10. DUŞ

1.6K 170 190
                                    

Önceki bölümü okumayı unutmayınız! Ayrıca biraz yorum atarsanız hem ne düşündüğünüzü görürüm hem daha da şevkle yazarım. Ve umarım oy vermeyi unutmazsınız. Çoğu okuyan oy atmıyor gibi yine :) İyi okumalar dilerim.

"Bence koyu bordo ceketini seçmelisin."

Facetime'ı masanın üstüne sabitlemiştim. Duvara dayadığım açıdan dolabın önünde giysilerimi çıkararak fırlatıp duran bedenimi çekerken derin bir iç çektim. Erkan yine söze girdi. "O renk sana siyahtan daha çok yakışıyor bir kere. İlk gün için ideal."

"Erkan, çok ilgi çekmez mi ama? Armani'den bir kere. Pahalı bir marka. Yok ya olmaz... anca düğünlerde falan çıkarırım." Kendi kendime mırıldanıp karar verirken ensemden bir ter aşağıya doğru aktı. Sağ elimde en sevdiğim ceketim dururken diğer elimde daha basit duran siyah bir tane vardı. İşaret parmağımla siyah ceketi tutarken, "Bunu giymeliyim bence." diye homurdandım ve dolabıma bir kez daha göz attım. Erkan telefondan homurdandı.

"Yarım saattir giysi kombinlemeye çalışıyoruz ama çoğu birbirine benziyor zaten. Farklı olmak istiyorsan bordo giymelisin."

"Ben farkımı başka şekilde koyabilirim. Ayrıca bir yarış da yapmıyoruz hocalar arasında. Kendimi öğrencilerime iyi göstermek istiyorum. Sonuçta onlar eninde sonunda öğretmenlerini örnek alacaklar." Arkamı dönüp Erkan'a bakarken ciddi konuşmamı gerçekleştirmiştim. Yatakta yatan adam gözlerini devirdi. Buna tepki vermedim. Öğretmenlik işlerini pek ciddiye almıyordu kendileri.

Erkan hafifçe esnerken, "O zaman onların nereli olduklarını aklında bir tut önce. Çok süslenme. Senin takıları ne kadar çok sevdiğini biliyorum ancak oradaki insanlar için bu..." Yüzünü buruşturduğu bu mesafeden bile fark ettim. İçime sıkıntı çöktü. Aklıma son birkaç günde aldığım değişik bakışlar ve laflardan sonra küpe takmayı azaltmam hatta son dört gündür takmamam geldi.

Oysa çok severdim.

"Biliyorum..." dedim omuzlarım düşerken. Erkekliklerine sığmıyordu bu tür 'karıca' şeyler. Hatta kadınlar takınca da garip bakanları görmüştüm. Yollu diyorlardı.

Aşırı misafirperverlerdi ancak bu yüzlerini görünce bir soğumadım değildi buradaki erkeklerden. Kendine bakan insan başkası için yapmak zorunda değildi. Kendini sevmek çok başka bir şeydi. Oysa bazı tiplere göre bu 'orospucaydı'. Her neyse... düşünmesi bile sinirlendiriyordu.

"Biliyorsan yapmasan iyi olur." dedi Erkan ve bir kez daha esnedi. "Bak akşamın dokuzu olmuş saat. Yarın saat altıda ayakta olacaksın büyük ihtimalle. Daha duş almayacak mıydın sen? O siyah ceketi normal kombinle. Yarın bir de saçını tarayıp parfüm sıkarsan tamamsın işte." Üstsüz haliyle yastığa biraz daha sarılırken konuşmasını sonlandırdı. Oralar hala sıcak olmalıydı. Burada üstsüz yatamıyordum çünkü vücudum kaskatı kesiliyordu.

Denemiştim...

Sıkıntıyla telefona yürürken ceketi yatağımın üstüne atmıştım. Siyahı giyecektim. Normal bir beyaz gömlekle kumaş pantolonu geçirdim mi yeterdi. Saçıma fön çekerdim belki. Fazlası değil. Telefonu elime alınca Erkan da yatağında dikleşerek oturdu. Sıkıntıyla oflarken alnıma düşen sarı saçımı geriye ittirdim ve gözlerimi ona diktim. "Erkan, senle de çok konuştuk zaten. Seçtim ben seçeceğimi. Sen de başkalarına yakalanmadan kapat artık aramayı." derken bir an endişeyle ekrana baktım. Her an kapı açılıp dedem içeri girecek, bağırıp çağıracak gibi hissediyordum.

Benimle konuşması yasaktı aslında. Bağı koparmamız gerekiyordu. Zaten şimdiye kadar doğru düzgün mesajlaşmamıştık bile. Dün rüyama girmişti. O yüzden giysi seçmeyi bahane ederek onunla facetime yapmıştım. Erkan anlamıştı belki... biliyordu onları özlediğimi. 

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbWhere stories live. Discover now