❄TAMAMLANDI❄
Hafif geri çekildi ama uzaklaşmadı. Ben titrek bakışlarla ona bakarken yüzümün kırmızının hangi tonu olduğunu düşünmek bile istemiyordum. Utançtan gözlerine bakamıyordum ve bana bunu yapmasına engel olabilecek gücü, iradeyi kendimde bul...
Lütfen emeğimin karşılığını oy ve yorumlarla verin çünkü gerçekten uğraşıyorum ve küçük bir yıldıza basmak bu kadar zor değildir diye düşünüyorum (:
Keyifli Okumalar...
♡
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Hissetmiyorum.
Hiçbir şey hissedemiyordum çünkü uyuştum. Demir Hoca birkaç santimlik mesafeden bana oldukça yoğun bir şekilde bakarken bedenim, duygularım uyuşmuş tepki veremiyordum. Ben daha yüzüne bile bakamazken şimdi daha da dibe batmıştım. Bence onun olduğu ortamlarda olmasam daha iyi olacaktı. Ben hareket etmek için hamle yapacakken Demir Hoca belimden tutarak durdurup bir anda kalçalarımdan tutup bacaklarımı beline doladı ve beni kayaya yaslarken üzerime kendini bastırdı.
Gözlerim büyük bir şokla açılıp yüzüne baktığımda o koyulaşan kahveleriyle bana bakarak "Benden uzunca bir süre kaçacaksın en azından kaçmana değer bir şey yapayım yoksa dayanamam." dedikten sonra ben idrak edemeden buz gibi dudaklarını benim sıcak dudaklarımla birleştirdi. Ben olduğum yerde kaskatı kesilirken o dudaklarımız birbirine değdiği an sanki dayanamıyormuş gibi bir ses çıkardı. Ben dudaklarımı inatla birbirinden ayırmazken Demir Hoca belimi okşayarak kendini bana daha da itince şaşkınlıktan ağzımı açmıştım ki dudaklarımın arasına Demir Hocanın üst dudağı yerleşti.
Memnuniyetle dudaklarımın üstünde gülümsediğini seyiren kıvrımlarından hissetmiştim. Utançla gözlerimi sımsıkı kapatırken Demir Hoca alt dudağımı öperken öpüşü gittikçe sert ve istekli bir hal alıyordu. Ben hiç kıpırdamadan buz kütlesi gibi öylece durmuş beni öpmesine izin veriyordum resmen. Dudaklarımın arasında olan dolgun etli soğuk dudaklarını öpmemek için kendimi tutarken hissettiklerim ve yaptıklarım yüzünden kendimi kötü hissedip daha fazla dayanamadan iki elimi de omuzuna koyup hafifçe ittim.
Ellerimde, kollarımda güç kalmamıştı.
Bir dakika sürmemişti öpüşü ama benim için bir asır gibi gelmişti.
Demir Hoca geri çekilmek yerine dudaklarını çeneme oradan boynuma indirip öpücükler bırakırken sert erkeksi ve boğuk sesiyle fısıldadı. "Sen içime işliyorsun. Çok tehlikelisin. Böyle olmaması gerekiyordu beni yakıyor, her şeyi birbirine karıştırıyorsun." ben titreyerek öylece dururken tam şah damarımın üzerine buz gibi dudaklarını değdirirken sessizce içime, kalbime boğuk bir sesle fısıldadı sanki.
"Senin dudakların şarap bense sarhoş olmak istiyorum. Hem de her şeyden çok istiyorum."
Bugün daha fazla bir şey kaldıramayacağımı bildiğim için bu defa sert bir şekilde itip hızlı kulaçlar atarak gölün kenarına geldim ve kıyıya çıktım. Giderken merakla arkama dönüp baktığımda Demir hocanın az önce beni yasladığı kayaya ellerini yaslamış alnını da koymuş bir şekilde bir şeyler mırıldandığını gördüm. Kaşları çatık sanki kendisi ile kavga ediyor gibiydi. Ellerini çekip sertçe yüzünü ovalarken daha fazla durmadan koşarak ormana girdim. Bacaklarım pelte kıvamına gelmiş, hareket edebilmek için büyük bir çaba sarf ettirmişti bana.
