16.Bölüm-"Korkak"

1.3K 94 148
                                    

Odanın kapısı üzerime kilitlenirken gözüm ne pembe çarşaflı yatağı, ne de diğer eşyaları görmüştü. Hızlıca cama koşarak kapının önünden giden arabanın içindeki anneme sesimi duyurmaya çalıştım. Cama vurdum, duvara vurdum, kapıya vurdum ve bağırdım ama hiçbiri bir sonuç vermemişti. Burada olmak istemiyordum. Annemden, abimden hatta o soğuk bodrum katı odasından uzak olmak istemiyordum çünkü burası yabancıydı, yalnızdım. Korkuyordum.

Yinede elimden bir şey gelmemişti. Günlerce yataktan kalkmamak isterdim oysa bir saat içinde odaya dalan kadın değil günlerce uyumama izin vermek, birkaç saate bile razı gelmezdi. Binlerce kez yaşamama rağmen o gün orada o kadın tarafından küçümsenir, iğrenilirken saatlerce hıçkırarak ağlamıştım.

Ve ağladığım için ilk gecemi arka bahçenin kapısının önünde, dışarıda geçirmiştim. Bu yağmurla tanıştığım ilk gündü. Sonrasında hasta olduğum içinde bir tokat... İlk tokadımı bu yüzden yemiştim Feyza Kadın'dan.

Ona herkes Feyza Kadın diyordu kaldığım yerde. Benim haricimde 12 çocuk  daha vardı. Birkaç genç kız, iki erkek ve bir yaşlı adam. Bir yetimhane sayılmazdı ama sıcak aile ortamından uzak olduğu kesindi. Bense zaten hiçbir zaman öyle bir ortama sahip olamamıştım.

Buradaki günler o kadar berbat geçiyordu ki diğer güne uyanmamayı düşleyerek koyuyordum her gece başımı yastığa. Nefes alsam suç oluyordu. Saçımı mı kestim, ceza ver. Yatağa oturup battaniyeyi mi bozdum, ceza ver. Gözlerimi mi kırpmıyorum, yine ceza ver. Geceleri odanın ışığının yanmasına bile izin yoktu ve ne kadar çabalarsam çabalayayım karanlıkla başa çıkamıyorum. Tuvaletteki ışık sensörlü olduğu için genellikle tüm geceyi orada geçirirdim.

Yıllarca aynı döngü devam etti. Bir gün regl ağrısı çektiğim için yataktan çıkamayacak konuma gelmiştim. İlk defa değildi ama böylesi bir ağrıyı yalnızca o an yaşıyordum. Saat normal uyanma saatimizden epey bir geç olunca odama o zamanki arkadaşım Mete gelmiş, defalarca kalkmam için beni uyarmıştı. O benim buradaki ilk ve tek arkadaşımdı. Buraya geldiğim günden beri ilk defa odadan çıktığım an onunla karşılaşmıştım. Herkes benden iğrenip dalga geçerken bir tek o yanıma gelmiş ve benimle konuşmuştu.

"Neden buradasın?" diye sorduğunu hatırlıyordum.

"Çünkü annem beni sevmiyor."

"Üzülme, benimkide beni sevmiyor." O an çok şaşırmıştım işte. Hatta bunu gizleyemerek, "Ama sen erkeksin?" demiştim.

O da bana, "Cinsiyetin bir önemi yok, sorun insanların burasında," diyerek şakağına parmağını dayamıştı. O gün öğrenmiştim işte birisini sevmemek için tek sebebin cinsiyet olmadığını. Sorun hiçbir zaman bizim eksikliklerimiz, hatalarımız ya da yaradılışımız olmamıştı, sorun zihniyetteydi.

Ağrıdan kıvrandığım gün Feyza Kadın fazlasıyla sinirliydi. Yataktan kalkmadığımı fark ettiğinde odama geldi. Odamda Mete'yi görmesi onu iyice çileden çıkartmıştı çünkü ona göre bir erkek ve bir kız yan yana gelmemeliydi. Kendince aşırı dindar birisiydi. O yaşımızda karşısına geçerek Nerenin dini bu? diye sorup dalga geçmek isterdik ancak tahmin ettiğiniz üzere bunu yapamazdık.

Parmak Uçlarındaki YabancıWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu