17.Bölüm-"Unutulanlar"

1.5K 94 100
                                    


Gözlerimi geceki ağaç evin balkonunda açtığımda yanımda kimseyi göremedim. Bütün gece dışarıda uyumuş olmama rağmen kendimi rahatsız hissetmiyordum. Doğrularak biraz kendime gelmeye çalıştıktan sonra boş gözlerle ağaçları seyrettim. Normalde çoğu kişiye huzur verirdi bu görüntü ancak bana tek bir şey hissettiriyordu; hayal kırıklığı. Sözünü tutmayan çocuğu düşündüğümde içimde biriken his, bununla aynıydı.

Gözlerimi ormandan ayırıp içeri geçecekken dışarıdan gelen motor sesiyle kaşlarımı çattım. Ayaz motordan inerken burada beni yalnız bırakıp gitmiş olduğu gerçeğini yeni fark etmiştim. Kaskını çıkarttıktan sonra koyu renkli saçlarını elleriyle dağıtarak yukarı baktı. Gözleri beklentiyle üzerimde gezinirken hiçbir tepki vermedim. Bana bakmayı kesip yukarı çıktığında yiyecek bir şeyler almak için gittiğini anlamıştım.

"Günaydın," Elindekileri yere bırakırken yüzüme  kaçamak bakışlar atarak konuşmuştu. "Uyanmazsın diye tahmin ediyordum ama... Kusura bakma, uyandırmak istemedim diye haber vermeden gittim." Ben cevap vermeyince, "Sorun olur mu?" diye sordu.

"Olur," dedim hızlıca. "Beni yalnız bırakma bir daha burada." Gözleri dalgınca yüzümü incelerken karşısında olmaktan gerilmiştim. Dün gece bana inandığını söylese de uyuyakaldığım için konunun sonunu getirmemiştik. Sanki konuşmaya çekiniyormuş gibi zorlanarak, "Pizza," dedi. "Sever misin?"

"Severim, severim herhalde." Ona aynı tereddütle cevap verdiğimde aramızda neden böyle bir gerilimin oluştuğunu anlayamıyordum. Uyuduğum yerdeki ceketleri kenara itip oturdu ve pizza kutularını açtı. Çaprazına oturarak pizza dilimini almak için elimi uzatınca eldivenimin olmadığını fark ederek elimi geri çektim ve diğer elimle onu sıkıca sardım.

"Eldivenim?" Sorar gibi çıkan sesimle birlikte Ayaz'ın kaşları çatıldı. Gözleri elime kaydı, inceledi fakat ben diğer elimle onu kapatmaya devam ettim. Arkasına uzanıp eldiveni bana verdiğinde hızlıca parmaklarıma geçirmiştim. "Çıkarmana gerek yoktu, hoş değil." Oturduğum yerden kalkarak  balkonun tahtadan olan korkuluklarının yanına gittim. Ayaklarımı aşağı sarkıttım ve kollarımı tahtaya yasladım. Ben bu durum için hazır değildim ve onun ben uyurken elime bakması hiç etik değildi.

"Reya?" diye sorguladı hiç haraket etmeden. Cevap vermedim. Bir süre sonra kalkıp yanıma oturmuş ancak gözlerini dışarı çevirmişti. "Eldiven için mi kızdın?" Sessizliğimi korumam ona bir cevap olurken kendimi çok daha kötü hissetmeye başlamıştım. Kalp atışlarım hızlanıyordu ve içim akılalmaz bir ağlama hissiyle doluyordu. "Reya ben..."

"Sana güvenmiştim!" dedim sitemle. Susarak gözlerini gözlerime çevirdi. "Bunu neden yaptın ki?"

"Reya dün gece sen,"

"Sarıldık diye mi kendinde bu hakkı buldun? Sana sarıldım diye mi?" Onun sözünü kesince bir daha devam etme gereği duymadı. Başımı usulca iki yana sallarken buruk bir gülümseme belirdi dudaklarımda. "Hayal kırıklığısın Ayaz." Ağaç evden aşağı inerek motora doğru yürüdüm. Anahtarının üzerinde olması benim için büyük şansken motora bindim. Zaten ağrıyan başım motorun sesiyle çok daha fazla ağrımaya başlamıştı. Gaza yüklenmeden önce Avukat Damla aramış, beni yanına çağırmıştı. Bu yüzden hedefim ilk orası olacaktı.

&

Her zamanki tavrıyla bir kafenin en sonundaki masasından oturan kadının yanına ilerledim. Karşısına oturduğumda gözleri ilk olarak saçlarımda, sonrada elmacık kemiğimdeki morlukta gezindi. Kaşları sakince çatılırken bu konuyu açacağından emin oldum.

"Merhaba," dedi ve yanımıza gelen garsonu nazikçe reddetti. Bende buraya bir şeyler yiyip içmek için gelmemiştim, garson benden de tepki göremeyince geri döndü.

Parmak Uçlarındaki YabancıWhere stories live. Discover now