《 41. Bölüm 》

403 47 0
                                    


Selamın aleyküm kar çiçeklerim 🙋‍♀️

Sembolümüzü alabilir miyim ❄

Keyifli Okumalar...

Okulumun tatil edilmesi üzerine İstanbul'a evime gelmiştim. Son sınavımın ardından aldığım evlilik teklifi mutluluktan ağlatırken hemen ardından sevdiğimin yaşadıklarından bir parça da olsa öğrenmek üzüntüden ağlamama neden olmuştu. Ama ne olursa olsun bu kadar güzel kalpli ve güçlü bir adama aşık olduğum için kendimle gurur duyuyordum.

Bir hafta boyunca İzmir'de Demir ile gezmiş hiç görmediğimiz yerlere gitmiştik. Birçok turistik yere yıllardır orada yaşamamıza rağmen ikimizde ilk defa gitmiştik resmen. Yüzüğümü elimden bir saniye bile çıkarmazken her baktığımda iç çekiyordum. O kadar güzeldi ki.

Şatafatlı ve abartı şeyler sevmediğimi bildiği için taşı normal bir boyuttaydı ne küçük ne büyük ancak taşın etrafını saran yapraklar ve üzerine işlenen kardelen desenleri o kadar güzel görünüyordu ki. İçerisinde yazan 'İki gözüm' ve 'Safirim' yazıları mest olmama neden olmuştu.

Her detayı ile öyle güzeldi ki boş kaldıkça elime bakıp mutlulukla kalbime bastırıyordum sanki yüzüğe sarılıyormuş gibi. Bu sadece bir yüzük değil sevdiğim adamın kalbiydi, ömrüydü elbette çok değer verecektim.

İstanbul'a gelişimin üçüncü günüydü ve Demir her gün çok özlediğini söyleyip sitem ediyordu bensiz bu kadar uzun süre kalamayacağını söylüyordu. Onun dediklerine ne kadar gülsem de bende onu çok özlemiştim daha ilk günden. Odamda ki kitaplığımı düzenlerken bile aklımdaydı baksanıza.

Başka bir kitabımı alıp tozunu alırken çalan telefonumun zil sesiyle yatağımın üzerinden alıp baktığımda 'İki gözüm arıyor' yazısı gülümsememe neden oldu. Hemen açıp "Efendim?" dediğimde "Efendin sana kurban olsun." Demesi güldürmüştü. Derince iç çekişini duyarken "Ne yapıyorsun meleğim?" sorusuyla beraber bende elimde ki kitabı rafa koyup "Kitaplığımı düzenliyordum canım, sen ne yapıyorsun?" diye sordum.

Demir gülümseyerek "Şirketteyim çalışıyorum, mola vermek sesini duymak istedim." Dediğinde heyecanla çarpan kalbimin üzerine elimi koydum. Sessizliğimi fırsat bilip "Meleğim aslında ben bir şey soracağım." Dediğinde sesinde ki ciddiyet merak etmeme neden oldu? "Sor canım."

"Annem artık aileler tanışsın, yavaştan niyetimizi belli edelim de bir adını koyalım diyor." Dediğinde bunu dün Aysel teyze arayıp bana söylediği için zaten biliyordum. Aysel teyze söylediğinde annemle konuşmuştum ve haftaya Cumartesi günü bir yemek yiyelim hep beraber demişlerdi.

Rahatça yerde ki halımda otururken "Dün Aysel teyze arayıp bana da söylemişti zaten annemle konuştum bende." Dediğimde Demir heyecanla "Ne dedi?" diye sorunca güldüm. "Daha erken okul bitmeden gerek yok dedi." Diyerek biraz uğraşmaya karar verdiğimde Demir büyük bir hayal kırıklığı ile "Ne? Daha üç yıl daha mı?" dediğinde dudaklarımı gülmemek için birbirine bastırdım. "Beklemez misin üç yıl daha?"

"Demir derin bir nefes alırken "Bırak üç yılı bir ömür beklerim ben seni ama bir an önce benim ol istiyorum be güzelim. Çok şey mi istiyorum?" dediğinde yüzümde tarifsiz sırıtmayı silemiyordum. Sesli bir şekilde gülerek "Şaka yaptım sevgilim sakin ol, annem haftaya Cumartesi hep beraber bir yemek yiyelim dedi. Aysel teyzeyi bugün arayıp söyleyecektim ama sen söyle istersen." Dediğimde rahatladığını buradan bile anladım.

Muzip bir sesle "Bu şakanın bedelini ödeyeceksiniz küçük hanım biliyorsun değil mi?" dediğinde gülümseyerek "Ödeyelim bakalım." Dedim. Bir süre daha sohbet ettikten sonra toplantısına gitmek zorunda olduğundan kapatmıştık. Az öncekine göre daha enerjik bir şekilde kitaplarımı düzenlemeye döndüğümde arkada çalan 'Sonsuza Dek' şarkısı ile yerimde kımıldanıyordum.

KAR ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin