20.Bölüm-"Kendi Yolundan Gidenler"

1.3K 98 162
                                    

Yaşamayı hak etmeyen ama muhtemelen birkaç güne hayata kaldığı yerden devam edecek olan adam ambulansla hastaneye kaldırılırken yeşil gözlerin sahibi, gözleriyle beni çağırarak evden çıktı. Arkasından onu takip ettim. Lacivert takım elbisesi ve beyaz şalıyla birlikte bugün daha gösterişsiz ama bir o kadarda şık duruyordu. Evden fazla uzaklaşmadan fakat konuştuklarımızı sadece bizim duyabileceğimiz bir yere geçtiğimizde Damla derin bir nefes aldı.

"Evet, Reya... Her şey nasıl gelişti?"

"Bahçeye çıktım ve onu gördüm, hepsi bu kadardı." dedim anlam veremiyormuşum gibi bir tavırla.

"Ne düşünüyorsun?" diye sorunca bıkkın bir şekilde etrafıma bakındım.

"Sadece... Neden üzerinden bu kadar zaman geçmesini bekledi merak ediyorum." dediğimde Damla uzun uzun yüzümü inceledi. Bir şey söyleyeceği belliydi. Dudakları aralanırken kaşları hafiften çatılmıştı.

"Dün Tolga'yla görüştüm. Ne tepki vereceğini öğrenmek için başına gelenleri anlattım ona. Gerçekten sinirlendi, hatta seni koruyacağım hakkında söz verdiğim için bana da kızdı."

Gözlerim yüzünde oyalanırken gerçeğe biraz daha yaklaştığımı hissederek kaşlarımı çattım. Tolga katil olmamalıydı! Bu olmamalıydı...

"Onun mu yaptığını düşünüyorsun?"

"Kafam karışık." diyerek gözlerini bir süre yere çevirdi ve düşündü. "Her şeyi o yapıyorsa neden seni korusun ki?"

Böyle söyleyince mantıksız geliyordu ama düşününce imkansız bir durum olmadığını anlıyordu insan. Damla da bunun farkına vararak kaşlarını kaldırdı. "Belkide böyle düşüneceğimizi tahmin edecek kadar akıllıdır. Güvenlik kameralarından bir sonuç çıkmaz ama yinede baktırırım. Katil her kimse muhtelemen dışarıda bir adamı var."

Hızlıca konuya girdim. "Bana iftira atan bir kadın vardı. Ona yaptırmış olabilir, katille iş birliği içinde."

Damla ihtimal vermiyormuşcasına dudak büzdü. "Bir kadın için fazla ağır bir adam, bahçe duvarından içeriye sokamaz."

"Ya da," dedim önemli bir detayı ona sunarak. "Onu bahçeye geldikten sonra dövmüştür. Çimlerde kan izleri vardı."  Damla biraz düşündükten sonra kaşlarını kaldırdı.

"İlla ki bir açık vermiştir. Parmak izi falan..."

"Ya da bir yara." dedim onun gibi kaşlarımı kaldırarak. "Sonuçta o, adamı döverken adam armut toplamaz. Diyelim ki armut topluyor, herifin yüzü resmen parçalanmış. Muhakkak ellerinde hasar oluşur."

Damla bana bakarak hafifçe gülümseyince birkaç saniye ne kadar güzel göründüğünü düşünerek konumuzu tamamen unuttum. Kaşları biraz daha kalkıp daha sonra inerken gülümsemesini ufak bir tebessümle taçlandırdı. "İleride polislik falan düşünüyor musun?" diye sorduğunda bende tebessüm ettim.

"Bir daha cinayet romanı bile okumam, neden bahsediyorsun?" Damla yeniden kısacık güldükten sonra başını salladı.

"Şu kadına gidip bir bakalım bugün."

"Haber bekliyorum." dedim yanından ayrılırken. Beni başıyla onaylarken bizimkilerin yanına dönmek üzere ilerledim.

Hepsi salondaki koltuklara oturmuş öylece düşünüyorlardı. Ben geldiğimde hepsinin gözü üzerime çevrildi. "Gitti mi avukat?" dedi Tuna bundan rahatsızmış gibi.

"Gitti." dediğimde çatık kaşlarının altındaki bakışları başka yöne çevirdi.

"Seninle ayrı ayrı konuşmalar falan... Sinirimi bozuyor şu avukat." Ayaz da aynı şeyi düşünüyormuş gibi dururken oralı olmadım.

Parmak Uçlarındaki YabancıWhere stories live. Discover now