4.7

7.7K 495 244
                                    

Medya: Özgür

Bu bölümde ithalik yazıyla yazdığım hiçbir cümleyi unutmayınız lütfen.

Birkaç saniye sonra fark ettiğim şey, hemen yan tarafımdaki arabanın Özgür'ün arabası olduğuydu.

Ben dikkatle onun arabasına bakarken, göz göze geldik. Hayır, ağlamayacaktım. Gözüm bile dolmayacaktı. Emindim.

Ona öylesine boş bakıyordum ki, sanki bir yabancıya bakıyordum.

Sahi, o artık tanıdık mıydı? Onu tanıyabilir miydim? Bakışları bile bir yabancıya aitti sanki.

Ona olan bakışlarımda hiçbir duygu yoktu. Bundan sonra benden hiçbir duygu kırıntısı beklemesindi zaten.

Kızgın değildim, kırgın değildim, üzgün, sinirli, hiçbiri değildim. Hiçbir şey hissetmiyordum. Duygularım bir anda yok olmuş gibiydi. Onun yüzündendi. Her şeyin suçlusu o'ydu.

O bana anlamadığım bir şekilde bakıyordu. Pişman mıydı, değil miydi bilmiyordum. Gerçi pişman olsa da bu saatten sonra benim için hiçbir şey değişmezdi.

Bakışlarında ayırt edebildiğim bir tek şey vardı; o da özlemdi. Beni, bizi özlemişti.

Arkadan gelen korna sesiyle irkilip önüme döndüm. Yeşil ışık yanmıştı.

Arabamı haraket ettirirken Özgür hâlâ bekliyordu. Onun arkasindaki arabalarda korna çalıyordu ama pek umurundaymış gibi değildi.

Özgür'ün arkasındaki arabadan dört kişinin indiğini gördüm. Erkeklerdi ve belalı tiplere benziyorlardı. Kavga çıkartmak için indiklerine emindim.

Durup durmamak arasında kaldım. Tam duracaktım ki son anda onun buna deymeyeceğine kanaat getirdim. Ne yaparsa yapsındı.

Dayak yiyeceğini düşünüyordum. Asker olması bir şey değiştirmezdi. Çok dalgındı, yoldan geçen herhangi birinden bile dayak yiyebilecek durumdaydı. Adamlarda yapılı olduklarından Özgür'ün işi zordu.

Arabayı biraz daha hızlandırdım. Hemen ordan uzaklaşmam gerekiyormuş gibi geliyordu. Hiçbir şey hissetmediğimi savunsam bile kalbim sıkışıyordu.

Çalıştığım yere varınca ilk uğradığım yer tuvalet olmuştu.

Birkaç saat sonra

Arabayı sürerken kusmamak için kendimi zor tutuyordum. Öğlen birkaç kez kusmuştum midem çok bulanıyordu.

Saat akşam 7 sularıydı. Eve varmak üzereydim. Hava esiyordu, açık olan camdan içeriye rüzgar vuruyor, saçlarımı uçuşturuyordu.

Muğla çok güzeldi fakat onsuz çekilmiyordu. Muğla onsuz güzel değildi.

Eve vardığımda arabayı park edip indim. Apartmandan içeriye girip evimin olduğu kata çıktım. Kapıyı çaldığımda, açan kişi babam olmuştu.

Gülümseyerek "Hoş geldin kızım," dediğinde bende gülümsemek için kendimi zorladım.

"Hoş buldum," dedim. Ayakkabılarımı çıkartıp içeriye girdiğimde kapının yanındaki valizi ve iki çantayı gördüm.

"Baba bu ne?" diye sorduğumda babam sanki bunu sormamı bekliyormuş gibi direkt cevapladı beni.

"Maalesef Eskişehir'e geri dönüyoruz. Kafede bir problem çıkmış, halletmemiz lazım."

Komutan | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin