5.0

8.9K 456 174
                                    

Medya: Hande

Özgür'den

Gözümü dürbünden çekip yanımdaki  Aydın'a baktım. Bana sabırsızlıkla bakıyordu.

"Komutanım daha ne kadar bekleyeceğiz?" diye sordu Aydın. Göz ucuyla biraz daha aşağımızda kalan küçük sağlık ocağına baktım. Terk edilmiş bir köydü burası. Tek tük evler, küçük bir sağlık ocağı ve köyün üç yüz  metre kadar ilerisinde bir okul vardı. Kimse yaşamıyordu artık burda.

Sağlık ocağını uzun süredir inceliyorduk. Arkasında ve önünde değişmeli nöbetler tutan yaklaşık on kişi vardı. Bazen dışarıya çıkıp çay içenler oluyordu, onların biraz daha üst mertebede olduğuna emindim.

Tahminimce otuz veya otuz beş kişi vardı, otuz beş kişilik it sürüsü.

"Bekleyeceğiz biraz daha Karaer, şimdi değil. Az kaldı." dedim yanımda sabırsızca kıpırdayan Aydın'a

"Ama komutanım zaten iki gündür bekliyoruz. Avcumun içi kaşınıyor." dediğinde gülümsedim.

Hepimiz vatanımıza aşıktık ama Aydın'ın aşkı başkaydı. Aydın, babasını vatan uğruna kaybetmiş bir çocuktu. Babasının yarım kalmış görevini kendi içinde tamamlamaya çalışıyordu.

"Sabret biraz daha," dedim. İsteksizce kafasını salladı.

Arkamdan gelen çıtırtıyla hızla arkamı döndüm. Tam silahımı doğrultacaktım ki Göksun olduğunu görünce rahat bir nefes aldım.

"Komutanım, on beş dakika içinde kapıdaki adamlar yarım saatliğine yemek yemek için içeriye geçecekler, iki gündür yaptıkları gibi. On kişilik grup içeriye geçince dört kişi çıkacak dışarıya, tedbir amaçlı. Bu da bizim işimizi kolaylaştıracak, en azından binaya girme konusunda."

Göksun'dan aldığım bilgilerle dürbünü tekrar kaldırıp eve baktım. Kulağımdaki kulaklığa basarak "Açelya," dedim.

"Emredin komutanım,"diyen sesini duyduğumda direkt komutları vermeye başladım. "Evin önüne üç, arkasına bir kişi olacak şekilde yerleşecekler büyük ihtimalle. Arkadaki adam sen de. Onu olabildiğince sessiz bir şekilde halledip, sağlık ocağının sol tarafındaki kapısının önünde bekle. Atakan yanına gelecek." dedim. Atakan sol taraftaki kapının biraz ilerisindeki ağacın dibinde yatmıştı, eğilimli bir arazi olduğu için sağlık ocağından bakan bir kişinin onu görmesi çok zor bir ihtimaldi.

"Tamamdır komutanım," dedi Açelya. "Adamı halletmek için benim komutumu bekle, sakın kendi başına hareket etme." diye de son uyarımı yapıp Aydın'a döndüm.

"Aydın sen benimle geleceksin, Atakan ve Açelya içeriye girdikleri anda biz de ön kapıyı halledip içeriye gireceğiz. Yemek için hepsi üst katta çıkacak. Bu yüzden biz içeri girene kadar Atakan ve Açelya bir zarar görmeyecektir. Eğer alt katta birileri olursa Atakan ve Açelya sessizce halledecektir." deyip ardından Göksun'a döndüm. O keskin nişancımızdı. 

"Göksun eğer kapıdaki adamlar bizi fark ederlerse sendeler. Zorunda kalmadıkça sıkma, fark edilmeyelim." dediğimde ikisi de kafalarını salladılar. Kutay ve Okan ise Açelya'nın yanındalardı ama Açelya ile birlikte hareket etmeyeceklerdi, kaçan biri olursa diye orda duracaklardı. Sadece Kutay'ı veya sadece Okan'ı bırakmak içime sinmemişti. Beraber olmaları en iyisiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Komutan | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin