15.Bölüm-"Gölgen Bile Yalan"

1.5K 97 165
                                    

Yaş yedi...

Oturduğum yerden ayaklarımı sallarken gözlerim tavandaydı. Annemin haftalar öncesinden planladığı iş yemeği bu geceydi ve ben yine bodrum kattaydım. Bu sefer yanımda daha önce hiç görmediğim bir kadın da vardı çünkü annemin söylediğine göre benim dışarıya saçımın telinin bile çıkmaması gerekiyordu. Kadına ne kadar çok konuyla gittim konuşmak için bilmiyordum, o'ysa inatla beni görmezden geliyordu. Gerçekten çok fazla sıkılmıştım, ayrıca burası biraz soğuktu.

Kadın duvardaki saate bakarak ayağa kalkınca benimde bakışlarım onu izlemeye başladı. Cebinden bir anahtar çıkartarak kapıyı açtı, daha sonra dışarıya çıktı. Tuvalete gidiyor olmalıydı çünkü sadece tuvalete gitmek için çıkabileceğini söylemişti annem. Kadının oldukça acelesi var gibiydi. Anahtarı yere düşürdü ancak olduğu yerde duramıyordu. Aceleyle bana döndü ve saatler sonra ilk defa konuşarak, "Sakın çıkma odadan, döneceğim." diyerek karşıdaki tuvalete doğru koştu. Arkasından kıkırdayarak ayaklarımı sallamaya devam ettim.

Gözlerim koridora iliştiğinde içimdeki dürtüye engel olamamıştım. Sadece bir kere köşeden bakıp gelsem ne olurdu ki? Annem görmeden hemencecik geri dönerdim.

Oturduğum tahta sandalyeden kalkarak çıplak ayaklarımla soğuk mermere bastım. Belimden düşmek üzere olan pantalonumu kaldırmadan önce abimin mavi arabalı kazağının kollarını sıyırmıştım. Bana fazlasıyla büyük geliyorlardı. Pantolonum düşmesin diye belimden tutarak sessizce odadan çıktım. Tuvaletin kapısının önünde durup hizmetlinin gelip gelmediğini kontrol ettikten sonra yavaş adımlarla koridorda ilerleyerek merdivenlerden salona çıktım.

Görüş açıma giren yemek masasıyla birlikte merdivenin korkuluğuna tutunarak basamaklardan birisine oturdum ve içeriyi seyrettim. Annem yemek masasının başında yanında babamla birlikte oturuyordu. O kadar güzel gözüküyordu ki onun güzelliği için mutlu olmuştum. Hemen sağ tarafında genç bir kadın ve yaşlı bir adam, onlarında karşısında orta yaşlardaki kadınla eşi oturuyordu. Diğer sandalyeler boştu. Salonda koşuşturan çocukları görünce gülümsedim. Abimde onların yanındaydı ancak oyuncaklarla uğraşıyordu.

Kızın sarı saçları kalçasına kadar muazzam kıvrımlarla dökülürken fiyonk şenklindeki kırmızı tokası onları arkasında birleştiriyordu. Üzerinde yine kırmızı ekoseli bir eteği ve beyaz gömleği vardı. Peşinden koşan erkek çocuğundan kaçarken kahkahalarla gülüyordu. İlk defa o an kendi görüntümden utanıyordum. Üzerimdeki abime ait olan kıyafetlerden, yamuk kesilen kısacık saçlarımdan ve gözlerimden. Çünkü benim gözlerimde canavarlar vardı, onunkinde ise gökyüzü... Saçlarımın onunkiler kadar uzamasını istedim, kendimi hayal etmekten alamadım; uzun saçlarımda fiyonk şeklinde kırmızı toka olacaktı. Ama o zaman saçımı da sarıya boyardım, abim bana boya kalemlerini vermese bile gizlice alır boyardım. Onunkiler kadar güzel olurdu o zaman.

Bir dilek diledim o gece; kurduğum hayalin gerçek olmasını istedim. Bu hayal bir tokaydı ama o an ona sahip olmak için her şeyi yapardım.

İşte o an arkasından koşan erkek çocuğuyla gözlerimiz birleşti. Kızdan daha büyük görünüyordu. Lacivert tişörtünün altında gri şortu varken bile benden daha güzeldi. O güzel bir çocuktu ve ben kendi çirkinliğimden utanmıştım bir kez daha. Gözlerimizin tonu birebir aynıydı fakat onun canavarlarını göremiyordum. Koşmayı bırakarak bana doğru geldiğinde içimi korku kaplamıştı. Hızlıca aşağıya inerek odaya girdim ve yeniden sandalyeme oturarak diken üzerinde beklemeye başladım. Annemin odadan çıktığımdan haberi olursa biterdim.

Parmak Uçlarındaki YabancıWhere stories live. Discover now