《 21. Bölüm 》

560 60 147
                                    


Selamın aleyküm kar çiçeklerim 🙋‍♀️

Sembolümüzü alayım ❄💕

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın (:

Multi: Demir Han Gündoğan

Keyifli Okumalar...

Nerede olduğumu tahmin etmeniz zor değildir diye düşünüyorum. Tabi ki Demir hocayı umursamadan evime gelip dostlarımla oturmuş film izlerken çay içmiyorum basket sahasının en önünde oturmuş dikkatle maç için hazırlanan Demir hocayı izliyordum.

O mesajı aldıktan sonra ne kadar aksini yapmak istesem de kalbime güç geçirememiş geri dönmüştüm. Demir hocanın karşısında bana ezik diyen çocuğun adı Rüzgar 'mış bu arada. Rüzgâr Kılıç. Kılıç inşaatın küçük veliahtı. Bir abisi var ve ailesinin oldukça fazla inşaat şirketleri vardı. Babam bir ara onların avukatlığını yapmıştı ancak daha sonradan ihalelere rüşvet kattığını öğrenip haksız kazançlar yaptığını öğrenince avukatlıklarını yapmayı bırakmıştı.

Rüzgâr'ın neden kendisine bu kadar güvenip egolu olduğunu anlayabiliyordum. Anlaşılan babasının " Ben kolay kolay bir şey istemem ancak bir şey istersem o zaten benimdir." Lafını benimsemişti. Evet babası Murat Kılıç verdigi bir ropörtajda bunu söylemiş hayat felsefesi olduğunu söylemişti. Ne kadar sığ bir düşünce şekliydi bu böyle. Bence oldukça hastalıklıydı.

Ben öylece düşüncelere dalmışken kucağıma bırakılan ağırlık ile gözlerimi kırparak başımı kaldırdım ve Demir hoca ile göz göze geldim. Üzerinde ki montunu dizlerimin üzerine bırakırken " Bunu tutar mısın?" Diye sordu sabahkinin aksine sıcak bir sesle. Gözlerinde de o buzdan duvar yoktu. Sevdiğim kahveye daha yakındı bakışları. Başımı sallayarak " Tabi ki." Dedim gülümseyerek.

Gözleri gülümsememe kaydıktan sonra başını sallayarak kendisini toparlayıp arkasını döndü ve sahaya ilerledi. Heyecanlanmıştım. Sabırsızlık ile beklerken hakem olan bir başka öğrenci düdüğü çaldığında başladı maç. Heyecanla olduğum yerde toparlanıp gözlerimle dikkatle takip etmeye başladım.

Top karşıdaki çocuklardan sarışın olanın elindeyken Demir hoca sakince potasının hafif ön kısmında duruyordu. Topu almak için hamle yapmıyordu. Birbirlerine baktı üç oğlan ardından sarışın olan topu esmer çocuğa attı ancak Demir hoca yine hamle yapmadı. Çocuk tam zıplayıp topu potaya atmak için elinden çıkarmıştı ki ben ne olduğunu anlayamadan Demir hoca olduğu yerde zıpladı ve top yükselmeden yakalayıp çocuğun yanından hızla geçti ve onların potasına gidip basketi attı.

Bütün tribün heyecanla alkışlayıp ıslık çalarken oğlanlar neye uğradığını şaşırmış bir halde öylece bakakaldılar. Şu an ne sandınız bee zeka diyoruz buna diye bağırmak geldi içimden ama tabi ki böyle bir şey yapmadan sessizce kendi içimde sevindim. Oğlanlar bu hamleyi çabuk atlatıp oyuna konsantre olurken bende izlemeye devam ettim.

Uzun bir süre sonra sonuç dokuz sekiz Demir hoca öndeydi. Tek başına öyle güzel hamleler ve atışlar yapıyordu ki karşısında ki üç kişi neye uğradığını şaşırıyordu. Ancak iki oyundur Demir hocaya omuz atıyor düşürüyorlardı ve hileli oynuyorlardı. Ben sinirle öylece bakarken Demir hoca sakince gülüyordu sanki bu hareketleri bekliyormuş gibi.

Topu yine sürükleyip götürürken Rüzgar omuz atmak için hızla ona doğru koşuyordu ve bir anda Demir hoca eğilip sağa dönünce Rüzgar hızını alamadan esmer olan çocuğa omuz attı ve ikisi sert bir şekile yere düşerken Demir hoca onuncu sayısını attığında tribün coşmuştu bense dayanamadan kahkaha atmıştım.

KAR ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now