, "Eyvallah abi." diyip kapattı telefonu. Masa fazla düzenliydi, bu düzen bana çoktu. Masanın kenarında düzenli bir şekilde duran dosyalardan, en üstteki dosyayı aldı. Önüne çekti ve içini açıp göz gezdirmeye başladı. Bir yandan da benle konuşuyordu.

"Beyza, buradaki adamlar kadın yüzü görmüyor. Görselerde bunlar asker kadınlar yani yüz bulamıyorlar. Yani, biri gelip de sana yavşamaya kalkarsa iflahını sikerim."

Artık küfür etmeyi sorun olarak görmüyordu. Ben ondan çok ediyordum çünkü. Sabah iki el pubg atayım derken adamlara fena sövmüştüm. Özgür bana cin görmüş gibi bakmıştı. Sonrasında zaten benim o hallerimi gördüğü için, o da rahat rahat küfür etmeye başlamıştı.

"Belki ben istiyorum konuşacak biri. Kaslı kaslı böyle."

Önündeki dosyada olan bakışları bana döndü yavaş yavaş. "Kaslı biri mi arıyorsun? Karşına bak."

Karşıma baktım. Atatürk'ten bahsetmediğine göre sanırım kendinden bahsediyordu. Kafam karıştı. Bir Atatürk tablosuna bir ona bakıyordum. Özgür de bakışlarımı fark edip arkasına baktı. Ardından hiddetle bana döndü.

"Kendimden bahsediyorum!" dedi bir anda.

"Ben belki senin kaslarını istemiyorum. Belki bana çıtır lazım. Böyle yirmi beşlik çıtır."

Amacım onu sinirlendirmek veya başka bir şey değildi fakat o yine de sinirlenmişti. Amacım tamamen onu kıskandırmaktı ve tipine bakarak kıskandığını anlayabiliyordum.

"Bende yirmi yedilik çıtırım. Çok fark yok bence." dedi dudağını bükerek. Hem sinirli hemde tatlıydı. Kalbime de zarardı.

O an kapı tıklandı. Özgür'ün verdiği gir komutu ile tahminimce kırklı yaşlarında olan bir adam odaya girdi ve çayları masaya bıraktı. Çıkarken bana ve Özgür'e tebessüm etmişti.

On dakika kadar oyalandık ve çaylarımızı içtik. Ardından Özgür odadan çıktı ve benim için ayarladığı kıyafetleri giyindim. Eğitimde bunları giymek gerekiyormuş sanırım.

Odadan çıktım. Özgür zaten beni direkt kapının önünde bekliyordu. Bakışları bana döndü, süzdü birkaç saniye. Gülümsedi ardından.

Yanıma vardım ve etrafımda bir tür döndüm. "Çok güzel oldu bence."

Kafasını salladı bana katıldığını söylemek istercesine. "Sana her şey yakışır zaten." dedi. Mırıldansa da duymuştum. Artık başlardaki gibi şaşırmıyordum. Sürekli iltifat ediyordu çünkü.

Beraber merdivenlerden indik. Bir kapıdan girerek tahminimce askeriyenin arka tarafında olan bahçe tarzı bir yere çıktık.

Büyüktü burası. Duvar köşelerinde parkur tarzı şeyler vardı. Bahçenin bir kenarında ise üst üste dizilmiş araba tekerlekleri vardı. Hemen yanlarında ise halatlar bulunuyordu.

Bahçeye girdiğimiz anda sıra hâlinde dizilmiş askerlerin bakışları bize döndü. Göz gezdirdim öylesine. Arada çok yakışıklılar da vardı.

Bismillahtı!

Oy verirseniz mutlu olurum.

İnstagram: hasan.bunlar.ciddimi
Tiktok: bcywattpad

Komutan | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin