《 40. Bölüm 》

393 50 1
                                    


Selamın aleyküm kar çiçeklerim 🙋‍♀️

Sembolümüzü alabilir miyim ❄

Keyifli Okumalar...

Sonsuza Dek / Ebru Gündeş

[ Demir'den ]

Bazen korkuyorum. Bir insanı kaybetmekten ölesiye korkuyorum hem de. Onun için neleri göze alabileceğimi düşündüğümde sınır bulamamak beni korkutuyordu. Çok tehlikeli bir sevgiydi, bağımlılıktı. Onsuzluk diye bir şey düşünmek bile beni öldürürdü.

Güneş'im, hayatımın ışığı. O benim olsun; isterse yar olsun isterse yara. Ondan gelecek her şeye razıyım ben. Kahrını da çekerim, lütfuna da ölürüm. Safirimden gelen her şey başım üstüneydi. Onun karşısında boynum kıldan inceydi her konuda.

Hep en çok sevenler kaybeder derler, ben buna katılmıyordum. Ben Güneş'imi her şeyden çok seviyordum ama sevgi arsızı bir insan değildi aksine aldığı sevginin üzerine çıkmak isteyecek kadar bonkör ve gönlü genişti. Gönlüne kurban olduğum.

Onu gördüğüm günden beri hayalini kurardım. Hayallerimde bile bana karşı bu kadar sevgi vereceğini düşünemezdim çünkü ben bu sevgiyi hak edecek biri değildim ama benim meleğim çok güzel seviyordu. Kalbini, gözünü kırpmadan bana veriyordu. Şimdi karşısında diz çökmüş ona ömrümü sunarken şüphe dahi etmeden ömrünü bana verdi.

Yoluma yoldaş canıma can olmayı kabul etmişti. İkimizin bağının sembolü olan yüzüğü titreyen ellerle çıkarıp narin parmaklarına takarken gözlerimin bulanıklığından net göremiyordum. Yüzük beyaz teninde ışıldarken eğilip dudaklarımı parmaklarına bastırıp derince soludum. O benim yuvamdı, evimdi huzur bulduğum mabedimdi ve en güzeli de benimdi.

Çevremizde alkışlayan insanları umursamadan kalkıp kollarımın arasına kuş gibi titreyen bedenini aldığımda başını hemen boynuma gömüp kollarını sıkıca sardı belime. Aldığı nefes boynumu yalayıp geçerken saçlarının mis kokusunu içime çektim. Çiçek gibi kokuyordu, kardelenim.

Çalan şarkıyı kulaklarımın uğultusu geçtiğinde anca duyabilmiştim. Olduğumuz yerde usul usul sallanmaya başladığımda Güneş'im hiç ikiletmeden bana ayak uydurdu. Huzur buydu, huzur Safirimdi. Derince bir iç çekip hayallerimden daha güzel olan sevgilimin alnına buse bırakırken "Seni seviyorum Safirim." Dedim boğuklaşan sesimle.

Hala titriyordu sesim. Buna engel olamıyordum, olmak da istemiyordum. Az değildi dört yıldır sevdiğim kadını geleceğim yapacaktım. Heyecandan bayılmadığım için şanslıydık. Meleğim başını kaldırıp güzel gözlerini gözlerime sabitlediğinde ısırdığı küçük kırmızı dudaklarına bakmamak için uğraştım. Bu kadın benim imtihanımdı, en güzel imtihanım.

Yüzünde tarifi olmaz bir ifade oluşurken "Sana aşığım iki gözüm." Dedi o mest olduğum sesiyle. Bana durmadan konuşsa, bir şeyler anlatsa bıkmadan o eşsiz melodili sesini dinlerdim. Huzur veriyor, heyecanlandırıyor, dinginlik veriyordu. Ellerinden tutup şarkının son kısmında geri çekilip dönmesini sağladığımda kıkırdayarak evine göğsüne sığında yüzümde gülümseme oluştu.

Gülüşüne öldüğüm.

Beraber yürürken ileride manzaranın karşısına denk gelecek şekilde kayalardan birine oturduğumuzda sırtımı kale duvarına verip onu da üzerime yarı uzanır şekilde çektim. İtirazsız bana sığınmasına gülümserken İzmir'in güzelliğine ondan daha güzel bir manzarayla eşlik ediyordum.

KAR ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now