《 26. Bölüm 》

473 44 48
                                    

Selamın aleyküm kar çiçeklerim

Sembolümüzü alayım buraya lütfen

Multi: Demir Han Gündoğan

Keyifli okumalar...

<3

Hayal kırıklığı öyle büyük bir yaraydı ki insanların sadece kalbini değil; umudunu, güvenini, inancını ve hayallerini de aynı anda kırardı. İçimde Demir'e verdiğim yerin büyüklüğü ile sanki yeni yüzleşiyordum. Onu başka bir kadınla yan yana görmek kalbime amansız bir sancı saplanmasına neden olmuştu.

Koşarak geldiğim yer deniz kenarında ki bir kayalıkta son bulmuştu. Adımlarım kayanın birinin üzerinde son bulmuş, gözyaşlarımı tutamaz hale gelmiştim. Ona sarılmıyordu Demir bunu gördüm ama kendisine başka niyetle bakan bir kadının sarılmasına neden müsaade etmişti ki. Bu ümit vermek değil midir?

Bana onca güzel söz söylemiş, huzurlu anılar bırakmışken böyle bir şeyle karşılaşmak şoka girmeme neden oldu. Soğuktan korunmak için daha da sıkı kendime sarılırken adım sesleri duyduğumda başımı kaldırıp baktım. Demir yanıma benim gibi oturmuş pişman gözlerle beni izliyordu.

Yüzüne bakmadan tekrar başımı dişlerime sardığım kollarımın üzerine bırakırken içimi çekerek ağlamaya devam ettim. "Çiçeğim ağlama, senin göz yaşına kurban olurum yapma. Öyle sandığın gibi bir şey yok anlatayım bir dinle." Dediğinde derin bir nefes aldım. Onu dinleyecektim zaten çocuk değildim neden o kadına müsaade ettiğini bilmek istiyordum. Demir büyük bir şey olmasa buna müsaade etmezdi biliyorum ama onu başka bir kadınla görmek canımı acıtmıştı.

Başımı kaldırmadan boğuk bir sesle "Anlat sen dinliyorum ben." Dedim burnumu çekerek. Bana biraz daha yaklaştığını hissettim ama başımı yine de kaldırmadım. "Yüzüme bakmayacak mısın?" dediğinde omuz silktim cevap vermek yerine. "Otele girdiğimde adamın biri Selin'e tokat attı." Dediğinde başımı hızla kaldırıp yüzüne baktım ıslak gözlerle.

"Nasıl tokat attı?" kim bunu neden yapar, hangi hakla? Bana daha da yaklaşırken çekinircesine elini yanağıma götürüp göz pınarlarımda ki ıslaklığı silerken "Baya vururken gördüm. O sırada o kişinin Selin ya da nefret ettiğim birisi olmasının önemi yoktu. Bir kadındı ve o kendine erkek diyen it soyu yüz bulamadığı için ona tokat atmış, dokunmaya çalışmış. Bende dayanamadım adamı iyi bir benzettim. Selin'e de odasına kadar eşlik ettim ama odası ile odam karşılıklıymış bilmiyordum. Sen gördüğünde teşekkür edip çok korktuğunu söyleyerek ağlayıp birden sarıldı. Ben daha itemeden sen geldin. Ucuz bir dizi sahnesi gibi dinlemeden de kaçtın." Dedi sitemle.

Onu dinlerken sinirlenmiştim. Kendisini reddettiği için bir kadına zor kullanıp dokunmaya çalışmak çok alçakça bir tavır. Her kim olursa olsun bunu hak etmezdi. Demir en iyisini yapmıştı ama ben onu yanlış anlamamıştım. Ağlamam dururken çatallaşan bir sesle yüzümü yanağımda ki eline yaslayarak "Ben senden şüphe etmedim." Dedim sakince.

Başımı eğmemle bakışları şefkat ile dolarken "Ben sadece beklemiyordum. Bir anda senden hoşlandığını gizlemeyen bir kadının sana sarıldığını görmek kalbimi acıttı. Bu kıskançlık değil Demir, bu farklı bir şey. Ben sana dokunmadan önce on defa düşünüyorum sana dokunurken ellerim titriyor nefeslerimi kontrol edemiyorum ve başka bir kadının sana öylece dokunması çok ağırıma gitti." Dedim titreyen sesimle.

Demir sanki dayanamıyormuş gibi beni çekip sıkıca sararken başımı bağrına yaslayıp her şeyden sakınıp içine katmak ister gibi sardı her yanımı. "Sana ölürüm ben kurban olduğum. Kalbinden öperim senin. Titreyen ellerine canım feda. Haklısın sana bir şey demiyorum zaten ama benden uzaklaşma, yıllarca beklemişken bir yanlış anlama yüzünden benden kaçarsan kahrolurum."

KAR ÇİÇEĞİМесто, где живут истории. Откройте их для себя