《 24. Bölüm 》

500 53 63
                                    

Selamın aleyküm kar çiçeklerim 🙋‍♀️

Sembolümüzü alalımmm ❄

Uzuuuun bir aradan sonra ( Bir yıl kadar ) yeni bölümlerle karşınızdayım. Kızmakta haklısınız ne deseniz sesim çıkmaz o yüzden bir şey diyemiyorum.

Ben bile bölümlere devam etmeden önce önceki bölümleri okudum da yazmaya devam ettim ):

Oldukça fazla ve sık aralarla bölüm atmaya çalışacağım, belli bir vakitte değil. Yani bir bakmışsınız bir günde beş on bölüm gelmiş ( ki yapmadığım şey değil ) bir bakmışsınız sabahın kuşluk vaktinde bölüm gelmiş bir de bakmışsınız gecenin teheccüd vakti bölüm gelmiş.

Allah utandırmasın hayırlısı bakalım. Bir an önce bitirmeye çalışacağım yoksa yarım kalıyor :/

Keyifli okumalar...

Demir'in düşen yüzü çok kısa sürede toparlamıştı. Bende DVD'lere bakarken izlemekten asla bıkmayacağım Titanic filmini çıkardım. Onu takıp kumandayı Demir'e verirken "Romantik bir film ama umarım beğenirsin." Dediğimde gülümseyerek "Beğenirim ben güzelim merak etme." Dedi sıcacık bir sesle. Demir'in yanlışlıkla girip bir ton aldığı abur cuburlardan kaselere koyup yanına geldiğimde içecekleri de büyük bardaklara boşalttım.

Demir filmi başlatırken ışığı kapatıp kenar ledlerini yakıp loş bir ortam olmasını sağladığımda bana doğru hafif yaklaştığını görünce gülümsedim. Tepki vermeden televizyona gözlerimi diktiğimde Gofret gelip kucağıma yerleşince bir elimi tüylerine götürüp sevdim. Leblebi uyumuştu yoksa çoktan boyun boşluğumda yerini alırdı kıskanç kedim.

Bir yandan cips yerken bir yandan da Gofret'i seviyordum ama Demir'in omzuma atıp atmamakta çekindiği kolunun farkındaydım. Bu haline daha fazla dayanamazken az olan mesafe sayesinde ona kayıp omzumu göğsüne yaslarken başımı da omzuna koydum sakince. Kalbim heyecandan dört nala koşarken Demir'in taş kesen bedeni ve tuttuğu nefesinin farkındaydım. Rahatsız olduğunu düşünüp geri çekilecekken havada ki elini omzuma sararak kendine çekip yasladığında sessiz kaldım.

Burnunu saçlarıma yaslayarak aldığı derin nefesle sessiz bir iç çekerken bundan sonrasında birkaç küçük yorumla filme odaklandık. Yine Rose ve Jack'in sahnesinde sessiz sessiz göz yaşı dökerken ben, Demir "Çocuk güzel seviyormuş." Diyordu. Ne güzel sevmesi canım Rose bencillik yapıyordu ikisi binseydi ya ahşaba.

Demir benim burnumu çekmemle bana döndüğünde ağladığımı görünce afalladı. "Güzelim neden ağlıyorsun?" ben içli içli ağlamaya devam ederken televizyondan çekmediğim gözlerle "Rose bencillik yapmasaydı beraber kurtulup mutlu olabilirlerdi. Jack ölmeyi hak etmiyor bir kere." Diye söylendim sinirle ama ağladığım için hıçkırıklar yüzünden kesik kesik çıkmıştı sözlerim.

Demir bu halime gülmek istiyor da kendisini tutuyor gibi hareketle dudaklarını birbirine bastırarak "Ama Rose soğuğa dayanamayıp ölseydi bu kez bencil olan Jack olmaz mıydı?" derken bir çocuğu ikna etmeye çalışıyor gibiydi. "Elbette olurdu ama ikisi de ahşaba binip bekleseydi ya da dönüşümlü binseydiler kurtulurlardı."

Demir beni çekip sıkıca sarılırken ben gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum. Demir gülerek "Sen neden bu kadar geç çıktın ki karşıma?" dediğinde Gofret huysuzlanarak aramızdan çıkıp yerine gittiğinde bende gülümsedim. Demir benim bir şey söylememe izin vermeden tekrar konuştuğunda söyledikleri kalp atışımı hızlandırmakla kalmayıp içimi sıcacık yapmıştı.

"Keşke seni çocukken tanısaydım, küsme diye saçını çekmezdim hiç. En sevdiğim oyuncakları önüne sererdim. Annem kızdığında hemen gelip senin yanına saklanırdım. Sonra bakkala gidip sana çikolatalar şekerler alırdım. Saklambaç oynasak bir tek sana sobelenirdim. Kovalamaca oynarken çok hızlı koşmazdım mesela, yorulma diye yalandan düşerdim. Sende kıyamaz gelirdin yanıma. Belki küçük birde öpücük kondururdun yarama çabuk iyileşsin diye, bende hemen iyileşirdim mutluluktan."

KAR ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now