22.Bölüm-"Şüphe"

724 59 83
                                    

"Ne yazıyor?" dedi Baran bu sefer sakin karşılayarak.

"O ne ki?" diye soran Asi ve diğerleri olayı anlamaya çalışırken Ayaz'ın yanına giderek kağıdı elime aldım.

"Elleri kansız bir katil, saçlarını okşadığın kişi... Gözlerin gerçeğe kapanmış belki, ama geç değil. Bu bir savaş değil, oyun. O ki kalbi katran karası olup karanlıktan korkan; benim rakibim değil. Alınacak olan intikamda tasarlanan oyunun ta kendisi!"

"Ha?" dedi İnci anlam veremeyerek. Onlar anlam veremiyordu belki ama her şey bende ilk defa bir anlam kazanmıştı.

"Bir şey diyeceğim ama yanlış anlaşılmasın." diye gergince söze girdi Baran. "Tüm bu notları ilk bulan kişi Ayaz. Ve ne hikmetse yalnızca onun bulabileceği yerlerden çıkıyor ya da bir şekilde ilk o ulaşıyor. Yani bu notlar Ayaz'a geliyor."

Öyle bir kargaşa sarmıştı ki zihnimin etrafını, düğümler arasından önümü bile göremez olmuştum. Bu kâğıdı şuan aramızdan birisi koymuştu. Belkide daha önceden konulmuştu, bilmiyorum... Ama ben ilkine inanıyordum.

"Reya'dan bahsediliyor işte." dedi Baran yanlış anlamayayım diye gözlerimin içine yalvarır gibi bakarken. Ama yanlış anlamamıştım çünkü bende şuan onun gibi düşünüyordum. Birisi benim hakkımda bir şeyler yazıp bunu da Ayaz'a veriyordu.

"Neler olduğunu anlatacak mısınız?" diye sordu Asi sitemle. Gözlerim korkuyla hepsinin üzerinde geziniyordu çünkü buradaydı. O kişi her kimse şuan bana bir nefes kadar yakındı.

Dolu gözlerimin altından etrafı incelerken, "İyi misin?" diye sordu Ayaz. Titrediğimi hissediyordum çünkü bu kan dondurucu bir gerçekti. O vahşet dolu cinayetleri işleyen ve bana dost gibi davranan birisi şuan buradaydı ama ben kim olduğunu bilmiyordum.

"Bir bok anlamıyorum."

"Bende." Kendi aralarında konuşurlarken Ayaz onları dinlemeden elimi tutarak yeniden az önce çıktığımız yatak odasına girdi, kapıyı çekti.

"Reya, sakin ol." dediğinde sırtımı kapıya yasladım ve hızla inip kalkan göğsüme sağ elimle sıkıca tutundum.

"Çok yakınımızda." diye fısıldadım. Sesim titremiş, gözümdeki bir damla yaş buradan kaçıp kurtulmak istercesine yüzümde kendine bir yol çizmişti. Ayaz hızla bana doğru gelip başımı iki elinin arasına alırken, "O burada..." diyebildim yalnızca. Avucuma hapsettiğim kağıt titreyen yumruğum arasında ezilirken onun içinde yazanların altından kalkamamak korkunçtu.

Korkunçtu!

"Şuan korkuyorsun diye öyle düşünüyorsun," dedi Ayaz korkumun geçmesini dileyerek gözlerime bakarken. "Yanındayım, merak etme. Not daha önce bırakılmış olabilir Reya, korkma. Kendine gel."

"Korkuyorum," diyerek başımı iki yana sallarken hıçkırdım. "Çok korkuyorum, çok korkuyorum!" Ayaz göz yaşlarıma tahammül edemeyerek başımı göğsüne gömerken sıkıca ona sarılıp, sığındım.

"Bizden birisi olmasından korkuyorum!" Asıl korkumu da Ayaz'la paylaşırken kapıya iki kere vurulunca irkilerek kendimi kapıdan uzaklaştırdım. Tuna yavaşça kapıyı aralayarak bana baktı.

"Reya?" Sonra içeriye girdi. "Neden ağlıyorsun?"

Ona cevap veremeyince Ayaz, "Bizden birisinin yaptığını düşünüyor, şuan düzgün bir psikolojide değil." dedi. Tuna'nın gözlerine sıcacık bir ifade yayılırken başını hafifçe sol omzuna yatırdı.

"Reya," dedi usulca. Sonra, "Kardeşim..." diye düzeltti. "Biz yanındayız. Ben yanındayım."

Gözlerimi gözlerine kaldırdığımda ondan bir an bile şüphe duymadığımı fark edince rahatladım. O ve Ayaz farklıydı. Aslında biliyordum, Baran da yapmazdı bunu. Her şeyden öte, yapamazdı... Ama içimde hâlâ bitmek tükenmek bilmeyen bir telaş vardı. Bu notu bırakan bizim aramızdan birisiydi ve ben bunu çok derinden hissediyordum. Artık Asi'lerden bile şüpheleniyordum. Neden sürekli yanımızdaydılar ki? Her şey böylesine tesadüf olamazdı.

Parmak Uçlarındaki YabancıWhere stories live. Discover now